Ecz. Sanem Mumcu
Bugünlerde hangi sosyal medya hesabına, hangi whatsaap grubuna ya da eczacılardan oluşan sohbet masasına yüzümüzü dönsek, aynı konu başlıkları önümüze düşüyor; mesleğimiz icra edilemeyecek bir noktaya doğru sürükleniyor! O kadar çok negatif uyaranla aynı anda savaşıyoruz ki, eczacılığın hakkını vererek yapmaktan gitgide uzaklaşıyoruz. Burada uzun uzun sorunları tekrar listelemeyeceğim, benim derdim çözüm nasıl olacak? Kabul edelim çoğumuz umutsuzuz, çözüm için meslek örgütlerimizin start almasını bekliyoruz. Sorunlarımız bu kadar ortada hatta tabiri caizse yumurta kapıya dayanmış vaziyette ensemize kadar dayanmışken, çatı örgütlerimizin yöneticilerinin durumdan bihaber olduğunu tabiki düşünmüyorum. Belki bu cendereden biran evvel çıkmak için bir başlangıç noktası arıyorlardır.
Eskiden belki daha az sayıda eczaneyi etkilediği düşünülen sorunlar sarmalı artık her eczaneyi sarmış ve yangın büyümüş durumda. Birinci basamak sağlık kuruluşu olma çabamız, tansiyon aleti ve ateş ölçer kalibrasyonunu takip etmekten öteye gidemiyor. En son pandemi ve depremde örgütsel gücümüzün büyüklüğüne defalarca şahit olmamıza rağmen neden bunu kullanmak için harekete geçmiyoruz, anlamak mümkün değil. Deprem bölgesine yardım olarak yollanan onca ilacı, mamayı ve sarf malzemelerini hatırlayın, örgütlü ve gönüllü şekilde dağıtan biz eczacılar olmasa yardımların ne kadarı yerini bulabilirdi? Birlikte hareket ettiğimizde ne denli güçlü olabileceğimizi hepimiz biliyoruz, sadece o gücün yapabileceklerini tekrar hatırlamamız gerek.
Kendi durumumuzun zorluğunu kendi içimizde anlatıp, kendimiz dinliyoruz. Önce bu kadar içiçe olduğumuz, en yakın ve ulaşılabilir sağlık danışmanı olarak hizmet verdiğimiz halkımıza durumun vahametini duyurarak başlamalıyız. Belki bir kamu spotu, sosyal mecralarda hepimizin aynı anda yayınlayacağı açıklayıcı ve anlaşılır kısa ve çarpıcı bir video ile başlamalı belki, sonra tv ve radyoda devam.
- Birlik ve beraberlik içinde koordine olmak gerek. Meslek örgütlerinin liderliğinde çözüm aramak üzere çalışmaya hazır onca eczacımız var.
- E-ticaretin önüne geçmek ya da durdurmaya çalışmak nafile bir çaba. Biz eczacıları sistemin içine en doğru şekilde entegre etmek için regülasyonlarda düzenlemeler yapılmalı.
- İlaç fiyat kararnamesi ile başlayarak meslek içi maliyet-masraf dengemizin düzenlenmesi için adım atılmalı. Mevcut kar oranları ile çok yakında enflasyon karşısında ayakta kalma gücümüz kalmayacak.
- Bizlere yapılan denetimlerin halk sağlığını korumak adına ne kadar gerekli olduğu düşünülüyorsa - ki öyle, benzer denetimlerin takviye ürünlerin satıldığı tüm zincir marketlere de uygulanması sağlanmalı. Yanlış ya da uygunsuz kullanımın yaratacağı sakıncalar belki başta bahsettiğim kamu spotu ya da sosyal medya farkındalık videosu ile herkese anlatılmalı.
Amacımız son dönemde cezbedici kampanyalarla firmaların elinde şişen otc ürünlerini miyadları gelmeden satışa çevirmek için devreye giren zincir marketlere kin kusmak ya da meslek birliklerinin yöneticilerini suçlamak değil. Mesleğin sürdürülebilir hale gelmesi için zaruri olan hakları elde etmek olmalı hedefimiz. “Aman ağzımızın tadı bozulmasın” kafası bizi bunca sene bir yere götürmedi, sarı öküzler birbir gitti elimizden. Kimseye saldırmadan durumun ciddiyetini anlatıp hakkımız olanı almaya çalışmalıyız. Sürekli aynı tepkiler, aynı kınamalarla bir yere varamadığımızı anlamak için dahi olmaya gerek yok. Herşey çok hızlı değişiyor, kanun ve regülasyonlarda güncellemeye gitmeden direnmeye çalışmakta ısrar edersek durum içinden çıkılamaz bir hale gelecek. Sosyal medyanın ve dijitalleşmenin gücü bu kadar ortada ve hatta daha da artmakta iken zinhar mesleğe dair tek kelime edemediğimiz bu ortamları en azından kendimizi ifade edebilmek için toplu olarak en etkili şekilde kullanmalıyız. Meslek birliklerimizin yöneticilerinin de 300 Spartalı gibi kapanıp beklemeye devam etmemizi istemediğinden eminim. Mesleğin geleceğine umutla bakmak isteyen bir eczacı olarak bu yangını söndürmek için hepimizi elimizi taşın altına sokmaya davet ediyorum.
Sevgi ve saygıyla,