Ecz. Semih GÜNGÖR
İstanbul Eczacı Odası Başkanı
TEB Kime Danışarak Sorunlarımızı Sayın Başbakana İletti?
18 Kasım 2014 tarihinde İlaç Endüstrisi İşverenleri Sendikası, Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği, Türkiye İlaç Sanayi Derneği, Ecza Depocuları Derneği, Tüm Eczacı Kooperatifleri Birliği ve Türk Eczacıları Birliği Başkanlarının altında imzası bulunan bir mektup Sayın Başbakan Ahmet Davutoğlu’na ve Ekonomi Koordinasyon Kurulunda yer alan Bakanlara gönderildi. Sektör bileşenlerinin TBMM’de görüşülen Sağlık Bütçesine yönelik taleplerini içeren bu mektup, 27 Kasım 2014 tarihinde, bilgilenmemiz için TEB Genel Sekreteri imzasıyla Odamıza iletildi.
Bir sayfadan ibaret olan ve sektörün bileşenlerinin sorunlarını birer cümleyle özetleyen mektupta, 2015 yılı kamu ilaç bütçesinin 22,5 milyar TL düzeyinde olması talep ediliyordu.
Sektörün tüm bileşenlerinin bir araya gelerek ortak bir çalışmanın altına imza atması çok önemliydi. Türk Eczacıları Birliği’nin talebiyle yapılan toplantılar sonucu sektörün sorunlarını ortaya koymaktan çok uzak ve sınırlı bir uzlaşmayı içerdiği açıkça belli olan bir metnin İlaç Firmalarının, Dağıtım Kanallarının, Ecza Kooperatiflerinin ve Eczacı Odalarının temsilcilerinin katkıları ile çok daha etkileyici ve ikna edici olması gerekirdi. Ancak içeriği yetersiz olsa bile eğer bu metin, altına imza koyanların sektör bileşenlerinin sorunlarını çözme adına bir ilk adım olabilirse geleceğe daha umutla bakabiliriz.
Sayın Başbakana bir mektup ile sorunların iletileceğini 5 Kasım 2014 tarihinde tesadüfen öğrendim. Biruni Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nin yeni öğretime başlayan öğrencilerin önlük giyme törenine davet edilmiştim. Törene benim dışımda davet edilenler arasında Türkiye İlaç Sanayi Derneği Başkanı Sayın Cengiz Celayir de vardı. Töreni yan yana izledik. Biruni Üniversitesinde yaptığım konuşmada özellikle eczacılık mesleğinin geleceği için büyük önem verdiğimiz "Meslek Hakkı" talebimizi öne çıkardım. Konuşmamı bitirip yerime döndüğümde Sayın Celayir meslek hakkı talebimize vurgu yaparak, Sayın Başbakana iletilmek üzere sektörün bileşenlerinin ortak bir çalışma yaptığını ve bu talebin yazılı metninde yer almasının çok uygun olacağını dile getirdi. Böyle bir mektupla ilgili bir bilgimiz olmadığını belirterek, içeriğini bilmediğim için bir yorum yapamayacağımı kendisi ile paylaştım. Tören sonrasında yapılan Yönetim Kurulu toplantısında arkadaşlarıma bu bilgiyi ilettim. Elimizde TEB tarafından bu konuda bize iletilmiş bir veri olmadığı için bir öneri sunmamız mümkün olmadı. Hazırlanan mektupta Tüm Ecza Kooperatifleri Birliği’nin (TEKB) de ismi yer aldığı için İstanbul
Ecza Koop. Başkanı Sayın Rafet Şahin’i arayarak böyle bir çalışmadan haberi olup olmadığını, haberi varsa bir görüş bildirip bildirmediklerini kendisine sordum. Hiçbir bilgisi olmadığını, konuyu araştıracağını söyledi. Zannederim TEKB kendisine böyle bir çalışma olduğunu iletti, ancak kendileri bir öneri sundular mı; sanmıyorum.
Sayın Başbakana sunulan mektupta eczacılar adına ciddiye alınabilecek bir talep yer almadı. Sektör bileşenleri tarafından hazırlanan mektup İSKOOP’un 25. kuruluş yılı töreninde Sayın Cengiz Celayir’in yaptığı konuşmada tekrar gündeme geldi.
