Yok olmaya karar verip kurtulmak...

Sabah radyoda çalan şarkı beni alıp sürükledi bir hayal denizine.
SGK'nın yayınladığı ESKİ, ARABESK bir TÜRK FİLMİ lezzetindeki bu mesajdan sonra duygu dünyamda fırtınalar kopuyordu. Hayret etmiştim, bu kurum nasıl da beni düşünüyordu. Hem kilometrelerce yol katetmeden, hem ücret ödemeden sözleşme yapmamı istiyordu benden. Başımı aniden çevirip, yaşaran gözlerimi parmak ucumla silerek şöyle söyledim:
----Size baba diyebilir miyim?
Fakat beynimde bir yerlerde hiç susmayan bir ses haykırıyordu: Bakalım bunun altından ne çapanoğlu çıkacak. Çapanoğlu çıkacak?..Çapanoğlu çıkacak?..
Heyhaaaat, çok geçmeden öğrendim ki kurum beni daha da yalnızlaştırıp, daha ağır şartlar altına sokacak. Dahası kendi yöneticilerim, beni temsil etmekle ve haklarımı korumakla yetkili ve sorumlu kişiler, beni sırtımdan bıçaklamışlar. Kendi ikbal ve menfaatleri için ölüm fermanımı hiç vicdanları sızlamadan imzalamışlar.(şarkı burada hafiften başlıyordu)

YAZIKLAR OLSUN, YAZIKLAR OLSUN
KADERİN BÖYLESİNE YAZIKLAR OLSUN

Ben bir yandan ekmeğimin savaşını verirken, bir yandan borçlarımı, faizlerimi ödemeye çalışırken, eczanemi ayakta tutabilmek için çabalayıp, geceleri gözüme uyku girmezken ve her şeye rağmen büyük bir umutla karanlık günlerime son verecek etkili bir eylem, bir kapatma, bir sözleşme imzalamama beklerken başıma bunlar mı gelecekti? Eski yönetici 180 derecelik bir dönüşle iktidarın saflarına katıldıktan sonra demek onun kötülüğü, insafsızlığı, utanmazlığı yeni yöneticilere de sirayet etmişti. Demek ben ve benim gibi binlerce masum insan işimizi kaybetmeye, borçlarımızı ödememeye, çalışanlarımız ve ailelerimizle birlikte açlığa mahkum edilmiştik. Bilerek, hiç acımadan, yüreği titremeden?..

HER YER KARANLIK, NERDE İNSANLIK
KULA KULLUK EDENE YAZIKLAR OLSUN

O an başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Sanki kolum kanadım kırılmıştı, tutunacak bir dalım kalmamıştı. Uykusuz gecelerime yenileri ekleniyordu, isyan ediyordum kaderime.

BATSIN BU DÜNYA, BİTSİN BU RÜYA
AĞLATIP TA GÜLENE YAZIKLAR OLSUN
DOĞMAMIŞ ÇİLELER, YAŞANMAMIŞ DERTLER
HASRET ÇEKEN GÖNÜL BENİM Mİ OLSUN

BEN NE YAPTIM KADER SANA
MAHKUM ETTİN BENİ BANA
HER NEFESTE BİN SİTEM VAR
ŞİKAYETİM YARADANA

Uzun saatler boyunca yapılan alçaklığı düşündüm. Ben bunu hak edecek ne yapmıştım. Afallamıştım, zihnim karışıyor, gözlerim flu, dumanlı, bulutlu görüyordu.

ŞAŞIRAN SEN Mİ YOKSA BEN MİYİM BİLEMEDİM
ÖYLE BİR DERT VERDİN Kİ KENDİME GELEMEDİM
ÇIKMAZ BİR SOKAKTAYIM YOLUMU BULAMADIM
OOOOF OF OF
xxxxxxxxxxxxxxx
Ne yazık ki başımıza gelenler biraz sonra bitecek kötü, arabesk bir filmin sahneleri değil. Hepsi gerçek, acı ama gerçek. Şimdi bizim bu çıkmazdan kurtulacak, bu karanlık kuyudan çıkacak bir yol bulmamız lazım. Toplanmalıyız. ORTAK AKILLA, BİRLİK ve BERABERLİKLE hareket etmeliyiz. Yakın ve uzak vadede ne yapılabileceğine bakmalıyız.
Omuzlarımızı düşürüp teslim olup eyvallah mı diyeceğiz? Bu haksızlığı, bu düzenbaz kötülüğü sineye mi çekeceğiz? Örgütlü güç tabii ki çok önemli ve gerekli ve vazgeçilmez. Fakat biz bu yöneticilere artık nasıl güveneceğiz?
İlk aklıma gelen uzun vadede, 14 mayısta büyük bir eylemi beraber planlamak.
Süresiz eczacı direnişine imza attım ben. Laf olsun diye atmadım. İmzamın arkasındayım.
Çok merak ediyorum, bizim '''filmin''' sonunu.

Ecz. Asuman YALIM



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat