Bir gün ormana maliyeciler gelmiş…
Bunu duyan kaplumbağa başlamış kan ter içinde koşmaya. Yolda Tilkiye rastlamış. Tilki Kaplumbağadaki bu telaşı görünce neden koştuğunu sormuş. “Sorma Tilki kardeş, ormana maliyeciler gelmiş; bende ev, hanımda ev, oğlanda ev… Bizi yakalarlarsa mahvoluruz, sen de bir an önce kaç kurtar kendini” demiş. Bunu duyan Tilki de başlamış koşmaya.
Yolda tilkinin kuyruğu yanmış gibi koştuğunu gören Maymun “Hayrola Tilki kardeş, neden bu telaş?” diye sormuş. Tilki de “Sorma Maymun kardeş, ormana maliyeciler gelmiş; bende kürk, hanımda kürk, kızda kürk… Bizi yakalarlarsa mahvoluruz, sen de bir an önce kaç kurtar kendini” demiş. Bunu duyan Maymun da başlamış koşmaya.
Tüm bu olup biteni uzaktan izlemekte olan bilge aslan da öylece durup bekliyormuş. Maymun tam önünden geçerken ensesine patlatıp yere yapıştırmış, geçmiş karşısına: “Sen neden kaçıyorsun? Sende don yok, hanımında yok, oğlunda don yok… Ailecek donsuzsunuz! Sizi maliyeciler ne yapsın ki?” demiş ya, işte o hesap;
Kendilerine gelen maliyecileri görünce “Bugün kapalıyız diye” kepenk indirerek denetlemeye direnenlerin aksine, “İnşallah bize gelmezler” diye yaz ayları boyunca hepimiz hop oturup hop kalktık. Geldiklerinde de ne olduğunu bile anlamadan saçma sapan bahanelerle kestikleri astronomik cezaları afiyetle yiyip oturduk. Üstüne üstlük, eczanelerdeki enflasyon 2024 mali yılında eksi iken herkese uyguladıkları enflasyon muhasebesini bile uygulatmaya kalktılar ama biz “Tezgâhtan sattığımız ekmeğe de fiş mi kesecekmişiz?!” diyen fırıncılar kadar bile sesimizi gür çıkaramadık; “Ülkede fiyatı artmayan hatta her Cuma fiyatı düşen tek ürün olan ilacın enflasyon değerlemesi mi olur?!” diye…
Sahi, ilaçta son fiyat artışı 25 Ekim 2024 tarihine gerçekleşti. O tarihten bu yana bile fiyatı artmayan hiçbir şey yok 783 bin kilometrekare içinde. Havaalanında dahi dışarıyla fiyatı aynı olan bir tek ürün var o da “İlaç” …
Tüm bunlara rağmen en çok vergi verenler listesinde neden hep senelerdir noterlerden sonra ikinciyiz?
Çünkü biz aslaaa vergi kaaa-çııı-raaa-maaa-yııız.
Kendimizi övmek ya da savunmak anlamında söylemiyorum, tamamen bilgiye dayalı olarak iddia ediyorum; her alışımız faturalı, faturalı alışın mutlaka fişli ya da faturalı çıkışı olmak zorundadır. Mizan ya da bilançomuzda alışımıza karşılık olarak rakamlar ya satış gözükür ya da stok. Bizim mali tablolarımızda hiçbir şey kaybolmaz ya da buhar olmaz, çift defter tutmayız, tutamayız. Zira faturasız girişimiz yok! Dolayısıyla da vergilendirmeden kaçmamız; bizi zorlasanız da ölümü gör diye ısrar etseniz de mümkün değil…
Bunun aksini kimse iddia edemez, bu kadar net söylüyorum.
Ama kafalarına nereden takıldıysa bizi entegre etmek için hiçbir sektörle uğraşmadıkları kadar uğraşıyorlar, biz de bu entegrasyon işini çözmek için hala didinip duruyoruz.
Entegre olalım olmasına da daha hiçbir program hazır değil.
Hazır olduğunu iddia edenlerde bile dünya kadar sorun çıkıyor. Hiçbir şey olmasa bile sistemler donuyor kilitleniyor. Yoğun çalışan eczanelerde ya da nöbetlerde üç harfli marketlerin kasasındaki gibi kuyruk oluşuyor. Türkiye geneli ortalama 2 eleman çalışan işletmeler olduğumuz için bizim ekstradan açacak kasamız da yok; dolayısıyla gereksiz bir gerginlik ve sinir hali yaşanıyor…
Peki bu Maliye Tebliği sadece bize mi çıktı? Yani sadece eczaneler entegre olacaklar diye özel bir Tebliğ mi ki bu?
Hayır!
O halde neden sadece eczaneler denetleniyor?
Neden sadece eczanelerin üzerine bu kadar gidiliyor?
Ülkemizde yazarkasa kullanımında sadece eczanelerde mi sorun var?
…
Beni tanıyanlar biliyor, son zamanlarda hastanelerde çokça mesai harcadım, dolayısıyla çeşitli yerlerde açma, poğaça alıp yeme durumlarım oldu sabahları. Gittiğim hiçbir yerde yeni nesil yazarkasa görmediğim gibi gördüğüm bazı yazarkasaları da şöyle tarif edeyim; sanayi devrimi müzesinden araklanıp tezgâha konulmuş ama içinde taş tabletlere çivi ile yazı yazan minik insanlar varmış gibi gürültülü çalışan modeller!
Bunlar yine iyi, bazı işyerlerinde yazarkasa fişi üstüne sarılı bir şekilde tezgâhın arkasındaki bir dolabın köşesinde hurdalığa tayinini bekliyordu adeta. Birçok işletmede durum farklı değil. Ama Esnaf Konfederasyonu başkanı yeni nesil Yazarkasaya geçmeye hazır olmadıkları için erteleme talep ediyor. Psikolojileri (!) hazır değil herhalde.
…
Diğer taraftan söylenenlere göre Sayın Nazırımız denetleme yapıldığı günlerde maiyetindekilerden her gün rapor istiyormuş, “Eczanelerin entegrasyon durumu nedir?” diye…
Neyin ne kadar satıldığının fişin üstünde gözükmesi, daha doğrusu böyle bir datanın Maliye’nin veri tabanında olması vergi toplama açısından ne gibi avantaj sağlayacak, bilemiyorum?
Ama bildiğim tek bir şey var; insanı delirtecek seviyede karmaşık mevcut mevzuat çerçevesinde hiçbir sermaye kuruluşu ilaç ya da eczacılık hizmetine ülkemizdeki girmez. Çünkü rantabl değil, verimli değil, iktisadi değil, karlı değil…
Satmak istediklerini zaten gıda ruhsatıyla eczane dışına çıkardılar.
Aklını peynir ekmekle yemedikçe hiçbir sermaye grubu “Ben lapırlıyım ne farkı” diyen hastalarla uğraşmaz.
Bugün olduğu gibi ilacı yine halkımıza eczacılar verecek,
Boğazımıza basmaktan vazgeçilir de,
Nefes alıp ayakta kalabilirsek tabi ki…
Ecz. Kadir Sedat Sofugil
basareczanesi@gmail.com