Ecz.Can YETİŞEN

 

Eczanemin yıllardır resmi otorite tarafından soyulmasına isyan ediyorum.

 

Artık soygunlar aleni oldu. Hukuk  tamamen rafa kaldırıldı. Her keyfi uygulamada SGK’nın tehdidi hazır;

 

“ÖDEMENİZİ YAPMAM.”

 

Tam bir köleleştirme süreci yaşıyoruz.

 

Başımızda ki yöneticileri, köle temsilcisi olsunlar, SAHİPLERE karşı köleleştirilmek istenen bizleri  temsil etsinler diye seçmedik.

 

Hakları olan, vatandaş olan, sağlık hizmeti görevi yapan ve bu hizmeti adam gibi doğru dürüst yoksullaştırılmadan yapmak isteyen bizler, yapmamıza olanak sağlasın ve bu isteklerimizi elde etsin diye seçtik bu yöneticileri başımıza..

 

Köle yapılmamıza isyan etmeyen yöneticileri istemiyoruz artık, onları boşverelim ve;

 

Biraz onurumuz kaldıysa yeter artık diyelim ve bizler  İSYAN EDELİM.

 

O kölelik sözleşmelerini, kölelik zincirlerini koparıp atar gibi  yırtıp atalım.

 

*

 

5-Eylül günü;

 

İstanbul eczacı odası başta olarak eczacı odalarından ve TEB merkez heyetinden, 5510 sayılı yasa henüz yürürlüğe girmediği için bu yasanın 72 inci maddesine göre kurulmuş komisyonun faaliyeti ve karar alması hukuken mümkün olmadığı için gerekli girişimleri yapmasını istemiştim. 

 

Bu hukuken yoklukla malul olan komisyonun kararını keyfice uygulayan hem de 1-Eylülden itibaren uygulandığı söylenen SGK hukuka aykırı işlem yapmakta ve SUÇ işlemektedir. Eczanelerimizde gasp yapmaktadır.

 

Derhal odamızın ve TEB'in  Cumhuriyet Savcılıklarına SGK hakkında suç duyurusunda bulunması gerekmekte ve bu işlemlerin hepsini eczacılarla anında paylaşması gerekmektedir.

 

Tamam SGK bizleri kölesi gibi, koyun sürüsü gibi görüyor da sizlerinde bu sessizliğinizle, BİZLERDEN GELECEK TEPKİYLE HAREKET EDEREK bizleri köleniz ve koyun sürünüz gibi görmenize ne demeli..

 

Bizler yeterince tepki veremediğimiz ölçüde her gün haklarımız birer birer gasp edilecek bunu sakın unutmayın.

 

Paylaşacaksınız ama her şeyi bizlerle paylaşacaksınız. Bizleri de katacaksınız karar süreçlerine. Aksi durum hep eczacının zarar etmesine yok olmasına neden oluyor.

 

KAPALI KAPILAR ARKASINDA YAPILAN GÖRÜŞMELERDEN HEP ZARAR ETTİK YETER ARTIK.

 

Görün artık gerçekleri ya da istifa edip başımızdan bir an evvel çekip gidin. İlla arkanıza teneke mi bağlayarak göndereceğiz sizleri, bunu mu istiyorsunuz.

 

*

 

Eczacı iskontolarından faydalanmamız için binlerce reçeteyi tek tek sisteme girmemizi isteyen SGK şimdi de keyfice aldığı hukuksuz ve keyfi KKİ artırımından zarar etmemiz için bizlerden yine reçeteleri tek tek zararımıza düzeltmemizi istiyor. Yapmazsak gelecek tehdit bellidir;

 

PARANIZI ÖDEMEM.

 

Aynen eşkıya gibi davranıyor. Bu bir GASPDIR. Örgütlerimiz bu duruma ne diyecek,merakla bekliyoruz.

 

Haydi eylem çağrısı yapın hem de acilen.

 

17 senedir ilk defa kazanım elde ettik deyip olayları, özelliği gereği yakından takip etmeyen binlerce eczacıyı kandırmanın nasıl bir ahlaki anlayış olduğunu takdirlerinize bırakıyorum.

 

İstanbul’da sizlere inanıp alkış tutanlar 2008 protokol sürecinde SGK nın mı isteği oldu eczacının mı oldu anladılar mı acaba..

 

SGK bu keyfi ve hukuksuz uygulamasını yaparken, üstüne üstlük ilaç sanayinden kesin bir mutabakat almadan da tamamen keyfice yaptığını bilin  ve bu nedenle ilaç sanayinin eczacılara %4 lük ilaçları %11 den ne zaman vereceğinin de  belli olmadığını bilin.

 

SGK’nın gaspının üzerine bir bardak su içecek misiniz,

 

YOKSA, ARTIK YETER DEYİP ÖYLE DE BATTIK BÖYLEDE BARİ İŞKENCE ÇEKMEDEN, ÖZGÜRCE  BATALIM DİYEREK  SÖZLEŞMELERİ YIRTIP ATACAK MISINIZ.

 

*

 

1-Eylülden itibaren rafımızda bedelsiz kamulaştırılıyoruz ve ilaç sanayi %11 KKİ ile ilaç verene kadar da her aldığımız ilaçta bedelsiz kamulaştırılıyoruz.

 

Şimdi bu durumu İstanbul yönetimi biliyor. Merkez heyetinde bir üyeleri var. O üye aynı zamanda İstanbul koop. başkanıdır.

 

Şu ana kadar odamızın web sayfasında bu gasp ile, SOYGUN ile ilgili ne bir haber ne bir girişim haberi var.

 

RESMEN SOYULUYORUZ HEM DE ÖDEMENİZİ YAPMAM TEHDİYLE SOYULUYORUZ VE BUNA DA GASP DENİR.

 

İstanbul çalışma raporunu yayınlamış. O yüzlerce yazışmalardan oluşan kalın kitap, eczacıyı yalnız, çaresiz bırakan, ne yapacakları konusunda kendilerinin bir bilgisi ve de öngörüsü olmadığı için yol gösteremeyen yönetim anlayışı karşısında hiç bir şey ifade etmez. Verilen emeğin değerli olması için, üyelerinin ezilmesine, horlanmasına, aşağılanmasına, yok edilmesine,köle gibi görülmesine SAMİMİCE İSYAN ETMEN gerekir.

 

Odamızda ve TEB heyetinde bu samimi isyan yoktur. Oturaklı denen klasik insanlar gibi davranış biçimi yönetici olmanın olmazsa olmaz şartı olmuştur. Bu şartı da ne yazık ki siz sevgili meslektaşlarım koymuşsunuz. Oturaklı insanlardan İSYANKÂR OLMAZ, OLAMAZ, MÜMKÜNATI YOKTUR.

 

Onun için şimdi oturun, koyduğunuz o anlamsız şartı düşünün bir de bu günkü halinizi düşünün.

 

Her gün eczanenizden HIRSIZLIK YAPILIYOR. Farkında mısınız.

 

Bu  HIRSIZLIĞA karşı da karakol yerine ODA ve TEB’in  çözüm bulması gerekiyor.

 

Seçimli kongrede OY verirken, seçimsiz kongrede İBRA OYLAMASINDA OY kullanırken, bunlar eczanemden hergün yapılan  hırsızlığa çare olabildiler mi, olamadılar mı? diye sorun.

 

Bu soruya eczanenizi düşünerek cevap verin ve o doğrultuda oy kullanın.

 

Eğer eczanenizden bu her gün yapılan hırsızlık için KADER diyorsanız, küresel sermayenin gereğidir diyorsanız  ya da hükümet ve/veya onun bürokratı suçludur, bu olayda ki mecazi anlamda polis olan Oda ve TEB yönetimleri için, POLİS ne yapsın diyorsanız;

 

Hükümetinizi, Bürokratınızı,küresel sermayenizi, Polisinizi (oda ve TEB yönetimini) başınıza çalın, sizin olsun.

 

Ben istemiyorum hiçbirini..

 

***** ( Not: Yazıya ek yapılmıştır! )

Sağlık hizmetleri fiyatlandırma komisyonunun yasal dayanaktan yoksun faaliyet yapması ile görüşüme ilavedir:

 

Sizlerin bunalmış ve şişmiş olan beyinlerinizi, hukuki deyimlerle ve yorumlarla meşgul etmemek için detay vermeden yukarıda ki yazımı yazmıştım. 72 inci madde ile yorumumu “72 inci madde yürürlüktedir” şeklinde gelen Tekirdağlı bir arkadaşımın uyarısı karşısında aşağıda özetlemeye çalışacağım.

