Ecz. Zafer KAPLAN

Çağdaş eczacıların bir özelliği vardı.

Meslek sorunlarını dürüstçe, doğrudan sınıfsal bir bakışla söylerlerdi ve yazarlardı. Aynı zamanda halkın sorunlarını da toplumsal bir bakışla ifade ederlerdi.  Fark yaratırlardı.

O zamanların eczacıları bu söylemlerden ve yazılanlardan etkilenirlerdi. Toplumsal olaylara duyarlıydılar. Coşkuyla  toplantılara katılır ve taraf olurlardı..

Sanki yüzyıl geçmiş gibi…

Bu gün eczacılık mesleği o günlerden daha iyi durumda değil. Eczacılar kaderlerine terkedilmiş. Yirmi beş bin eczaneden sadece yüzde onu çok iyi durumda, ayakta kalmayı sürdürebilen sekiz/on bin tanesi geçinebilmekte, geriye kalan binlercesi gizli iflas sürecinde kepenkleri kapatacağı günü bekliyor.  Çünkü kazanamıyorlar.

Diğer taraftan; Sağlık ve ilaçtaki büyük dönüşüm sonucu,  ilaç tüketimi beş kat artmış, Türkiye ilaç pazarı dünyanın 16. pazarı haline gelmiş. Bütün bu büyük dönüşüm ve tüketim onların sırtından gerçekleşiyor, ama onlar kazanamıyorlar ve batıyorlar. Şaka gibi…

Eczacı örgüt yöneticileri sanki başka bir boyutta yaşamaktalar. Onlar göbeklerinden AKP iktidarına bağımlı holding yöneticileri gibiler. Büyük eczacı odalarının ve TEB in ipleri ekonomik olarak siyasi iktidarın elinde. Sözleşme gelirleri,  kan ürünü, diyaliz vs gibi sıralı dağıtım reçetelerinden alınan paralar. Hepsi iktidar ile yapılan mutabakatın sağladığı gelirlerdir ve bu gelirler trilyonlar düzeyindedir. Kuşkusuz bu durum siyasi iktidara bağımlılık yaratmakta ve örgütlerimizi siyasi iktidarın vesayetine sokmaktadır. Bu ilişki mahviyet ilişkisidir. Yaptıkları muhalefete bakarsanız bu sözlerin doğruluğunu görürsünüz.

Her şeyin dönüştüğü küreselleşen dünyamızda meslek yöneticilerimizin sağlam kalmalarını beklemek epeyce bir saflık olur.  Gelin görün ki bu yöneticileri seçen eczacılarımız saflıklarına devam ediyorlar. O kadar ki kendi dönüşmüşlüklerinin de farkında değiller...

Kendilerine giydirilen deli gömleğine başka türlü nasıl razı olabildiler.. Umutsuzca teslim oldular. Olan bitenin geri çevrilebileceğini düşünmek dahi istemiyorlar.

Tek gündemimiz  şu günlerde “e- reçete”;  nasılda kolay olacak reçeteleri  kaydetmek…  Bir de medula çalışsa…

Geçtiğimiz Mayıs ayında,  6197 sayılı eczacılık ve eczaneler ile ilgili yasamızı çıkardılar. On beş yıl sonra her birimizin eczanesi birer marka olacak...  AKP ye ve onun milletvekillerine, en başta da ilk dönüşen eczacı yöneticimiz,  bugünkü AKP mebusu eski TEB başkanına minnet borcumuzu nasıl ödeyeceğiz?  O güne kadar eczanelerimiz nasıl ayakta kalacak sorunsalını bir tarafa bırakıp, biz minnet borcumuzu nasıl ödeyeceğimizi düşünelim..  

Her ne kadar, İstanbul oda başkanı geçtiğimiz ramazan ayında  o ve diğer AKP önde gelenleri ile bizler adına iftar yemeği yemiş olsa da, yetmez..

Dönelim çağdaş eczacılık hareketine: 

Uluslararası ilaç sermayesine karşı ve onun çıkarlarını kollayan siyasi iktidarlara karşı, halkın ve eczacıların çıkarlarını savunan “çağdaş eczacılık hareketi”  bugün tanınmaz haldedir.

Toplumun önündeki yakıcı sorunlara, örneğin savaş tehlikesine sessiz kalarak AKP ye güç katan ve eczacı odasını  AKP siyasetine yedekleyen duruşun, çağdaş eczacılık bağlamında hiçbir değeri yoktur.

Büyük çağdaş eczacı muhalefeti, TEB yönetiminin içi boş eleştirisine ve protokol eleştirisine indirgenmiştir. Çıkarcı, hesapçı akıl, eczacı toplumunu ikna edemiyor.

Sürekli tekrarlanan “demokrasi mücadelesi” söyleminin ilaç ve sağlık alanında olan bitenle bir ilgisi yok. Türkiye de ilaca ve sağlığa yapılan emperyalist müdahaleyi görmezden gelerek nasıl bir muhalefet yapılabilir?

Eczacı topluluğu içerisinde elbette farklı düşüncelerde olanlar vardır. Bu günkü siyasi iktidarı onaylayan eczacılarda olabilir. Çağdaş yönetici kadrolar tabanın siyasi çeşitliliğini gerekçe yaparak ilkelerinden vazgeçemez. Farklı düşünen eczacılar rahatsız olurlar kaygısı ile sessiz ve tarafsız kalmak, geleneğinde yoktur.

Son söz olarak, eczacılara şu nasihat verilebilir; Örgütlerden bir şey bekleme!.. Her şeyden önce onlardan biri haline gelmene engel ol…

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat