18 Eylül 2011 tarihinde yapılan seçimin ardından görev dağılımını yapan yönetim kurulumuz çalışmalarına başladı. Bu seçimde İstanbul Eczacı Odası belki de tarihinde ilk defa seçime tek bir liste ile gitti. Bizlere güvenerek destek veren tüm meslektaşlarıma yönetim kurulum adına bir kez daha teşekkür ediyorum. Aldığımız sorumluluğun yükünü omuzlarımızda hissederek görevimizi yeni dönemde sürdüreceğiz.
Ülkemizi ve mesleğimizi derinden etkileyecek önemli gelişmelerin yaşanacağı çok zorlu bir döneme giriyoruz. Ülkemizin gündeminde yeni bir Anayasa var. Demokrasiyi, temel hak ve özgürlükleri güvence altına alacak ve vatandaşlarımızın beklentilerine cevap verecek yeni bir Anayasa’nın en geniş katılımla hazırlanması gerekmektedir. Böyle önemli bir süreçte biz eczacılar da söz sahibi olmalı ve geleceğimizi toplumun her kesiminin talepleri doğrultusunda yeniden şekillendirmede sorumluluk almalıyız.
Önümüzdeki dönemde yapılacak düzenlemeler sadece yeni bir Anayasa ile sınırlı kalmayacak. Dünya Bankası ile IMF’nin desteklediği Sağlıkta Dönüşüm Programı ilaç ve eczacılık alanında yapılacak son düzenlemelerle tüm kurumlarıyla hayata geçmiş olacaktır. Özellikle kanun hükmünde kararnamelerle Meclis gündemine bile gelmeden uygulamaya konulacak düzenlemelerle ilaç ve eczacılık alanı yeniden yapılandırılacaktır. İlaç Kurumu çok yakın bir gelecekte yayımlanacak kanun hükmünde kararname ile yürürlüğe girecektir. Halkımızın ve üyelerinin hak ve çıkarlarını koruma adına muhalefet görevini yerine getiren meslek birlikleri yetkileri kısıtlanarak işlevsiz hale getirilmeye çalışılacaktır. Görev ve sorumlulukları gereği muhalif olan bu yapılar yeni anayasada yer alacak düzenlemelerle dernek statüsüne dönüştürülebilecektir. Sosyal Güvenlik Kurumu ile yeni bir İlaç Alım Protokolü görüşme dönemi yaşanacak, OTC yasalaşacak, eczacılık fakültelerinin sayısı ve kontenjanları artmaya devam edecektir.
Kısacası eğer bizler müdahale edemezsek aralarında 6197 sayılı yasamızın da yer alacağı ilaç ve eczacılık alanında uygulamaya konulacak yasal düzenlemeler nedeniyle mesleğimiz telafisi mümkün olamayacak kayıplarla karşı karşıya kalacaktır.
Bu nedenle önümüzdeki kritik süreç öncesinde ve kongremizde dile getirdiğimiz gibi yönetim kurulumuza destek verecek kurullarımızı ve komisyonlarımızı eczane eczacısı olsun, sanayi eczacısı olsun, kamu eczacısı olsun, hastane eczacısı olsun her kesimden meslektaşlarımızın katılımıyla daha da zenginleştirip güçlendirmeyi hedefliyoruz. Tüm meslektaşlarımızı ’’Katılın güç verin! Birlikte üretip, birlikte yönetelim!’’ sloganıyla başlattığımız anket çalışmasına katılmaya ve tüm komisyonlarımıza katkı vermeye davet ediyoruz.
Bugün artık neredeyse her eczacı tarafından dile getirilen ve üzerinde sürekli yazıp çizilen kronikleşmiş sorunlarımızla ilgili çözüm üretmek bu dönem temel hedeflerimizden biri olacaktır. Bu sorunlar karşısında eczacıya rahat nefes aldıracak sorunların çözümünde bu sorunları sürekli dile getiren meslektaşlarımızla oluşturacağımız çalışma gruplarına bizzat katılarak katkı vermelerini bekliyoruz. Çünkü sadece meslek hakkı talep etmekle, eczacılık fakültelerinin kontenjanları sınırlansın, 6197 sayılı yasamız revize edilsin, eczane açılışları sınırlansın, emeklilik hakkı verilsin demekle sorun ne yazık ki çözülmüş olmuyor. Bu talepler ve çözüm bekleyen birçok konu Odamızın çalışma programı içerisinde yer alıyor. Eczacılık eğitiminin yeniden düzenlenmesi ve farklı alanlarda da eczacıya iş imkanı sağlanacak düzenlemelerin yapılması, ilaç dışı ürünlerin sadece eczaneler aracılığıyla ve tüm eczanelerde bulunacak şekilde halka ulaşmasının sağlanması, eczaneye özel markaların yaratılması (Ecza Kooperatifleri ve EGAŞ aracılığıyla) hayata geçirilmesi gereken çözüm önerileri olarak bizleri bekliyor. Tüm bu çözüm önerilerinin de hayata geçirilmesinde birinci dereceden görev ve sorumluluk yine Türk Eczacıları Birliği’ne düşüyor.
Bizlerin bugünden başlayarak yapması gereken ise eczacının yarınını güvence altına alacak, sayıları daha da arttırılacak çözümler için ayakları yere sağlam basan projeler hazırlayarak bu projeleri ilgililere iletmek, takiplerini yapmak ve gerekiyorsa bu projelerle ilgili kamuoyu oluşturmak olmalıdır. Kısacası sorunlarımızı sadece dile getirmekle kalmamalı bu sorunları çözecek akılcı proje ve önerileri hep birlikte el ele vererek oluşturmalıyız.
Eczacının yaşadığı tüm sorunlar göz önüne alındığında önümüzdeki ay yapılacak Türk Eczacıları Birliği seçimlerinin ne derece önem taşıdığı açıkça görülmektedir. Bugün Türk Eczacıları Birliği’ni yöneten anlayışın özellikle son iki yılda ortaya koyduğu tavır eczacı tabanında büyük bir umutsuzluk yaratmıştır. TEB yönetimi teslimiyetçi bir anlayışı tüm eleştirilere karşın ısrarla sürdürmüştür. Meslek örgütümüzde giderek ortadan kalkan birlikte hareket etme alışkanlığını yeniden güçlü kılmak yerine, ses çıkaran, muhalif olan eczacı odalarını ötekileştirme ve taraf ilan etme yoluna gitmiştir. Türk Eczacıları Birliği’nin bu dönem içerisinde çok sınırlı sayıda da olsa çözüm diye ortaya koyduğu ve tümü dayatmacı bir anlayışın eseri olan çözüm önerileri eczacılık alanında tam bir kaos yaratmıştır. Oluşan kaotik ortamda haklarımız gasp edilmiş ve TEB yönetimi bu konuda çaresiz kalmıştır.
Tüm bu gelişmeler göz önüne alındığında önümüzdeki yeni dönemde saygınlığı hiçbir şekilde tartışılamayan, sorun değil çözüm üreten, ayrıştıran değil birleştiren, eczacı tabanının desteğini alan ve olabildiğince geniş çaplı bir katılımla yeni bir Türk Eczacıları Birliği yönetimini oluşturmak önceliğimiz olmuştur. Ankara, İzmir ve İstanbul Eczacı Odaları bu anlayışla gönülden bir birliktelikle hareket eden ve sayıları giderek artan Eczacı Odalarımızla yeni bir Türk Eczacıları Birliği yaratmak için büyük bir özveri ile çalışmalara başlamışlardır.
İstanbul Eczacı Odası olarak mesleğimizin kurtuluşunun temel önceliğinin yukarıdaki kriterlere uygun bir TEB yapılanmasıyla birlikte mümkün olacağını biliyoruz. Bu nedenle bu yapılanmayı oluşturmak için her türlü özveriyi göstererek hiçbir zaman herhangi bir dayatma içinde olmadan bu çalışmaların içerisinde olacağız. İsmimizin bir yerlerde olması için beklentimiz yoktur. Saygınlığı tartışılmayacak, çözüm üretecek ve paylaşımı temel politikası yapacak, mesleğini geleceğe taşımak için büyük özveriyle çalışacak bir TEB yönetimini gerekirse dışarıdan da desteklemeye hazırız.
Birlikte oluşturduğumuz ve giderek büyüyen yeni yapılanmayı yıpratma adına Odamızı hedef alarak yapılabilecek her türlü haksız ve mesnetsiz suçlamaları daha şimdiden boşa çıkarmak için net tavrımızı bir kez daha eczacı kamuoyu ile paylaşıyor ve tüm eczacı kamuoyunu yeni bir Türk Eczacıları Birliği Yönetimi yaratma adına çözümün parçası olmaya davet ediyorum.
Saygılarımla.
İstanbul Eczacı Odası Başkanı