Ecz. Semih GÜNGÖR
İstanbul Eczacı Odası Başkanı
TEB ithal ilaçta Türkiye’nin en büyüğü! Biz ne kadar söylersek söyleyelim görünen o ki Türk Eczacıları Birliği gözünü eczacının cirosuna dikmekten vazgeçmiyor. Ancak bugün gelinen noktada TEB, yurtdışından ilaç getirmede tekel olma niteliğini kaybetme tehlikesi ile karşı karşıyadır. Görünen o ki bu durum Merkez Heyetinin keyfini iyice kaçırmıştır. Şimdiye kadar Sağlık Bakanlığı ile yaptığı anlaşma gereği yurtdışından ilaç teminini tek başına sürdüren ve elde ettiği gelirden eczacıya tek kuruş bile aktarmayan TEB yönetiminin, Sağlık Bakanlığı bu hizmeti rekabete açınca, paçası tutuşmuş ve eczacının da ilaç hizmeti verdiği her nedense birden aklına gelivermiştir.
Merkez Heyeti, Eczacı Odalarına bir yazı göndererek, bundan sonra eczanelerin hasta başvuruları için alternatif birer irtibat noktası olacağını; hastaların, ilaç taleplerini içeren evrakları diledikleri eczanelere teslim edebileceklerini; eczacıların bu hizmeti kolayca karşılayabilmeleri için bir yazılım geliştirdiklerini ve eczacılarımıza bu hizmet karşılığı reçete başına 50 TL hizmet bedeli verileceğini açıkladı.
Türk Eczacıları Birliği özel firmalara Sağlık Bakanlığı tarafından verilen yurtdışından ilaç getirme yetkisinin iptali için Danıştay’da dava açtı. Bizler Sağlık Bakanlığı’nın TEB ile yaptığı protokolün dışına çıkarak hangi nedenlerle bu hizmeti vermeleri için özel şirketleri yetkilendirdiğini bilmiyoruz. Ancak bildiğimiz ve bu uygulamanın başlangıcından beri ısrarla dile getirdiğimiz gerçek, ülkemizde yürürlükte olan yasalar gereği, bu ilaçların sadece eczaneden ve eczacının danışmanlığında hastaya ulaştırılmasıdır.
TEB bir eczane değildir ve başında eczacısı olmayan ve meslektaşlarına telafisi mümkün olmayan ekonomik zararlar veren bir hizmeti ısrarla sürdürmek istemesi meslek etiği ile çelişen bir davranıştır. Ayrıca özellikle basında da çok sık yer aldığı gibi Türk Eczacıları Birliği son dönemlerde hastaya ilacı zamanında teslim etme konusunda yetersiz kalmaktadır. Hastalar çok acil kullanmaları gereken ilaçları aylarca beklemek zorunda kalmaktadırlar. Birçok hasta bu nedenle Odamıza başvurarak bizlerden yardım istemekte ve gelen şikayetler anında Birliğe ve İstanbul’daki İthal İlaç Birimine ulaştırılmaktadır.
Geçtiğimiz ay içerisinde CHP Manisa Milletvekili Sayın Özgür Özel sorunu Meclis gündemine taşımıştır. Sayın vekil verdiği soru önergesinde, Türkiye’de ruhsatı olmayan ya da olsa da uzun süredir Türkiye’ye gelmeyen ilaçların Türk Eczacıları Birliği tarafından kâr amacı güdülmeden (!) getirildiğini belirterek neden Sağlık Bakanlığı’nın ilaç getirme yetkisini özel firmalara verdiğinin cevaplanmasını talep etmiştir. Oysa Türk Eczacıları Birliği’nde genel sekreter olarak görev yapmış ve halka ilaç hizmetinin sadece eczaneler aracılığı ile yapılması gerekliliğini çok iyi bilen vekilin asıl sorgulaması gereken bu mudur?
"Sağlıkta devrim" sloganıyla yola çıkıp, vatandaşların dilediği hastanede tedavi olmasını, dilediği her eczaneden ilacını almasını sağlayan ve bu nedenle iktidar olmayı başaran bir hükümetin bugün gerekli fiyatı vermeyerek halkı ilaçsız bırakması asıl sorgulanması gereken husus değil midir?
Acaba hastalara diledikleri eczaneden beklemeden ilaçlarını almayı taahhüt edenler, bugün neden eczaneleri dışlayan bir yola başvurmuşlardır?
Sağlıkta devrimin bir masal olduğunu, "paran kadar sağlık" anlayışının uygulandığını dile getirmek ve sağlık hizmetinin bugün geldiği noktayı kamuoyuna anlatmak sosyal demokrat bir partinin görevi olmalıdır!
Sayın vekilin asıl sorgulaması gereken, vatandaşın sağlıklı yaşam hakkının başkalarının eline teslim edilmiş olmasıdır. Bugün özellikle hayati önemi haiz ilaçları zamanında temin edemediği için tedavisi geciken ve yaşamı tehlikeye giren hastalara sahip çıkmak zorundadır sayın vekil!
Ayrıca daha birkaç yıl önce genel sekreter olarak haklarını korumak için mücadele ettiği meslektaşlarının bugün ilaç hizmetinin dışında bırakılmasını sorgulamak öncelikli görevlerinden biridir sayın vekilin!
Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne eczacıların ve vatandaşın haklarını korumak için girmiş olan bir meslektaşımız, attığı her adım yanlış olan TEB’in avukatlığına neden soyunur, anlamamız mümkün değildir.
