Bu sene içerisinde mesleğimizle ilgili iki önemli gelişme yaşadık, mesleğimizi bugüne kadar icra ettiğimiz şekilde devam edemeyeceğimizi anladık mı anlamadık mı?, anladık da nasıl bir değişim içine girmemiz gerektiğini kavradık mı kavrayamadık mı?, kavradık da bu değişimi nasıl uygulayabileceğimizi tasarladık mı tasarlayamadık mı?
Yürürlükte bulunan çalışma kanununa göre eczanelerimizin çalışma saatlerinin haftalık 50 saatin üzerine çıkmasının yasal olarak bizlere önemli sorunlar açabileceği gerçeğiyle yüzleşmemizin hemen ardından Avrupa ülkerinde olduğu gibi reçeteli-reçetesiz ilaç ayrımına gidileceğini öğrendik.
OTC uygulamasına geçilmesi ve eczane çalışma saatlerinin sınırlandırılması ile beraber ister istemez reçetesiz ilaçların daha fazla sayıda tedarikçiyle daha çok miktarda satılabileceği ve artacak satış hacminin tv reklemlarıyla destekleneceği yeni bir ekonomik yapı karşımıza çıkacacaktır, yeni oluşacak bu yapı İlaç fabrikaları, TV kanalları ve ileride oluşması muhtemel otc market zincirleri gibi kazanç sahipleri oluştururken önemli bir peşin satış girdisinden mahrum kalacak eczaneler bu yeni sistemin kaybedenleri olacaktır.
Günümüze kadar eczacılık sistemine büyük sermaye zincirleri giremediyse bu tüm ülke sahtında özverili bir şekilde çalışan meslektaşlarımızın büyük sermayeye sisteme girebilecek bir alan bırakmamasındandır, önümüzde ki süreçte gerek OTC yasasıyla oluşacak yeni pazar gerekse de sayıları hızla artacak yeni mezunlara mevcut eczacılık yasası sebebiyle eczane açtırılmaması ve kendilerine uygun nitelikle yeterli sayıda iş bulunamaması sebebiyle birikecek eczacı iş gücü büyük sermayeye sistemin içine girecek fırsatı tanımaktadır,bu durumda eczacılar olarak bize düşen görev büyük sermayenin siteme girebileceği alanı mümkün olduğunca daraltmaktır.
Eczanelerimizin çalışma şekillerinde farklılaşmayı sağlayabilecek bir sisteme geçiş yaparak, eczaneleri bölge eczacı tarafından belirlenecek kısıtlı zaman içinde çalışabilecek reçeteli reçetesiz tüm ilaçları satabilen veya çalışma saatinden muaf sadece reçetesiz ilaç satabilen bir eczacı sahip ve iki eczacı mesul müdür tarafından işletilebilecek, alışveriş merkezler içinde açılma sınırlaması bulunmayacak eczaneler olarak iki farklı gruba ayırabilir ve bununla eş zamanlı olarak yeni mezun genç meslektaşlarımıza hakettikleri miktarda bir ücretle yeterli miktarda istihdam yaratabilirsek büyük sermayenin eczacılık alanına girmesine engel olabiliriz.
2012 yılında yeni eczacılık yasası çıkarılırken bu yasanın günümüz koşullarına uygun olmadığını ileride yeni sorunların kapısını aralayacağını, mesleğimizin geleceği ile ilgili yeterince öngörülü çalışmalar yapamadığımızı belirten yazılar kaleme almıştım aradan geçen süre içinde mesleğimizin geleceğini şekillendirebilememizle alakalı öngörü yoksunluğumuzun devam ettiğini üzülerek görmekteyim, eczacılar olarak Alice Harikalar Diyarı’ nın içinden çıkmayıp proje eczanecilik oynamaktan vazgeçmez, mesleğimize yeni bir soluk getirebilecek düzenlemeleri sağlayamazsak başkalarının farklı planlarının parçası olmaktan kurtulamayız.
Umutsuzluğun kışında mı kaybolacağız yoksa umudun baharına mı ulaşacağız, kendimize çizeceğimiz yola bağlı.