Ecz. Asuman YALIM

4 Aralık ve TEB seçimleri sürecinde, belirsizlik içinde gün geçiriyoruz. Eczanemdeki durum şu: Akşama kadar muayene ücreti anlatıyoruz, moda ilaca yok diyoruz, maske kalmadı diyoruz, az ilaç alıp günü kurtarmaya çalışıyoruz.

4 aralıkta ne olacağını merak ediyorum. İçimdeki ses hiçbir şey olmaz diyor. Erteleme-öteleme veya başka bir yolla uyutulup devam edersiniz diyor.

TEB seçimlerini de merak ediyorum. Ve fakat, içimdeki ses, değişmez diye bağırıyor. Olamaz diyorum, gülüyor, oldu diyor.

Gerçekten oldu. Bakınız oda seçimleri sonuçları. Değişmedi. Oda başkanları, yönetim kurulları, delegeleri değişti mi, değişmedi. Aynı kişiler gene gidip, aynı adaylara ( aynı zihniyete) aynı oyları atacaklar. Acı ama mantıklı.

Seçim yazısı yazarım demiştim, unutmadım. Defalarca yazdım, sildim. Başladım, bitiremedim. İşte bu yüzden.

Sanmıştım ki eczacı değişim ister. 2 yılda, maddi-manevi çok kaybımız oldu, 2 yıllık bu yöneticiler değişsin der. Olmadı. Seçim akşamı sonuçlar açıklandığında, beynime koca bir balyoz yedim. Hala duruyor yerinde. Hala hazmedemedim. Anlatabildim mi?

Vazgeçmiş değilim, daha ayrıntılı yazabildiğim zaman paylaşacağım.

Büyük bir bezginlik içindeyiz. Umutlarımız kırıldı. Sanki karanlık sardı etrafımızı, aşamıyoruz, çıkamıyoruz ışığa. Amaçsızca debelenip duruyoruz. Bu duyguyu tanıyorum ben, bu çaresizliktir. Pes etme noktasıdır. ‘’Pes’’ ne zaman edilir? Uğraşırsın, didinirsin, çabalarsın, tekrar tekrar denersin, yorgun düşersin, gücün tükenir, azmin kırılır, ‘’pes’’ edersin. Aslında yol bitmemiştir, sen bitmişsindir. Biz uğraştık mı, didindik mi? Hayır.

Bizde ‘’pes’’ kavramı tersine işliyor. Muayene ücreti anlatmaya pes etmiyoruz. 5’e aldığımız(vergisini de verdiğimiz) ilacı, 3’e satmaya pes etmiyoruz. Örneklemeye, eşlenik kavramına, sahte diplomaya, uzatılmış miada sesimiz çıkmıyor. Haksızlığa, kuralsızlığa susuyoruz. Bilimsellikten uzaklaştık, normal sayıyoruz. Ya, yapmayın Allah aşkına. Bu kadar uyuşmadık. Biz daha bitmedik. Öyle hissettiriliyoruz. Aldanmayın.

İlacın tek sağlayıcısı biziz. Tek sağlayıcı biz olduğumuz sürece güçlüyüz. (Tek eksiğimiz birlik olmak.)

Anlayın, açın artık gözünüzü, aklınızı, yüreğinizi.

Bizi oyalayarak zaman kazanmaya ve verdiğimiz hizmete alternatifler oluşturmaya çalışıyorlar.

Yöneticilerden medet ummayın. Son iki yılda bizleri kaç kere hayal kırıklığına uğrattılar.

Böyle hissetmemizde onların da payı var.

10 bin eczane batacakmış. Kim o 10 bin? İşte benim eczanem, seninki, Ülker’in, Can’ın, Şengül’ün eczanesi. Kağıt üstündeki ruhsuz rakamdan ibaret değil o eczaneler. Her birinde eğitim var, emek var, yatırım var. Anne-babamızın, ailemizin, hatta çocuklarımızın fedakarlığı, desteği var. Neden batsın?

Biz eğer ilacın tek sağlayıcısı iken hak alamıyorsak, 1- bir daha hiç alamayız. 2- burada ciddi bir sorun var.

Hep yazıyorum, ısrarla üstünde duruyorum, takdik şu: Önce bir söyleyip çekiyorlar. Sonra aniden en ağır şekliyle içine düşüyoruz. Örnekleme böyle oldu, muayene ücreti böyle oldu, diploma denkliği böyle oldu, eşlenik uygulaması böyle oldu. Eczaneye alternatif olacak bilmem ne storlar da böyle olacak. Ortam hazırlanıyor, yasalar-yönetmelikler bir gece ansızın değişiyor, bir yol bulup yapacaklar ve o zaman işte çok canımız yanacak. O güne gelmeden çözmek zorundayız.

Değişim şart.



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat