Ecz.Hüsnü KAYA

EDAK Ecza Kooperatifi Kurucu Üyesi

 

ECZACILIK MESLEKTİR. MESLEKLER ÖLMEZ.

2 Eylül 2015 Çarşamba günü bunları konuşup paylaşacağım bir meclis kurmak üzere “İzmir’deki Akillere açık davet…” başlığı ile değerli dostlarım Prof.Dr.Levent Üstünes ve Ecz.Vecihi Özerdemli ile EDAK YK Başkanı’na ve İzmir Eczacı Odası YK Başkanı’na birer elektronik posta attım. Bir gün önce.  Yaklaşan oda seçimimiz ile ilgili birkaç gün önce gelişen bir durumu da konuşmak/danışmak gerektiği için hızlıca yapılmış bir çağrıydı. Bu hız sebebiyle zamanları uymadı, sevgili Vecihi ve Levent katılamadı.

EDAK YK Başkanı Ecz.Emre Bacanak ve İzmir Eczacı Odası YK Başkanı Ecz.Tuncay Sayılkan ile sohbet şeklinde kaldı ama çok da faydalı oldu. Bu yazımın başında anlatmaya çabaladığım düşüncelerimi ifade ettim kendilerine.

Daha kısa ve daha net ifadeler ile başkanlarıma ilettiğim tespitlerim şunlardı:

1.   Ülkemizin yöneticileri, koruyucu sağlık hizmetlerini yok varsayarak sadece tedavi edici sağlık hizmetlerini ön plana çıkartan bir politika izlemektedirler. Oysa ikisi bir bütündür (Aslında geliştirici ve rehabilite edici hizmetler ile dördü bir bütündür).

2.   Bu politika sonucunda hekimlerimiz sadece reçete üretmektedirler. Sadece reçete üretmek sağlığı kazandırmayacağı gibi ülkeye çok büyük maddi külfet getirmektedir.

3.   Halkımız henüz “Sağlık okur yazarı değildir”. Bu sebeple akılcı ilaç kullanımı yoktur.

4.   6643 sayılı Türk Eczacıları Birliği Kanunu’nun 4. Maddesi, b bendi T.E.B’ne bir görev vermiştir: “Azasının maddi ve manevi hak ve menfaatlerini korumak ve bunları halkın ve Devletin menfaati ile en iyi şekilde telife çalışmak,” (Eczacının, halkın ve devletin haklarını ortak noktada buluşturmak).

5.   Eczacılık bilimsel bir meslektir.

6.   İlaç eczacının geçimini sağlayamamaktadır. Eczacının geçimini sağlayacağı, halka ve devlete yararlı olacağı, manevi tatmin de alacağı çalışma şekli vardır.

7.   Besin destekleri ve diğer sağlık ürünleri giderek önem kazanmaktadır ve bu konuda halkımızın bilgisi çok yetersiz olduğu için reklamın gücü ile çok ciddi bir biçimde suiistimal edilmektedir. Maalesef kendisini eczacı / araştırmacı / bilim adamı olarak tanıtan oysa sıradan bir eczane eczacısı olan hırslı meslektaşlarımız bile vardır böyle suiistimalin içinde olan.

8.   Yönetim zafiyetinden yararlanan şarlatanların ürünlerini bir kenara koysak da klinik çalışmaları olan doğru ürünlerde bile çöpe atılması gerekenler çoktur.

 

Çözüm önerim:

1.   Eczacı, eczanesinde bulunmalı ve ders çalışmalıdır.

2.   Eczacı, parafarmasötik ürünlere sahip çıkmalıdır.

3.   Eczacı, koruyucu sağlık hizmetlerini, sorunun çözümlerinden biri olarak görmeli, bu konuyu kendi başına irdeleyerek, açık alanlardaki toplantılara taşımalıdır.

4.   Eczacı, parçası olduğu halkının sağlık okur yazarlığını artırmak için kendisini mütevazi bir öğretmen olarak görmeli ve gereğini yerine getirmelidir (Anahtar cümle: eczanesine giren misafirlerinin gözlerine bakarak konuşmak).