 

AKP hükümeti, mecliste 2006 yılında Anayasa mahkemesince kısmen iptal edildikten sonra  iki kere yürürlülük tarihi değişen 5510 Sayılı yasayı 5754 sayılı yasa ile 17/04/2008 tarihinde değiştiriyor ve 08/05/2008 tarihinde 26870 sayılı resmi gazetede yayınlıyor. 5754 sayılı yasanın 74 üncü maddesiyle  5510 sayılı yasanın 108 inci maddesini değiştirerek, 108-b) ile 72 inci maddenin yürürlülük tarihini 30/04/2008 olarak yine aynı yasada 108-c) ile de 72 inci maddenin yürürlülük tarihini 01/07/2008 olarak değiştiriyorlar.

Sonuç olarak, 5510 sayılı yasada değişiklikler yapan 5754 sayılı yasanın 74 üncü maddesinde 72 inci maddenin iki yürürlülük tarihi oluyor. Tabii ki bu şekil yönünden usulsüzlük gibi görünse de yasa koyucunun gayri ciddi bakışı ile esasta da bir karmaşa doğuruyor ve 72 inci maddenin yürürlülük  tarihinin tek bir tarih olarak belirlenmesi için ilave bir yasa ile tekrardan belirlenmesi gerekiyorken bu güne kadar böyle bir düzenleme yapılmamıştır.

 

Bu nedenlerle 72 inci maddenin yürürlülük tarihinin 5510 sayılı yasanın geri kalan maddelerinin 5754-74-d) şıkkı gereğince yürürlülüğe gireceği  tarih olan 01/10/2008 tarihinde yürürlülüğe girmesi gerektiği konusunda ki yorumum neticesinde yukarıda ki açıklamamı yaptım.

 

Ayrıca, 72 inci madde ile ilgili komisyonun görevleri belirtilmiştir.

 

Komisyon, 63 üncü madde hükümlerine göre finansmanı sağlanan sağlık hizmetlerinin Kurumca ödenecek bedellerini; sağlık hizmetinin sunulduğu il ve basamak, Devletin doğrudan veya dolaylı olarak sağlamış olduğu sübvansiyonlar, sağlık hizmetinin niteliği itibarıyla hayati öneme sahip olup olmaması, kanıta dayalı tıp uygulamaları, maliyet-etkililik ölçütleri ve genel sağlık sigortası bütçesi dikkate alınmak suretiyle, her sınıf için tek tek veya gruplandırarak belirlemeye yetkilidir.

 

Görülüyor ki, komisyon SGK’ca ödenecek bedeli belirlemekle görevlidir. Mesela ilaçta, ilacın perakende satış fiyatı ile kurumca belirlenen geri ödeme bedeli arasında ki farkın hastadan alınması durumunu getiriyor yasal düzenleme. Ayrıca SGK’nın belirleyeceği koşullarda sağlık hizmeti alımının yapılacağını da getiriyor. Yani koşulum budur, ister hizmet ver, ister verme, pazarlık yok diyorlar.

 

Komisyon kurumun geri ödeme yapacağı fiyatı belirliyor. Arada ki farkı da ya hastadan alın ya da cebinizden ödeyin diyebiliyor ancak. Görevi bununla sınırlıdır.

 

Bizim itirazımız olan  konumuzda ise komisyon ilaç sanayinin kuruma yapacağı Kamu Kurum İskontosunu belirleyerek sağlık hizmeti satın aldığı eczanelere ilacın perakende satış fiyatından  çok daha az bir  fiyat öderim diyor. Aradaki farkı ise hastadan alın demiyor, provizyon sisteminde düzenleme yaparak SGK’ya aradaki farkı eczacıdan tahsil ediyor.

 

Sonuç olarak arada oluşan fark eczacıların kuruma yaptığı İSKONTO OLARAK ORTAYA ÇIKIYOR.

 

BÖYECE KOMİSYON,  KURUMUN GERİ ÖDEYECEĞİ FİYAT İLE İLACIN PERAKENDE SATIŞ FİYATI ARASINDA Kİ FARKI ECZACIDAN ALIN DİYOR.

 

SGK ECZACIYA YAPTIĞINI SÖYLEDİĞİ ECZACI İSKONTOSU İNDİRİMİNİ BAŞKA BİR YASAL OLMAYAN YOLLA ESKİSİNDEN FAZLA YÜKSELTİYOR.

