Ecz. Ayşe ARIK COŞKUN
Aç kapıyı bezirgan başı
Bezirgan başı
Kapı hakkı ne alırsın? Ne verirsin?
...
İçimden sessizce söyleyip gülümsedim bir an. Sahi ya, ne mutlu çocuklardık biz. Koşup oynayacak sokaklarımız, mahalle arkadaşlarımız, annemiz gibi kızabilen balkondan gözetleyen komşu teyzemiz, topumuz bahçesine kaçmasın diye dua ettiğimiz huysuz amcamız, pamuğun içinde fasulyemiz, seksek çizgilerimiz, gazoz kapaklarımız, Almanya’dan çikolata getiren akrabamız, dizlerimizde yaramız, misketlerimiz, "Adam olacak çocuk"larımız vardı...
"Müsaitseniz akşam annemler size gelecek", "Bakkal amca bizim hesaba yazacaksın babam akşam ödeyecek" diyebilmek vardı... Elimizde ne kaldı?
Her kuşağın bir yaşama biçimi var elbet! Bizim çocuklarımızın payına da; dört yanı surlarla çevrili sitelerin zoraki kondurulmuş iki salıncak bir kaydırak çocuk parkları, yöneticilerin insafına kalmış yeşil alanlar, ellere oyalansın diye tutuşturulan akıllı telefonlar, tabletler, IQ testleri, hafta sonu ailece "mega" AVM gezileri, "fast-food", süpersonik kahramanlar, dev binaların arasında özgür kalabilmek düştü...
Bu sistem tıkanır mı bilmem ama can-ı gönülden isterim ki şarkılar söylesinler, sesleri doldursun sokakları, bir simidi paylaşsınlar, oyun oynamaktan yorulup gelsinler eve, elleri yüzleri çamur olsun, düşsünler bisikletten mesela...
Ağaca çıkıp dut yesinler, yağmurda ıslansınlar, toprağa değsin ayakları, gökkuşağının altından geçmeyi hayal etsinler, bisikletin atan zincirini takmayı becersinler, kalan ekmekleri kuşlara vermeyi de...
Bilsinler karşı komşunun adını, zeka fışkıran gözlerinin içi hep gülsün, en büyük mutsuzlukları arkadaşlarının taşınması olsun, doyasıya yaşasınlar işte, mantık abidesi gibi değil gerçekten çocuk gibi...
Bu çocuklar bizim..
Eserimiz, aydınlık yarınlarımız, umudumuz, geleceğimiz...
Aç kapıyı bezirgan başı
Bizim çocuklarımız geldi...
Ecz. Ayşe ARIK COŞKUN