Sayın Celayir açıklamalarında, Abdullah Başkanın (TEKB Başkanı) öncülüğünde, ilgili Bakanlara ve Başbakana bir mektup gönderildiğini ve sektörün tüm bileşenlerinin kendileri için önemli olan talepleri ileterek mektubun hazırlanmasına katkı sağladıklarını belirtti. Metnin son hali ortaya çıktığında, eczacılar için sadece stok zararları sorununun metinde yer aldığını açıkladı. Sayın Celayir konuşmasının devamında Türk Eczacıları Birliği’ni arayarak Sayın Erdoğan Çolak’a "Sence eczacının derdi sadece bu mudur?" sorusunu ilettiğini; Sayın Başkanın ise cevap olarak "Sence nedir?" diye sorduğunu anlattı. Sayın Celayir bu soruya karşılık kendisinin "Bence meslek hakkıdır ve eczacının onuruna yakışan da budur" cevabını verdiğini belirtti. Sayın Çolak’ın "Biz Oda Başkanları ile görüştük, onlar sadece stok zararları dediler" açıklaması karşısında "Peki ilaç fiyat düşüşleri karşısında, fiyatların uygulamaya girmesi öncesinde 30 ya da 45 günlük geçiş süresi uygulandığında eczacının tüm sorunu çözülüyor mu?" diye sorduğunda da, "Bu mektubun hazırlanması için çok uzun süre geçti, Oda Başkanlarına bir daha danışamayız, mektup böyle gitsin" cevabının Sayın TEB Başkanı tarafından verildiğini toplantıya katılanlarla paylaştı.
Görülüyor ki sonuç ne olursa olsun, bu mektubun hazırlanma sürecinde Türk Eczacıları Birliği’nin eline geçen çok önemli bir fırsat akıl almaz bir aymazlıkla heba edilmiştir. İlaç alanının tüm bileşenlerinin ve özellikle sektörü temsil eden sendika ve derneklerin tamamının altına imza koyduğu bir metinle hükümetten eczacılar için meslek hakkı talep edilebilseydi, bizleri ekonomik krizden çıkaracak çok önemli bir adım atılmış olacaktı. İlaç sektörünün "Ben eczacıya meslek hakkının verilmesinin arkasındayım" demesi, bu konuda üzerine düşeni yapacağı anlamına gelmekteydi. Böyle bir fırsatı görmezlikten gelmek ve ilaç sektörü ile varılacak bir mutabakatla çözülebilecek bir sorunu eczacının temel talebini göz ardı ederek hükümete taşımak tam bir garabettir.
Sayın TEB Başkanının "Eczacı Odalarına danıştık" sözü ise tamamen gerçek dışıdır. Yazının başında belirttiğim gibi böyle bir mektubun varlığını Sayın Cengiz Celayir’den öğrendim. Kimse bizi arayıp düşüncemizi sormadı. Birlikte hareket ettiğimiz Eczacı Odalarından da bu konuda bize hiçbir bilgi aktarılmadığına göre onlara da soran olmamıştır. Kaldı ki sormuş olsalar bile, Türkiye’deki eczacının beşte birini temsil eden, iki yıldır meslek hakkı için çalışmalar yürütüp, raporlar hazırlayıp sorumlulara ileten ve meslek hakkı talebini her ortamda dile getiren bir Odanın görüşü alınmak zorundadır.
Eğer kendilerine danışılan Eczacı Odaları varsa ve bu Odalar böylesine önemli bir mektuba ısrarla stok zararları sorununu sokmak istemişlerse, onlar da bu garabete ortak olmuşlardır.
Herkes bilmektedir ki kutu başına alınacak meslek hakkı eczacının geleceğini garanti altına alacak tek çözümdür.
Türk Eczacıları Birliği’ni yönetenler neden "meslek hakkı" sözcüğünü ağızlarına alamadıklarının hesabını eczacı kamuoyuna vermek zorundadırlar.
Saygılarımla.