Bir diğer önemli nokta da şudur: Türk Eczacıları Birliği acaba Sayın Özgür Özel’in dile getirdiği gibi bu hizmeti kâr amacı gütmeden mi vermektedir?
Vereceğim rakamların neredeyse tamamı geçtiğimiz ay yapılan İstanbul Eczacılık Kongresinde ve İstanbul Ecza Koop’un 25. yıl etkinlikleri sırasında ilaç sektörünün sendika ve derneklerinin değerli yöneticileri tarafından dile getirildi.
2014 yılında ülkemizde ilaç tüketimi 1 milyar 800-900 milyon kutu aralığında gerçekleşmiştir. Hastalara geçtiğimiz yıl içerisinde 400 milyon reçete yazılmıştır.
Ülkemizde tüketilen her 100 kutunun 70’inin fiyatı 5-6 TL ya da altındadır ve bu ilaçların neredeyse tamamı ülkemizde üretilmektedir.
İlaçta tasarruf uygulamaları başladığında ülkemizdeki ithal ilaç yüzdesi %32 iken bugün gelinen süreçte ise %55’e ulaşmıştır ve ithal ilaçların kutu bazında %3’ü toplam ilaç cirosunun %26’sını oluşturmaktadır.
Türkiye’de ilaç fiyatının nasıl oluştuğuna gelince:
Bilindiği üzere, Sağlık Bakanlığı Avrupa’nın ilaç fiyatları düşük 5 ülkesini referans alarak ilaç fiyatlarını belirliyor. Bu ülkelerden biri olan Yunanistan’da avro kullanıldığı için bir ilaç 10 avro ise satış fiyatı da 10 avro olarak belirleniyor. 10 avronun bugün bizdeki karşılığı 28 liradır. Ancak bu ilacın fiyatının bizdeki karşılığı ise 8.42 lira olarak hesaplanmaktadır.
Bu nasıl oluyor derseniz, İlaç Fiyat Kararnamesi gereği bu ilacın fiyatı tespit edilirken 10 avronun %60’ı alınıyor, çıkan rakam bugünkü kurla değil sabitlenmiş kur üzerinden yani 1.95 ile çarpılıyor, çıkan fiyat 6.79’un üzerinde olduğu için kararname gereği ayrıca %28’lik bir indirim uygulanıyor ve bu ilacın ülkemizdeki fiyatı 3 avro olarak belirleniyor.
Görüldüğü üzere Avrupa’nın ağır bir ekonomik krizle mücadele eden en sorunlu ülkesi Yunanistan’da 10 avro fiyatı olan ilacın ülkemizdeki fiyatı İlaç Fiyat Kararnamesi gereği 3 avro oluyor.
4 ilaç yazılmış bir reçetenin neden ortalama 18-20 TL tuttuğu ve bu reçetenin eczaneye bıraktığı kârın neden giderleri bile karşılamadığının cevabı, ilaç fiyatını belirlemede uygulanan bu trajikomik yöntemde yatmaktadır.
İşte ilaç fiyatlarının böylesine düştüğü bir dönemde eczaneler ağır bir ekonomik bunalımın içerisinden çıkma mücadelesi verirken, bu tasarruf uygulamaları nedeniyle 12 ilaç şirketi yabancılara satılarak el değiştirmiştir.
Ülkemiz ilaç coğrafyasında giderek büyüyen ve genişlik kazanan ekonomik yangın ilaç şirketlerine el değiştirir, eczanelere hızla kepenk indirirken; Türk Eczacıları Birliği bugün yerli ve yabancı sektörün en büyük ilaç temincisi konumuna gelmiştir.
Türk Eczacıları Birliği üzerinden getirilen ilacın yıllık tutarı 1 milyar 200 milyon TL’dir.
Ayrıca yurtdışından getirilen bu ilaçların fiyatları belirlenirken:
- 1.95 TL tutarındaki sabit kur değil de getirildiği zamanki kur esas alınıyorsa,
- İmalatçı fiyatından değil de depocu fiyatından hesaplanıyorsa,
- %41 iskonto ile değil %0 iskonto uygulanıyorsa,
- Bunun üzerine %10 da hizmet bedeli ödeniyorsa,
Şapkayı önümüze koyup düşünmenin ve bu haksızlığa bir dur demenin zamanı gelmiştir.
Yurtdışı ilaç listesinin içerisinde Türk Eczacıları Birliği rakamlarına göre, cirosunun %80’ini 22 kalem ilaç oluşturmaktadır ve bu 22 kalem ilacı reçete eden Türkiye’deki hekim sayısı 20’dir.
Bu da yürümekte olan sistemin bir başka vahametini ortaya koymaktadır.
Görülüyor ki Türk Eczacıları Birliği bugün İthal İlaç Birimi üzerinden yürütülen hizmetle Türkiye ilaç pazarının neredeyse %10’una hâkim konuma gelmiştir.
Ancak;
- Hastalar ilaca ulaşmakta büyük sıkıntı yaşarken,
- Ayları bulan bekleme süresi nedeniyle tedaviler aksarken,
- Ben yaptım oldu anlayışı ile uygulamaya konulan düzenlemeler eczacıyı hizmet veremez duruma getirmişken,
- Eczaneler borç batağında yüzerken,
- Kendi Meslek Birliği eczane cirosuna göz dikmişken,
- Ve tüm bu yaşadıkları yetmezmiş gibi bir de reçete simsarlığı teklifi almışken,
’’TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİ İTHAL İLAÇTA LİDER OLMUŞ’’. Kime faydası var!
Yazık oluyor bu mesleğe ve onun cefakar gerçek sahiplerine.