Sayın Ecz. Erdoğan Çolak başkanlığındaki TEB Merkez Heyetleri, birkaç dönemdir, bu "mesleki gezi" rezaletini, bazı eczacı odalarının ve eczacı kamuoyunun şiddetle eleştirmesine rağmen, ısrarla sürdürmeyi neredeyse alışkanlık haline getirdi.

Nedir bu "mesleki gezi" diye soracak olanlara yeniden hatırlatalım. TEB Merkez Heyeti son yıllarda her seçim döneminin ertesinde eczacı oda başkanlarını meslekle ilgili araştırmalar yapmak üzere yurtdışına, farklı ülkelere geziye götürür. Oda başkanları ile Merkez Heyeti üyeleri bir hafta boyunca, bütçesi Türk Eczacıları Birliği tarafından karşılanmak üzere yer içer, gezer ve geri gelirler. Bazı eczacı odaları ise -bu odalar içerisinde İstanbul Eczacı Odası hep yer almıştır- bu tip gezilere katılmaz ve neden katılmadıklarını da eczacı kamuoyuna açıklarlar. Görünen odur ki, son anda bir değişiklik olmaz ise, bu yıl da aynı senaryo geçmiştekilerin biraz değişik bir versiyonu şeklinde yine tekrarlanacak.

Birçok meslektaşım "Ne var bunda? Siz de katılın ve hep birlikte gidin. Meslek adına bir şeyler yapabilmenin ipuçlarını bu gezide olsun yakalayın ve gereğini yapın" diyebilir. Ancak sevgili meslektaşlarım, gezinin gerekçesine ve içeriğine bakıldığında, durum öyle pek sanıldığı gibi basit görünmüyor.

Türk Eczacıları Birliği geçtiğimiz hafta içerisinde Sayın Başkan Ecz. Erdoğan Çolak imzası ile kaleme alınmış, 03.07.2012 tarihli bir bilgilendirme ve davet yazısını ekiyle birlikte şahsıma gönderdi. Yazıdan anlaşıldığına göre; 17-20 Kasım 2011 tarihleri arasında gerçekleşen, hani o Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik’in katılarak şereflendirdiği, stok zararlarımızla ilgili bugüne kadar tutulmayan sözler verdiği ve seçimi nasıl kazanırız çalışmaları dışında eczacının geleceğine yönelik tek bir kararın alınmadığını zannettiğimiz TEB 38. Olağan Büyük Kongresinde meğer siz değerli meslektaşlarımız için çok önemli bir karar alınmış, ama bizim haberimiz olmamış.

Kongrede eczacılık mesleğinin gelişmelerini gözlemlemek için gelişmiş ülkelerdeki eczanelerin incelenmesi, yurtdışındaki meslektaşlarımızla fikir alışverişinde bulunmak için TEB’in organizasyonu doğrultusunda mesleki gezilerin düzenlenmesi ile ilgili çalışmalar yapılması kararı alınmış. Kararın alınmasından 7 ay sonra, bu karar doğrultusunda Avrupa’daki eczacılık uygulamalarını yerinde incelemek, bazı Avrupa ülkelerinin eczacılık sistemini yakından tanımak ve mesleki gelişmeleri izlemek üzere 6-11 Eylül tarihleri arasında Fransa, Monaco, İtalya ve İsviçre’yi kapsayan bir mesleki gezi düzenlenmiş.

TEB’den gelen yazının son paragrafında, kalın siyah harfle ve altı çizili olarak sadece eczacı odası başkanların yer alacağının vurgulandığı bu programa katılıp katılmayacağımın 10 Temmuz 2012 Salı günü saat 18.00’e kadar Birliğe bildirilmesi talep edilmiş.

Tüm oda başkanlarının katılması durumunda 54 kişiden oluşacak bir heyetle, 6 günde, 4 ülkede eczacılık mesleğiyle ilgili bir geziye, daha doğrusu bir mesleki çalışmaya davet aldım. Şaka bir yana, yazımın sonunda sizlerle paylaştığım seyahat programına bakıldığında, bu gezide, mesleki bir çalışmanın ne yazık ki esamisi bile yok, sadece gezip eğlenme amaçlı düzenlenmiş bir Fransa, Monaco, İtalya, İsviçre tur programına eczacı odası başkanları bila ücret davet edilmişler. Hepimizin anlayacağı gibi, Türk Eczacıları Birliği bu geziye davet çıkarırken göz göre göre takiye yapıyor. Önce bu tip gezilere kılıf olarak kullanılacak bir Kongre kararı alınıyor ve sonrasında kılıfına uydurularak bu gezi düzenleniyor. TEB Merkez Heyeti siyasilerle çok içli dışlı olmanın sonucu olarak olsa gerek, bu tip işleri çok güzel öğrenmiş. Ancak eczacı için asıl önemli olan, verilen sözlere güvenmemeyi ve eşeğini sağlam kazığa bağlamayı bir türlü öğrenememiş. Siyasiler bizlere hep söz verdiler ama ne yazık ki tutmadılar, bizler için yasal düzenlemeler yaptılar. Ancak bu düzenlemeler hiçbir yaptırım içermediği için sonunda kaybeden hep biz olduk. Ancak görülüyor ki bizi temsil edenler bir şeyi iyi öğrenmişler. O da takiye yapmak.

Oysa Türk Eczacıları Birliği saygınlığı olan bir kurum ve bu kurumu yönetenler o saygınlığa uygun davranmak zorundadırlar. Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti, eczacı odalarının başkanlarını düzenleyeceği bir organizasyonla dilediği ülkeye geziye götürebilir, bunu yapmak için bir gerekçe yaratmak zorunda değildir. Eğer böyle bir geziyi uygun görüyorsa Birlik yönetimi bir seyahat acentesi ile uygun bir fiyat üzerinden anlaşır ve bu gezi önerisini oda başkanlarına iletir. Bu teklifi yaparken de kişiye özel gönderi yöntemini değil normal prosedürü uygulayarak eczacı odalarını bilgilendirir. Dileyen eczacı odası başkanı gezi ücretini ödeyerek bu organizasyona katılır ve kimsenin de söyleyecek bir sözü olmaz. Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti önemli bir destekle seçilmiş bir kurumu yönetmektedir, dilerse "Ben böyle bir gezi düzenliyorum. Katılan oda başkanlarının tüm giderlerini de karşılamayı üstleniyorum" diyebilir.

Yönetim erki olarak böyle bir karar alabilir ve gelecek eleştirileri de olgunlukla karşılar. Ancak sahte bir gerekçe yaratarak, saygınlığı ile çelişen kararlara imza koyamaz. Türk Eczacıları Birliği’nin bu gezi çağrısını yaparken takiye yolunu seçmiş olması, alınan kararın yanlış olduğunun bizzat kendileri tarafından da tescil edilmesi anlamına gelmektedir.

Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti’nin amacı gerçekten Avrupa ülkelerindeki eczacılık uygulamalarını incelemek, bu ülkelerdeki sistemi yakından tanımak ve mesleki gelişmeleri izlemek ise; öyle 54 oda başkanından heyetler oluşturmak yerine, kendi kriterlerine göre belirleyeceği eczacı odalarının iyi derecede yabancı dil bilen yönetici ya da üyelerinden oluşan bir komisyon oluşturur ve bir Merkez Heyeti üyesi başkanlığında dilediği ülkelere, tüm giderleri de TEB tarafından karşılanarak gönderir. Bu komisyonun çalışmaları sonucu oluşturulan geniş kapsamlı bir çalışma, Başkanlar Danışma Kurulu’na getirilerek tartışılır ve kararlar alınır.

Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti’nin bu gezi programından vazgeçmek ve doğru olan yöntemi uygulamak için hâlâ vakti vardır. Gerçek anlamda inceleme yapacak bir ekibi yurtdışına gönderme kararı alınırsa, hem eczacıların en önemli karar organı olan TEB Büyük Kongresi yeni bir yurtdışı gezisi rezaletine alet edilmemiş olur, hem de alınan karar bir anlam ifade eder.

Aksi taktirde meslektaşının hanesine kazanım olarak tek bir kuruş koymayı bugüne kadar becerememiş olan TEB Merkez Heyeti, eczacı kamuoyuna bir kez daha çok ama çok ayıp etmiş olacaktır.

Saygılarımla.

İstanbul Eczacı Odası Başkanı



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat