Ecz. Mustafa Al
Eczacılar vergilerini ciro üzerinden ödesinler!!! Karlılık üzerinden değil.
Öyle ya! Yardımcı eczacı ve ikinci eczacıyı ciro üzerinden çalıştırıyorsa ya da eczacı odasından aldığı sözleşmeyi cirosuna göre farklı bedellerle ödüyorsa ya da sosyal güvenlik kurumunda iskontosunu cirosuna göre belirliyorsa demek ki ciro kararlılık demekmiş. Öyle ya bunu koskoca devletimiz ve devletimizin kurumları söylüyor ve hatta Türk Eczacıları Birliği bunu onaylıyor. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu.
Ne yazık ki bu ülkede hukuk ve adalet etkisi, eğitimli meslek gruplarında dahi bir nebze, bir gram daha iyi durumda değildir.
Bu güzel ülkenin bu güzel insanlarının aklının ve geleceğinin karartılıp kömürlükte saklanması kadar ıstırap verici bir durum yoktur. Aslında bana daha acı gelen yöneticilerin bazılarının ileri derece beceriksiz oluşu değil, meslektaşlarımızın eğitimli pırıl pırıl insanlar olmalarına rağmen bunu kabul edişi daha acı geliyor. Hatta bu bazı “kuşu terse uçuracak kadar beceriksiz” yöneticilerin yanlarında ya da önlerinde iktidar yürüyüşü yapan eczacı meslektaşlarımın var olup susmaları çok daha keder verici ve aklın almayacağı bir durum. Sanki kardeşimi öldürmüşsün de mahkeme seni ilk celse de serbest bırakmış gibi hissediyor insan.
Tüm bu sistemleri kuran ve meslektaşımız olup lider bilinen meslektaşımız ile bir araya geldiğimde şöyle demişti; neticede 9 milyar $ olan ilaç gideri yıllardır 7,5- 8 milyarın $ altında… Bizler milyar dolar hesabının içinde bir hiç olduk. Gerçeği konuşacak muhatap bulmakta hepimiz zorlanıyoruz. Üstüne üstlük çoğu meslektaşımızın da farklı gerçekleri var. “Coğrafya kadermiş”. Ben bu gerçeğe yürekten inanıyorum. Yeni nesil hiçbir eczacı periferde hizmet etmeyi zorunlu değilse tercih etmiyor. Maddi olanakları güçlü ebeveynlerin çocukları iseniz caddelerde nakitci eczacı olmayı tercih etmemek bence de yanlış tercih. Günün sonunda senin ülkenin akilleri diye bilinen ve yönetim erkine sahip bence bazı “ileri derece beceriksiz“ beyinler zaten mesajı vermiş. Gelecek hizmette değil tercihtedir…
Aslında uyanıklığın galip geldiği hiçbir toplum yürüyüşünü uzun sürdüremedi tarih boyunca... ADALET’in göz göre göre ertelendiği hiçbir ülke var olamadı.
Ben artık bu ülkede uzun kelimelerle hiçbir şey talep etmiyorum. Tek isteğim görmezden gelen hiç kimsenin etrafımda ve görme alanımda ve de duyma alanımda olmaması. Lütfen uzaya gitsinler ya da bizi uzayda konumlandırın. Mümkünse en uzak gezegen Neptün'den kadro açın ve biz gidelim… Öyle işaret dilleri ile vatan sevmekle vatan sahibi olunmaz. İhanet her yerde ve bilmemize rağmen susanlar da her yerde…
Biz ne hale geldik biliyor musunuz ?
Alzheimer olmuş ve manzaraya bakarcasına evladına boş bakan hastaya döndük. Aslında döndürüldük..!