Çekin ellerinizi eczane eczacısı ve yeni mezun eczacının yakasından. Subjektif, hukuksuz ve olmadık gerekçe ve limitler belirleyip mahkumiyete mecbur etmeyin eczacıları. Sokakta yürüyen iki yabancı kadar yakın birbirine, eczacılık mesleğinin karar alıcıları ile meslek mensupları ne yazık…
Eczacılık mesleğini gereksiz ve mecburi kuşak çatışması ve ayrışmaya götüren yardımcı-ikinci eczacılık uygulaması acilen sonlandırılmalıdır. Eczacılar piyasa ve meslek koşulları neyi gerektiriyorsa kendi adlarına ruhsatlı eczanelerinin ihtiyaçlarını belirleyecek durumdadırlar. Zaten belirleyemeyeni hayatın olağan limitleri ve değerleri diskalifiye etmektedir. Hhuki ve adil olan da budur. Bu çağda neyin mecburiyetidir bu?
Yeni mezun eczacıya; eczacısın ama bir yıl senin boyunu posunu görelim der gibi az-çok tanıdığı veya hiç tanımadığı bir eczacı-eczane beraberine onu “emanete” bırakmak akıl ve hukuk dışı bir uygulamadır. Aynı şekilde, kendine has ve her şehre-yöreye ve o yörenin farklı noktalarına göre ruhu-dinamiği değişen bu güzelim eczacılık mesleğini icra eden eczane eczacısını da huzursuz etmektesiniz. Bir sabah telefon çalıyor ve ceee… ben geldim diyor genç meslektaşımız. “Beni size yönlendirdiler, bir yıl ben sizinle - siz de benimle çalışacaksınız”
Bu ülkede sözleşmeli öğretmenlik utancı yaşandı. Ve sessizce utanmazlar bile utanıp iptal ettiler bu uygulamayı. Öğretmenlere yapılan çifte standartlı utanç uygulaması ile temelde benzerlik gösteren bir uygulamadır yardımcı eczacılık uygulaması. Fakat hala neden bu hukuksuz, akla ve adalete aykırı uygulama sürüyor kimse anlamış değil.
Yönetici erk eczacının cebine göz dikmiş ve onun hesabını, ona sormadan yapıp karar vermiştir bu durumda. Kimin çok kimin az para kazandığını kendi utanmazlığı ile (mahremiyet ilkelerini yok sayıp) kararlaştırıp, kendi elinde gördüğü eğitimli insan yükünü eczane eczacısı üzerine atmıştır. Aslında yol kenarlarına kaçak moloz döken harfiyat kamyonu gibidir halleri…
Dahası var. Utanmazlık içinde bir aymazlık da eczacıyı daima bir rakam okarak görüp yardımcı eczacı kuralarını ısrarla cirosu en yüksek olanı daima sıralamanın en başında tutarak da devam ettirmekteler.
Yardımcı eczacılık-ikinci eczacılık uygulaması basiretsiz bir uygulamadır ve analitik bir anlayış barındırmamaktadır. Hep aynı eşeğe yük bindiren sahibi bir gün eşek ısıracaktır mutlaka. Eşekler bile öfkelenip eziyet eden sahibini tam da boynundan ısırırlar. Çok da büyük sonucu olur bu ısırığın.
Yeni mezun eczacıların, eczane stajlarını makul süre yapmaları, şartları ve uygulamaları öğrenmesi için yeterlidir. Zaten eczanede bir yıl çalışmak yerine hastanede veya farklı bazı görevlerde çalışınca da yardımcı eczacılık süresinden sayılması da beni doğrulamaktadır. Stajı uzatmak- insanları oyalamak-mecburi istihdam yaratmak adına stajın adı değiştirilip yardımcı eczacılık yapılarak gizli staj süresi uzatımına gidilmesidir ve bu yanlıştır.
Şahsen yardımcı-ikinci eczacılık uygulaması yokken birden fazla eczacı ile beraber son derece uyum ve keyifle çalışmış bir eczacı meslektaşınızım. Eczacının eczacı ile beraber çalışması içinde gönüllülük içerip süre mecburiyeti yoksa son derece verimlidir. Huzursuz etmez iki tarafı da. Herkes gereğini yapar ve gereğine ulaşır. Oysa mecburiyetler mahkumiyetleri getirirken, mahkumiyetler öfke ve ayrışma yaratır meslektaşlar arasında. Gidici biri ile mecbur çalışmak gibi, gideceğin yerde mecburiyet, benzer zorlukları hissettirir iki meslektaş eczacıya da.
Eczaneler ve eczacılar “bitse de gitse” veya “ bitse de gitsem” ikilemine düşürülmemelidir.
Bu görmezden gelmeler ülkemiz için mecburen alıştığımız ama kendimiz için alışamayacağımız dayanılmaz mecburiyetlerdir.
Türk Eczacıları Birliğine de sesleniyorum. Bu konuyu görmezden gelmeye hiç kimsenin hakkı yoktur.
Saygılarımla…