 

BU ALDATMACAYI GÖREMEYEN İSTANBUL ECZACI ODASI  VE TEB HALA 17 YILDIR İLK DEFA MASADAN KÂRLI VE BİRŞEYLER ALARAK KALKTIK DİYEBİLİYOR.

 

Bu söylem bile bu arkadaşların ne kadar bilgiden yoksun olduklarını ve en azından iyi niyetle varsayarsak  kandırıldıklarını belgeliyor.

 

Aldatıldık sevgili eczacılar.

 

Bu durumu hala  kavrayamayan yöneticiler KKİ konusunda hala  pazarlık yapıyorlar ve bunu açıklıyorlar. Ne kadar acı ve utanılası bir durum.

 

2004 yılında da söyledim. Odanın gazetesinde çarşaf gibi yazdım. KKİ ler yasal değildir. Bu iskontonun sorumlusu eczacıdır dedim. İlaç sanayinin yaptığı KKİ’nin üzerine şimdi yaptığınız eczacı iskontosunu ilave edin ve sizin kuruma yaptığınız gerçek iskonto ortaya çıkar. Adamın elinde tek kalem ithal ilaç var. %7 DAHA İSKONTO YAPARMI,YAPMAZ. O zaman eczacının yaptığı iskonto 7+1=8 olur, 7+2=9 olur.

 

Kesinlikle komisyonun KKİ artırma gibi böyle bir yetkisi yoktur. Bu bir gasp kararıdır. Şiddetle itiraz edilmesi cumhuriyet savcılarına suç duyurusunda bulunulması gereken bir durumdur.

 

5510 sayılı yasa ve bu yasada değişiklik yapan 5754 sayılı yasada ilaç  sanayinden alınacak KKİ ile ilgili bir belirleme yetkisi komisyonun görevleri arasında sayılmamıştır.

 

Komisyon  yasallığının veya yasal olmamasının dışında, en azından yetkisini aşmıştır. İlaç sanayini SGK’ya iskonto yapmakla zorlayan yasal bir mevzuat ve ilaç sanayi ile yapılmış bir  sözleşme Türkiye’de henüz yoktur.

 

Sonuç olarak, SGK’nın ilaç sanayi iskontosunu şöyle yaptım, bu orana yükselttim gibi bir yetkisi yoktur. Bu nedenle aldığı %4’ten %11’e yükselttim kararı hukuken yoklukla maluldur.

 

Komisyon ve SGK hiç KKİ’yi falan karıştırmadan  ben ilacın geri ödeme fiyatını şu rakama indirdim” deseydi ve bunu da imzalanan sözleşme öncesi yapsaydı, oturur düşünürdük, anlaşma yapalım mı yapmayalım mı diye değil mi?

 

Ama SGK uyanık mı uyanık, bizim yöneticilere eczacı iskontosonda indirim yapayım bari dedi, bizimkiler de havalara zıpladı, zafer elde ettik diye, arkasından SGK KKİ yi artırdım dedi ve vermiş gibi yaptığını fazlasıyla aldı. Helal olsun adamlar işlerini iyi biliyorlar.

 

Odalar ve TEB SGK hakkında,  aldığı bu karar için bu hukuksal nedenlerle Savcılıklar nezdinde,  eczaneleri tek taraflı ve kanunsuz ve yetkisiz olarak zarara sokmaktan ve yasa dışı işlem yapmaktan dolayı SUÇ duyurusunda bulunabilirler diye iddia ediyorum.

 

Odamızın ve TEB’in sevgili üyeleri bundan sonra o koltuklarda hangi yüzle ve nasıl oturacaksınız. SGK sizi tam anlamıyla KKİ diyerek, teamül diyerek, diyerek oğlu diyerek kandırdı, aldattı, çırak çıkarttı.

 

Hadi gayri alın A4 leri yazın istifalarınızı. Maalesef kabul etmek zorundasınız bitti yöneticilik hayatınız.

 

Sevgili eczacılar sizlerde artık, hiç bahane aramayın bu arkadaşlar duvara tosladılar, siz de kabul edin.

 

Sevgilerimle.

 

Not: SGK Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonu Yönetmeliği aşağıdaki bağlantı adresinde;

http://www.eczacininsesi.com/index.php?yon=yasal_mali&id=62

 

www.eczacininsesi.com

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat