Çok eski bir dostum anlatmıştı; bundan 20-30 yıl kadar önce memleketi Şanlıurfa’da dönemin emniyet müdürü aylardır yeterince ceza kesilmediği gerekçesiyle trafik polislerinin hepsini makbuzla ceza kesmeye yollamış, “Ceza kesmeden dönmeyin!” diye de kesin talimat vermiş…

Trafik polislerinin biri de gitmiş kendi görev bölgesindeki yola, başlamış beklemeye… Ama o zamanlar bu kadar araç yok tabi, ne gelen var ne giden… Yazın sıcağında, güneşin altında kavrulurken tam da mesainin bitmesine yakın zamanda bir motosikletlinin geldiğini görünce sevinip vatandaşı durdurmuş…

Rutin kontrole başlamış: Ehliyet tamam, ruhsat tamam, muayene tamam… Aramış taramış ceza kesecek bir eksik bulamamış…

“Nereye gidiyorsun böyle?” diye sormuş. Motosikletli vatandaş da tevekkel biriymiş “ Vala amirim tarlada işim bitmiş. Önde Allah, arkada Peygamber eve gidiyem” demiş…

Ceza yazma umudu tükenmiş olan trafik polisi büyük bir sevinçle ceza yazmaya başlarken “Demek bir motora üç kişi binersin ha!” demiş ya, işte o hesap;

Vergi kaçağı ve kaybını önleme iddiasıyla denetlemelere başlayan Maliye; eski tip yazarkasa kullanıp, fiş kesmeyen POS cihazıyla kredi kartı çeken o kadar sektör dururken ilk önce ülkemizde tek kuruş vergi borcu olmayan yegâne mükellef olan eczacıları Harran ovasında ceza kesmek için çevirme yapan trafik ekibi gibi hiç olmayacak cezalarla cezalandırmaya başladı…

Emanet yani borç olarak ilaç vermişsin, hani bunun fişi, işlem başı taaak 10 bin TL ceza… Hasta katılım payını ödeyememiş, borç yazdırarak gitmiş, hani bunun fişi taaak 10 bin TL ceza… Yeme içme yerlerindeki adisyonu kesilerek POS cihazından tahsil edilen ama fişi kesilmeyen harcamaları kayıt altına alma gerekçesi ile resmiyete geçirdiğimiz bilgisayar yazarkasa entegrasyonuna neden geçmedin???

Taaak ceza…

Yazılım firmaları ve Yazarkasa firmaları o tip işletmeler için hazırlık yaptıklarından hazırlanan yazılımlar ne eczane programlarına ne de yazarkasalara uyumlu ama olsun; Geçecektiniz!!!

Gerçi geçsek bile yazarkasalar bizim mevzuatımızla uyumlu değil; ilaç katılım payını da fiyat farkını da Z raporunda “İlaç” departmanına atıyor, üç dört ay sonra tekrar denetlemeye gelseniz bu sefer de “ Hiç katılım payı fişi kesmemişsiniz” diyerek fiş başına 10’ar bin TL daha ceza keseceksiniz…

Tam Deli Dumrul köprüsü hikâyesi; geçmeyene bir kez, geçene iki kez ceza!

 Hepsi tamam iyi hoş da eczacıların hepsi yeni nesil yazarkasa kullanıyor, hala eski tip POS cihazı ve müzeye kaldırılıp biletli ziyaretçiye gösterilecek kadar eski tip yazarkasa kullanıp da çektiği kredi kartına hala fiş kesmeyen sektörler dururken neden ilk önce ve tekrar tekrar eczacılar???

Tekrar tekrar diyorum bazı yerlerde bir hafta arayla aynı eczaneleri bir defa daha ziyaret etmeye başlamışlar, kulağımıza gelen bazı denetlemelerdeki tavırlar, söylemler de evlere şenlik! Hele bir tanesi var ki fecaat.  Nereden duyup öğrendiyse bir denetmen “neden en pahalı eczane programını almadığını” soruyor bir hanım meslektaşıma, o da çok pahalı olduğu için gücünün yetmediğini söyleyince “Madem gücün yok, kapat eczaneni git evde otur” diyor…

Bu tavırlar durduk yerde ortaya çıkmadı tabi ki…

SSK’nın serbest eczanelere açılımı sonrası kurumlardaki yetkililer eczane eczacılarını o kadar hor görmeye ve azarlamaya başladı ki, bu uygulama kurumun adının değişmesiyle de maalesef değişmedi, bonus olarak neredeyse tüm kurumlara yatay geçiş yaptı…

Eczaneye sistem üzerinden düzeltme mesajı gelir, mesajda isim yok, telefon yok, mesaj atarsınız, geri dönüş olmaz, bir sürü kişiden niye telefon açtınız diye zılgıt yemeyi göze alarak telefon açarsınız, ama heyhaaat; mesajı gönderen kişiye ulaşamazsınız...

