Ecz. Enver OLGUNSOY
Sevgili meslektaşlar, hepinizin bildiği gibi eczacılık eğitimimiz 4 yıldan 5 yıla çıktı. Nasıl mı? Biz kendi halimizde pilül, granül yapıyorken, AB ülkelerinde devlet bir baktı eczacılık eğitimi5 yıl, dönüp YÖK’e dedi ki siz ne yapıyorsunuz 4 yıl yetersiz, eczacılık eğitimini 5 yıla çıkarın. Yani eczacılık fakültelerimiz yaptıkları eğitimin yetersizliğini fark ettiklerinden değil. Yine hepinizin bildiği gibi 4 yıllık eğitim “lisans eğitimi” olarak adlandırılıyor, 5 yıla çıkınca bir de “yüksek lisans” ismi verildi mi sana, oh tadından yenmez, bu yüksek lisans ne kolaymış böyle.. Hatta bildiğiniz gibi yüksek lisanstan sonra “doktora” geliyor, hiç öyle 2 yıl uğraşıp, yüksek lisans yapmaya gerek yok, 5 yılı bitir, direkt doktoraya devam. Yani bu 5 yıl her şeyi çözüveriyor. O zaman 5.inci yılda kim bilir ne dersler var ki, öğrenci mükemmel yetişiyor, diye düşünebilirsiniz. Bunu ben bundan 2 yıl önceki 14 mayıs’ında Tepekulede, soru-cevap bölümünde, sayın Tamer Güneri’ye sormuştum, ancak açık bir cevap alamamıştım. Dergimizin bu sayısının konsepti eczacılık eğitimi olacağını duyduğum an, hah dedim şu 5.inci yılın derslerini fakültemizin web sitesinden bir inceleyeyim. Tüm yıllara baktığınızda şöyle bir manzara var; 1 ve 2. sınıf hafif, tüm yoğunluk 3 ve 4.sınıfa yüklenmiş 5.sınıf ise boş.. Ama bakarsanız 5.sınıfta seçmeli ders çorbası var, biraz ondan biraz bundan, 5.inci yılın yarısı da zaten sözüm ona staj. Doğrusu eski bir 4 yıllık eczacı olarak özendim, ne güzel, bu gün fakülteye girsem, bu boşlukta yüksek lisans sahibi oluverirdim. Şimdi böyle yazdım diye, fakülte, beni aforoz edecek ama ne yapayım birileri “kral çıplak” demeli..
Çünkü eczacılık mesleği aslında çok değişti, ama biz farkında değiliz. Hocaların da pek farkında olduğunu sanmıyorum. Günceli yakalama konusunda maalesef çok tembeliz. Öğrenci, bir anlamda fakültelerimizin bir ürünüdür. Hiç dedim, sordunuz mu eczacı örgütlerine, bu yetiştirdiğimiz ”ürün” acaba yeterli mi, güncel bilgi ile donanımlı mı? Tabii ki herhangi bir cevap alamadım. Okulların “eğitim komisyonları” olur, bu tür konular orada tartışılır, herhalde orada bu konu görüşülüp, karara bağlanmıştır diye düşündüm.. Peki bu komisyonda hiçbir hoca, bu işe karşı çıkmadı mı? Bunu da düşünmeden edemiyorum doğrusu. Komisyonda bana, hocalar benim dersim daha önemli, seninki pek önemli değil senin ders saatini azaltalım gibi kayıkçı kavgası vermiştir gibi geliyor.
İşin doğrusu, ilgililerin oturup önce nasıl bir ürün, (eczacı) istiyoruz ona dönük çağdaş bilgi ve beceri ile donatılmasını tarif etmeleri, ortaya bir eczacı tanımı koymaları, şöyle bir dünyaya bakmalı, ülkemiz özeline dönük bilgi ve beceri de buna eklenerek, yeni bir eczacı tanımı yapılmalıdır. Şu anda çağdaş ülkelerde görünen o ki, “yeterlilik temelli eğitim” daha başarılı sonuca götürüyor. İşte buna Türkiye’ye özgün konularda ilave edilerek bir ders programı düzenlenmelidir. Ayrıca çok daha önemlisi, bu “yeterlilik” olgusu “süreklilik” arzetmelidir. Bu süreklilik, mezun eczacı özelinde olduğu gibi, mesleki değişim ve gelişim sürecini takip eden, değişebilen ders programları ile de “yaşayan bir eğitim programı” olmalıdır.
Bu yazıyı yazdığım sırada, Sayın Levent Üstünes Hocanın, eczacı odamızın katkısı ile “Eczacılık Yeterlilik Standartları” isimli bir kitabı yayımladığını duydum. Bu kitabın benim yazmaya çalıştıklarıma bir cevap olacağı kanısındayım. Ancak henüz tamamını okuyamadım. Size önerim hemen bu kitaptan edinmeniz ve incelemenizdir. Acaba mevcut eczacılarımız ne derece “ilaç uzmanı” dır? 5 yıllık olan fakültelerden yeni mezun eczacılarımız ne derece “ilaç uzmanı” olarak mezun olacaklardır? Tüm bunlara cevap bulabilmek dileğiyle...
Not:ege.edu.tr web sitesinden.
-bilgi paketi-ders kataloğu-derece programından
5.inci sınıf seçmeli derslerini görebilirsiniz.