6197 sayılı yasayı değiştiren 6308 sayılı yasa ile genel hukuk kuralı olan muvazaanın özel olarak eczane işlemlerine dönük olarak tanımlandığı ve tespiti halinde eczacının beş yıl süreyle eczane açamayacağı hükme bağlanmıştı.
Muvazaa bakımından, 2012-2015 SGK-TEB Protokolü’nde de önceki sözleşmede olmayan hükümler bulunduğu görülmektedir. Protokol’ün “Sözleşmenin Feshi ve Cezai Şartlar” başlıklı 5.3.12 maddesi muvazaaya ilişkindir.
Esas olarak usulüne uygun yazılmış bir reçeteden hareketle, sigortalı ve yakınlarının ilaçlarının eczaneler tarafından doğru ve mevzuata uygun biçimde verilmesi dışında, eczanenin muvazaalı olması, doğrudan Sosyal Güvenlik Kurumu’nu ilgilendirmemektedir. Ancak uygulamada, muvazaalı eczanelerin her zaman usulsüz işlemler için potansiyel bir tehlike olduğu görülmektedir. Buna karşın ilaç temin sözleşmesine konu edilmesi ve yaptırıma bağlanması, büyük ölçüde eczacılar ve örgütlenmelerinin talebi doğrultusundadır. Başka bir deyişle aslında eczacı örgütlenmelerinin asli işi olan bu konu da sözleşmeyle aradan çıkarılmaya çalışılmaktadır.
2009 sözleşmesinde muvazaanın tespit halinde, Sosyal Güvenlik Kurumu, doğrudan yaptırım uygulamaktaydı. Danıştay’ın isabetli biçimde bu uygulamayı durdurması sonrasında, 2012 yılı sözleşmesi ile muvazaanın tespiti, İl Sağlık Müdürlükleri ile TEB tarafından yapılmaya başlanılmıştır.
Sözleşmenin 5.3.12 maddesine göre, eczanenin muvazaalı olarak faaliyet gösterdiğine ilişkin bulguların tespit edilmesi halinde durum İl Sağlık Müdürlüğüne ve TEB’e bildirilmekte, Sağlık Müdürlüğü’nden ve/veya TEB’den eczanenin muvazaalı olduğuna dair bilgi/karar gelmesi halinde sözleşme feshedilmektedir.
Muvazaanın tespiti halinde eczane hakkında mali yaptırım da uygulanmaktadır. Bu uygulama, daha önce görülmeyen ve eski sözleşmelerde olmayan parasal bir tedbiri içermektedir. Sözleşme’ye göre eczanenin muvazaalı olarak işletildiğinin tespiti halinde sözleşme tarihinden itibaren SGK tarafından eczaneye yapılan tüm ödemeler geri alınacaktır. İlk andan itibaren sözleşmenin geçersizliğine dayanan bu uygulamanın tartışma yaratmaması mümkün değildir. Uygulama yeni olduğundan, sonuçlar ve yargı kararları üzerinden henüz değerlendirme yapılamamaktadır. Ancak sözleşmenin, bir ilaç temin sözleşmesi olduğu, ortada hastalara verilmiş ve kullanılmış ilaçların bulunduğu gözetildiğinde işlerin epeyce karışacağını söylemek mümkündür.
Bu mali yaptırım yanında, asıl önemli farklılık fesih konusundadır. Muvazaalı eczane işletmesi saptanan ve Sağlık Bakanlığı tarafından bu nedenle ruhsatnamesi iptal edilen eczacı ile 5 yıl süre ile sözleşme yapılmayacaktır. Bilindiği üzere 2012-2105 TEB-SGK Protokolü’nden önceki dönemde süresiz fesih sözkonusudur.
Sözleşmenin muvazaaya ilişkin 5.3.12 maddesi, SGK’yı Sağlık Bakanlığının yerine geçiren ilginç bir düzenlemeyle devam etmektedir: “Kurumca eczanelerde yapılan denetimlerde eczacının mazeretsiz olarak eczanede bulunmadığının 3 (üç) kere tespiti halinde durum İl Sağlık Müdürlüğüne bildirilir. İl Sağlık Müdürlüğünden eczanenin muvazaalı olduğuna dair bilgi/karar gelmesi halinde söz konusu karara göre işlem yapılır.” Yaygın başvurulan bir uygulama olmamakla birlikte, sadece eczacının eczanede bulunmamasından yola çıkarak muvazaa incelemesi başlatmak şeklindeki düzenlemenin yeniden gözden geçirilmesi gerekir.
Muvazaa, geçerli hukuksal belgelerle kanıtlanması gereken bir işlemdir. Sezilmesi, farkına varılması, söylentisinin olması ve hatta yaptırım içerecek şekilde SGK sözleşmelerine konu edilmesi, muvazaalı eczanelerin önlenmesi için yeterli olmamaktadır. Muvazaa konusunda asıl işin kime düştüğü ise, 6643 sayılı Türk Eczacıları Birliği Kanunu’nun 20/a maddesi ve Türk Eczacıları Deontoloji Tüzüğü’nün 8 ve 11. maddelerinden anlaşılabilir.
f.cakmak@eczacininsesi.com