Ecz. Özlem DEMİR
Doğuşumuz; hikayedeki gibi oldu.
Çağdaş Eczacıların, kenetlenmiş ve güçlü görüntüsünün altında, üreten ve geliştiren, değişim ve dinamizm isteyen, isyancı ruh taşıyanlarından...
Aynı hikayedeki gibi; bin yıldır meslekleri ve ülkeleri için çalışan bu eczacılar,
gerek sağlık alanında gerekse ülkenin gerçeklerindeki değişikliklerle ve baskılarla ve içerdeki ihanetle aynı “phoenix yada kaknus kuşunda” olduğu gibi ölümlerinin yakın olduğunu anladılar.
Defterlerini, beyaz önlüklerini, havanlarını toplayıp hızlıca kanat çırpmaya ve son bir çare için çırpınmaya başladılar.
İstanbul Çağdaş Eczacılar Meclisinde bir kıvılcım çaktı ve ateş yanmaya başladı.
Kendilerini de yakacaklarını bile bile...
Bu bir yeniden doğuştu. Yangın yerinden yenilenmiş çağdaş eczacılar doğdu. Adlarına “Eczacının Sesi” dediler.
Eczacılık mesleğini yaşatmak üzere yeni, genç ve cesur bir ekip oluştu.
Yıllarını mesleğe verenler, işi bilenler destekledi, öncü ve katılımcı olup yolu aydınlattılar.
Önce Eczacının Sesi e-gazete kuruldu. Büyük bir şevkle ve inançla...
“Yapamazsınız , gitmez, sürdüremezsiniz” diyenler , zaman içinde ne kadar haksız olduklarını gördüler.
Gazetede herşey çok hızlı akıyordu.
Haberler, yorumlar, eczacılık hakkında herşey...
Sağlık alanında, ülke ve meslek gündeminde ne varsa... Bizim hakkımızda herşey. Meslek paydasında buluştular.
Zaman bu işe gönül verenleri haklı çıkardı.
Eczacının Sesi, çağdaş, dürüst ve istikrarlı çizgisini sürdürdü.
İstanbul’da doğdu, tüm Türkiye’de izlenmeye başladı.
Ülkemizin eczacılarının sesi oldu. Mesleğin UMUDU oldu.
Tam dilediğimiz ve düşlediğimiz gibi....
Eczacının Sesi, demokratikleşme yolunda meclisini kurdu. Çoğalma ve demokrasiden yana olduğunu deklare etti. Her ay düzenli olarak
toplantılarını yaptı. Gündem hızlandıkça toplantı sayısı arttı.
Mesleğin yönetsel, ilkesel ve ekonomik olarak nasıl dibe vurduğunu görenleri birleştirdi.
Ve hep söylediğimiz o “dip dalgasını” başlattı.
- “Süresiz Eczacı Direnişi” ile topladığımız imzalar eczacıların inanırsa ne kadar örgütlü olabileceğini yeniden gösterdi. Örgütlerin direncini ve dik duruşunu artırmak için baskı oluşturdu.
- İlk olarak, tüm eczacıları ilgilendiren protokollerin neler getirip, neler götürdüğünü ve hangi pazarlıkların yapıldığını açıklıkla meslektaşları ile paylaştı.
- İlk defa, ilaç fiyat düşüş listeleri yayınladı. Eczanelerimizin nasıl bedelsiz kamulaştırıldığını anlattı.
- İlk defa, kamu kurum iskontosunu kuruma vereceğim deyip vermeyenleri, eczacının sırtından geçinenleri açıkladı.
- Firma-depo ve mevzuat üçgeninde eczacıların nasıl ve ne şartlarda sıkıştırıldığını her seferinde gözler önüne serdi.
- İlk defa 6197 sayılı yasamızın değişimi ile ilgili yasa taslağını gündeme getirdi ve “Yasamıza Dokunmayın” kampanyasını başlattı. Örgütlerimizi harekete geçirdi.
- İlaç Takip Sistemi hakkında bilgilendirmeye aylar öncesinden başladı çözüm öneri dosyalarını bakanlık ve örgütlerine çok önceden verdi.
- İlk defa aday listesi için; “çağdaşım, eczacının sesi anlayışını benimsiyorum” diyen herkesin oy kullanabileceği, demokratik ve katılımcı bir önseçim yapma kararı verdi.
Gerek “ Meclis Deklarasyonları”, gerek “fax eylemleri”, gerek “haber ve yorumları” ile önemli zamanlarda en hızlı şekilde, meslektaşlarımıza ışık tuttu, örgütlerimize yol gösterdi. ( Urfa’da bölgelerarası toplantıya çektiğimiz faxlar 21 Aralık 2008 mitingini ateşledi)
Eczacının Sesi; Sivil İnsiyatif Hareketi olduğunu, o dip dalgası olduğunu defalarca kanıtladı.
Haklı her eylemde vardı.
Toplantılarda vardı.
Fuarlarda vardı.
Eczacılık ile ilgili her alanda çok enerjisi ve bir dolu söyleyecek sözü vardı.
Eczacının Sesi e-gazetenin okunurluğu kurucularını bile şaşırttı. Bazen bir haberin okunma sayısı bir saatte 3.000’i geçerken, bazen bir günde 10.000’leri geçti. İstatistikler doğru mu diye tarafsız araştırma şirketlerinden veriler alındı, doğrulandı.
Forum üye sayımız 3.500’ü aştı (üye olmadan okuyanları saymadık ... ).
Konulan kilometre taşında, Eczacının Sesi Hareketi’nin eczacılar için ne kadar gerekli ve önemli bir yeri olduğunu gördük.
Tüm Türkiyedeki örgütlenme, illerdeki eczacı odaları örgütlenmeleri ile başlar. Şimdi, İstanbul Eczacı Odası seçimlerine girme kararı aldık.
Gün; bu konuştuklarımızı ve tespit ettiklerimizi hayata geçirme günüdür. Bunun yolu da bu düşünceyi meslek örgütümüze taşımaktır. Yani iktidar olmaktır. Başka bir kurtuluşumuz da yoktur.
Kalıplaşmış, eskimiş ve artık yeter dediğimiz tüm anlayışa ve tüm teslimiyetçilere “format atmak” üzere ve en önemlisi “mesleğimizi yeniden yapılandırmak, yeniden saygın ve yaşanabilir kılmak için “ yürüdüğümüz yola, tüm mesleştaşlarımızı katkı vermeye çağırıyoruz.
Sıra sizde.
ECZACININ SESİNDE BULUŞALIM.
Not: Mitolojide efsanevi phoenix yada kaknus kuşunun ağırlıklı rengi KIRMIZI' dır. Küllerinden yeniden doğuşu simgeler.