5.   Eczacı, eczanesinde bulunduracağı ürünleri, akıl ve bilim ışığı altında titizlikle seçmeli, kendisinin yemeyeceği yemeği başkasına da sunmamalıdır.

6.   Eczacı, pazarlama bilimini sadece para kazanma aracı olarak görürse, geri dönülemez biçimde hata yaparak, halkın güvenini yitirir. Pazarlama bilimini çalışırken etik kavramını daha da fazla çalışmalıdır.

 

Eczacının tek başına bunları yapıyor olması tabii ki yetmez. Asıl görev ve sorumluluk örgütlerimizdedir. En çoğu da T.E.K.B’de.

EDAK YK Başkanıma ve İzmir Eczacı Odası Başkanıma bunları ifade edip, bir tek ürün üzerinden giderek bilgi aktardım ve çok net bir öneri sundum.

Omega 3 hakkında çok sayıda araştırma vardır. Koruyucu Sağlık Hizmetleri’ne örnek olabilecek bir olgudur. Biz sağlık profesyonelleri bunu Geliştirici Sağlık Hizmeti olarak ciddiye almalıyız. Doğru kullanımında birçok konuda faydası bulunmaktadır. Ve bu ürün halkımız tarafından da fark edilmeye başlamıştır. Ancak ortada çok fazla kirli bilgi daha kötüsü çöp ürün vardır.

Süpermarketlerde, şeffaf, petrol türevi bir ambalaj içinde satılan omegalar halkı kandıran çöp üründür.

Bu Omega doğrudur diyebilmek için; Kaynağı, oranı, emilim niteliği, saflaştırma tekniği, kapsülünün jelatini, ambalajı, konsantrasyonu, PCB ve Dioksin seviyesi, oksidasyon seviyesi,  ağır metal ve cıva Seviyesinin biliniyor ve sürekli izleniyor olması gerekir.

Merkezi Kanada’da bulunan Uluslararası Balıkyağı Standartları Programı IFOS (International Fish Oil Standarts), tüm Omega-3 ve balıkyağı ürünlerini, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Beslenme Konseyi (CRN) tarafından belirlenmiş test kriterlerine göre doğru dozaj, saflık, stabilite, ağır metal alanlarında test eden bağımsız bir programdır.

Haydi başkanlarım… Çöp ürünlerin eczanelerimize girmemesi, doğru besin destekleri bulunması için (şimdilik sadece Omega 3) ortak bir projeye başlatın. EDAK ve İzmir Eczacı Odası olarak.

Böyle bir proje başlayana kadar EDAK raflarında bulunan plastik şeffaf ambalajlı Omegaları indir aşağıya Emre Başkanım. Çöp ürünler değil doğru omegalar gitsin eczanelere.

6308 sayılı yasanın 6. Maddesi eczanede satılabilecek ürünleri 12 kalem halinde sıralamıştır.

Oda başkanım! Yasada çok karmaşık anlatılan bu ürünlerin neler olduğunu, kategori bazında netleştir. Netleştir ki; eczacılara verilen, pazarlama eğitimlerinde kavram kargaşası olmasın.

Sağlıkla ilgili doğru ürünlerin arkasında dursun EDAK. Doğru ürünlerdeki doğruları aktardıkça ortağına, eczacı farkına bile varmadan eğitim içinde bulur kendini.

ÇANAĞINDA BALI OLANIN ARISI BAĞDAT’TAN GELİR

Hiç merak etmeyin. Nihai tüketici, EDAK’tan gelen ürünlerin doğru olduğunu çok çabuk keşfeder. Eczaneye, “Siz EDAK Eczanesi misiniz?” sorusuyla girmeye başlar.

EDAK Web sayfasından duyurulan EDAKnet budur işte.

Batılılar buna network derler. Ama siz Türkçe’sini kullanın. Ağ deyin.

Sevgi ve saygılarımla.

Ecz.Hüsnü KAYA

EDAK Ecza Kooperatifi Kurucu Üyelerinden

husnu.kaya@edak.org.tr  0533 341 38 64

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat