2014 zor bir yıldı… Herkes için, herşey için.
İlaç-eczacılık dünyası ise, el yordamıyla yapılan yasal düzenlemeler, giderek artan çok taraflı müdahalelerle çok daha zor bir yıl geçirdi.
2014’te ilaç eczacılık gündemi şimşek hızıyla değişti. Adeta futbol gündemiyle yarışır hale geldi.
Nisan ayında iki yıldır beklenen Yönetmelik, yeni sorunlar yaratarak zuhur etti. Gecikmesi, başka maksatlar için kullanılacağına ilişkin işaretler veriyordu. Yanıltmadı. Kazanılmış haklar için bir tarih düzenlemesi yapmadığından 31.05.2012-1204.2014 tarihleri arasında isteyen istediğini yaptı, istediği kadar devretti, kapattı, açtı, nakletti ama her ne hikmetse ve nerede yazıyorsa Yönetmelik çıkınca 31.05.2012 tarihine geri dönülmek zorunda kalındı. Tam bir fiyasko… Deli keçinin akıllı oğlağı olmaz. 6308 sayılı yasadan çıka çıka bu yönetmelik çıktı işte. Üstelik çok tartışmalı yeni maddelerle.
Yönetmelik kimi kesimlerce, üstelik hazırlayan kurum ve görevlileri tarafından da değil; daha ortaya bile çıkmadan yasadan ileri bir metin olarak alkışlandı!..
Yine Nisan ayında revize edilmesi gereken SGK sözleşmesi 2014’de bir türlü revize edilemedi. Aynen basılan sözleşme, eczacılara yeniden satıldı… Kimse bir açıklama yapmadığı için revize edilememesinin nedeni anlaşılamadığı gibi, hangi konularda anlaşılamadığı da anlaşılamadı. Bir fiyasko puanı da burdan geldi.
Eczacılıkta uzmanlık uygulaması, 14.11.2014 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren yasayla iki dalda başladı. Yasayı yapanlar “klinik eczacılık uzmanlığını” sadece hastanede yapılan bir iş olarak algıladı. Hastaneler için uzman klinik eczacı çalıştırma zorunluluğu getirildi, ancak uygulamanın başlangıcı “sayılı gün tez geçer” denilerek 01.01.2023 olarak saptandı. Böylece eczacı istihdamını artırma iddiası, tehirli bir fiyaskoya dönüştü.
İstanbul’da "Sağlıkta Dönüşüm Projesine” ilişkin yapılan bir araştırmaya göre kamu hastanelerinde çalışmakta olan sağlık profesyonellerinin % 87’si sağlık hizmetleri alanının ticarileştirildiğini belirtti. Diğer yandan katılımcıların % 86'sı Sağlıkta Dönüşüm Projesinin sağlık çalışanlarının çalışma koşullarını ağırlaştırdığını, % 84'ü ise "toplum sağlığı hizmetlerini" gerilettiğini düşündüklerini söyledi. Sağlıkta Dönüşüm Projesi denilen uygulama içinden çıkılmaz bir hal alırken, bizzat uygulayıcıları olan kamu sağlık çalışanlarını bile inandıramaması nedeniyle fiyaskonun boyutu genişledi.
İlaca taban fiyat uygulaması ile Türkiye’de sosyal sağlık sigortasının çöküşünün son fırçalarından biri daha vuruldu. Ben bu kadar öderim, ey vatandaş gerisini nasıl karşılarsan karşıla anlamına gelen ve süslü adıyla temel teminat paketi olarak anılan uygulamaya doğru bir adım daha atılırken, taban fiyat uygulaması 2014’ün en temel fiyaskolarından birisi seçildi.
Antalya Diş Hekimleri Odası Başkanı Hüseyin Tunç, diş hekimlerine ilişkin hazırlanmakta olan yönetmelik taslağına ilişkin, “Eczacılara tamamen diz çöktürdüler fakat aynı şeyi bize yaptıramayacaklar" şeklinde beyanat verince, 2014’ün en sessiz fiyaskosuna kapı aralanmış oldu.
Memlekette her geçen gün ilaç bulunamazken, ilacın eczanede satıldığı şeklindeki yasal, vicdani, örfi ve etik kurallar; TEB ve bir firma tarafından ithal ilaçların getirtilmesine ilişkin eczacılara verilecek 50.-TL mi yoksa %1’ mi tartışmaları arasında yerle yeksan oldu. Sonuç: Yıldızlı fiyasko
Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu mezuniyetten sonra da üniversite yerleştirme heyecanını yaşatmak için EYS sistemini kurdu. Eczacı Yerleştirme Sistemi ile ilk etapta boş olan eczanelere 20 küsur eczacı yerleştirilirken, kalan boş yerler için yapılan ek duyuruya rağmen, başvuru olmaması ve halen sonuçların açıklanmaması fiyaskoya gidişi gösterdi. Bir ipucu: sorular nüfusa göre eczane sistemine tabi olacak üniversite öğrencisi eczacılardan geleceği için, hiç de kolay olmayacak.
31.05.2012 tarihinden beri ikinci eczacı olarak çalışmak isteyenler hüsrana uğradı. Çünkü ikinci eczacılık için ciroların aleniyete dökülmesi bir taşla ilk fiyasko, bir eczanede çalışacak ikinci eczacı sayısının 12 çıkmasıyla ikinci fiyasko ve nihayet memleketin sağlığından sorumlu bakanlığın, TEB’in gönderdiği verilerin sağlıklı olmadığı gerekçesiyle uygulamayı ertelemesi ise üçüncü fiyaskodur. Garip olan ise ikinci eczacı çalıştırmaya ilişkin hükmün (6308 sayılı yasa) 31.05.2012 tarihinden beri yürürlükte olması ve açık yasa hükmünün halen uygulanmamasıdır. Fiyasko mudur bu peki; bence hiper fiyaskodur.
2014 yılının ilaç eczacılığa ilişkin fiyaskoları o kadar çok ki, burada saymakla bitmez.
Yılın en üzücü olayları ise maden kazalarıydı. Soma’daki büyük katliamı, Şırnak, Ermenek kazaları izledi. Sayıları çok değil diye, insanlar tek tek ölüyor diye dikkat çekmeyen diğer sektörlerdeki iş kazalarıyla ülkenin en büyük sorunlarından birisi iyice su yüzüne çıktı. Kazaların uzun zamandır uygulanan bir ekonomik programın ürünü olduğu, sadece anlık kontrollerle önlenemeyeceği gerçeği, artarak devam eden kazalardan anlaşılmaktadır.
Fiyasko İtalyanca bir sözcük. Bugün kullandığımız anlamı ile büyük başarısızlık denebilir. Ancak gerçek anlamı, normal şişe. Şişe yapılırken hata yapıldığında, normal bir şişe olarak kullanılsın diye ayrılan kıymetsiz, başarısız şişelere denirmiş.
2014 senesini de normal bir şişe olarak kullanılsın diye ayıralım, fiyasko yani.