Bu arada siz mesajdan anladığınız şekliyle düzeltmeyi hastanedeki görevlilerden azar işitmeyi de göze alarak yaptırırsınız, sonra bir hafta on gün sonra bir de bakarsınız ki kesinti olmuş. Gerekçe size mesajı yollayan kişi izne ayrılmış, gelince yaptığınız düzeltmeyi kabul etmemiş, 5 işgünü geçtiği için de itiraz süresi dolmuş, örneklemeden 100 liralık kesinti olmuş sana binlerce liralık ceza…

Bu arada eksiklik raporu çıkaran doktorun ya da raporu yazan memurun hatasından kaynaklı ama cezayı yiyen eczacı…

Benzetme biraz ayıp kaçacak ama gelip geçen herkesin zevk için tekme savurduğu mahallenin mazlum köpeği Reks gibiyiz; gelen “Naaaber lan Reks” diyor tekme atıyor, giden “ Naaaber lan” diyerek tekme atıyor. Mahallenin delisi bile çamurlu ayakkabısını Reks’e sürterek siliyor…

Sorsan herkes seviyor. Eczacıları kim sevmez di mi?

Oysa ne entegre olamayan yazarkasa entegrasyonundan, ne de rapordaki eksiklikten sorumluyuz ama hem aşağılanıyoruz hem de dayak yiyoruz…

Biliyorsunuz son günlerde sokak hayvanlarıyla ilgili bir düzenleme yapıldı, eskiden sokak hayvanları için ”itlaf etme” tabiri kullanılırdı, kelime köken olarak telef etmekten gelirdi. Sonra bu tabir hayvan haklarıyla ilgili hassasiyetler gelişince değiştirildi, şimdi sokaktaki canlar için çok masum bir kelime olan “uyutma” tabiri kullanılıyor ama aslı onun yine itlaf etme yani “öldürme”…

İlaç fiyatlandırmasındaki çarpıklıklar, düşen eczacı ciroları ve karlılıkları ile beraber hala her hafta düşen fiyatlardan ve uygulanmayan KKİ’lerden oluşan zararlarımız dururken bir de enflasyon muhasebesi ile enflasyonun altında ezilip kalan eczaneleri bu denetlemeyle hedef haline getirip herhalde “uyutmayı” düşünüyorlar diye düşünmeye başladım.

6 Şubat depreminde evi barkı yıkılmış, yakınlarının cenazesine bile hala ulaşamamış, enkaz altında kalmış eczanesinden kurtarabildiği dolaplarla konteynırdan bozma yerde memleketini terk etmeyerek hala ilaç ve eczacılık hizmeti sunmaya çalışanlar bile denetlenip cezalar yazıldı…

Herkes hatta depremzedeler bile resmi kurumlar yaptı diye biliyor ama ilk andan itibaren oraya koşarak mükemmel şekilde organize olan, canıyla malıyla ilaç ve eczacılık sunan serbest eczane sahibi eczacılardı.

Hiçbir gün bunu gurur, kibir konusu yapmadık, “Vatanımıza borcumuzdu yaptık” dedik, geçtik döndük işimizin başına…

Ömer Seyfettin’in “diyet” hikâyesindeki “Kasap” gibi başa kakmadık, çünkü -inşallah ihtiyaç olmaz ama- yine olsa yine yaparız, hem de bu sefer daha da iyisini…

29 Bin eczacı emin olun bu şuurda ve duyguda…

Düzgün çalışmayan sistem hataları ve entegre olamayan entegrasyon niye yok diye kesilen cezalar için Şanlıurfa’da çevirmeye girin tevekkel motorcu ağzıyla sormak istiyorum:

Şindi siz bu eczacıları “uyutmak” mı istiiiseniz?

Neden???

Ecz. Kadir Sedat SOFUGİL

basareczanesi@gmail.com



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat