Demokrasi güzel şey..

Onun erdemine inanıyorsa insan, yarışıp kaybetse bile mutlu olabilir. Çünkü ne uğruna yarışıldığı önemlidir.

Kimileri, koltuğu bırakmamak uğruna yarışır. Çünkü o koltukta oturmanın getirisi vardır. Yıllar geçtikçe bu durum, alışkanlık haline gelir. Artık, o demokratik ve aynı zamanda ekonomik kurumda her kongre de yeniden seçilebilmek için demokrasi ile bağdaşmayan her şeyi yapmayı doğal kabul edersiniz.

Ama yetmez..!

Yanınızda, kazan kazan ilkesine inanmış bir kadronuzun olması gerekir.

Hep birlikte iktidarınızı sürekli kılacak demokratik tedbirleri (!) yıllar ilerledikçe döşersiniz.

Mesela, demokratik (!) olarak oluşturduğunuz, Danışma Meclisi niteliğinde bir meclisiniz bile vardır. Kendinizi bu meclise her kongre zamanı onaylatıp meşrulaştırırsınız. Sökülüp atılması kolay olmayan bir statüko oluşmuştur artık.

On yıllar boyunca çok badireler atlatılır. Gün gelir, dibe vurmanın eşiğinde, üyelerden ciddi boyutta paralar toplanır, tehlike o dönem için savuşturulur. Zaman zaman skandal niteliğinde etik dışı olaylar ortalığa dökülür. Üyelere yansıtılmaz. Kongrelerde konuşulmaz.

Statükonun raconuna terstir...

Dünya alem bilir ki; üyelere her zaman eşit davranılmaz. Bazı üyeler vardır ki, onlar özeldirler.

Onların kocaman borçları yıllar boyunca ertelenebilir. Diğer taraftan, çok daha küçük borçlu üyelere haciz gidebilir.

Uygulamadaki bu çarpıklıklardan sorumlu olmak suç değildir.

Ancak bu çarpıklıkları dile getirmek büyük suçtur. Bu durum, cami duvarına yapmak gibidir. Aforoz edilebilirsiniz.

Çağdaş Eczacılık Hareketi’ ne ihanet ile suçlanabilirsiniz. Üstelik 35 yıllık çağdaş eczacılık hareketinin resmi örgütünün başı tarafından.

Düşünürsünüz; yıllarınızı verdiğiniz meslek mücadelesinin adını gerçekten yere mi düşürüyorsunuz? Neler olup bittiğini tekrar gözden geçirirsiniz. Çağdaş Hareketin uzun mücadele yıllarında neler yaşandığını ve ilkelerini düşünürsünüz.

Statükoya sormaya karar verirsiniz…

Çağdaş Eczacılık Hareketi’ nin geçmişinde muhalefetten korkmak var mı?

Katılımın az olmasını sağlamak için, kongreyi, bulunması çok zor ve çok uzak bir otelde yapmak Çağdaş Harekete yakışır mı?

Her şeye rağmen oteli bulup ta gelebilen üyeleri iki buçuk saat kayıt için beklettikten sonra salona sokmak, konuşmaları engellemek için kongreyi geç başlatmak ve sonra konuşmaları sınırlamak..

Geç oldu, herkes sıkıldı ve acıktı diyerek muhalefet adaylarının isimlerini üyelere duyurmadan, matbu basılmış kendi listenizi dağıtıp, sandıkları koyup oylamaya geçmek, çağdaş eczacıların yapabileceği bir davranış mıdır?

Çağdaş hareketin temelinde dürüstlük, demokratlık yok mudur?

Sizin ki nasıl bir Çağdaş Eczacılık Hareketi’ dir?

İstanbul da eczacılar, bu güne kadar kooperatiflerini sevdiklerini birçok kez kanıtlamışlardır. Bir kez daha kanıtladılar. Tarihinde ilk defa muhalefet ortaya çıktı. Geldiler tartışmaları dinlediler. Onlar için aydınlatıcı bir toplantı oldu. Bazen sonucun ne olduğu çok önemli değildir. Önemli olan bir değişimin fitilini ateşlemektir.

Kooperatifte artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Statükolar eninde sonunda yıkılmaya mahkumdur.



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat