ECZACI ODASI SEÇİMLERİ ve VERİMSİZLİK TUZAĞINDAN ÇIKIŞ KİTABI
Ecz.Süleyman ARSLANTÜRK
Hızlı akan, kaçan zaman içinde, yirmiden fazla eczacı odası seçimi gördüm; gene gelmiş.
54 eczacı odası, seçime hazırlanıyor. Bu kadar çok oda, bu kadar seçim ile aldığımız yol belli.
1980 yılından beri süren tartışmalar sonunda özürlü doğan yeni yasa, politikacıların neler yaptık neler övünmeleri, 25.000 eczaneden ayakta zor durabilen 10.000eczane eczacısına ve bundan sonra eczane bile açamayacak 10.000eczacı adayına umut veremedi.
Durum bu iken, eczacı ve eczacı olmak isteyenlerde esinti, heyecan, kıpırtı yok. Her odada, işi fena değil eczacıların otuz kırk temsilcisi formaliteleri yerine getirerek oyları toplayacak.
Neden Normalleşemiyoruz
Aynı ülkede, yıllık bir eczane cirosu 10.000.000-TL yi aşarken diğer bir eczane 200.000-TL’nin altına düşüyorsa, ya politik, yasal bir yanlışlık, ya da eczacılarda bir gariplik vardır. Bu durum bilim, ekonomi, politika sac ayakları ile normalleşemeden, “gene Ali mi olsa, bir de Veli’ yimi denesek” tartışmaları eczacıları bir yere taşıyamaz. 25 kuruşluk hizmet bedeli kaç kuruşa çıkarsa çıksın, şu kadar cirodan sonra şu kadar eczacı diye ağızda ne kadar sakız çiğnenirse çiğnensin, şu kadar uzman, bu kadar akademik eleman olacak diye ne kadar tekrarlanırsa tekrarlansın, olsa olsa 500 eczacıya derman olacak bu düzenlemelerle Türk Eczacıları ve eczacı olacaklar huzur bulamaz.
Öze, bilime, kök çürüğünü yönelmek gerek.
Verimsizlik Tuzağından Çıkış
Mehmet Aziz ERMER, 1953 Karabük doğumlu, 1974 İTÜ Makine Mühendisliği mezunu, birçok sivil toplum kuruluşunda önemli toplumsal görevlere imza atmış ve de“Verimsizlik Tuzağından Çıkış”(Türkiye için bir kalkınma modeli: Yalın Yönetim) kitabını yazmış.
Kitabın arkasında şu vurgulamaları yapmış:
-“Ülkemiz 2007’den bu yana “Orta Gelir Tuzağı”na girdi. Bu gidişatla bu tuzaktan kurtulma olanağı da gözükmüyor.
-Ülkemizdeki işletmelerin %99,5’inden fazlası ve istihdamda %75 civarını teşkil eden KOBİ’lerimiz bu tuzağın içindedir.
-Verimsizlik tuzağından kurtulmak, “Yalın Sistem’i Kullanmayı Yaygınlaştırmak” ile mümkündür.
Kitapta altını çizdiğim yerlerin bazıları :
-Papa 1.Francis: “İnsan Hakları’na dünyada sadece terörizm, aşırı baskılar veya katliamlar tarafından edilmez, aynı zamanda büyük boyutta eşitsizlik yaratan adaletsiz, hileli ekonomik yapılar bu tecavüzü yapmaktadır”.
-Cinsiyet Eşitsizliği’nin baş rol oynadığı İnsani Gelişmişlik Düzeyi ve ortalama6.5 yıl okulda kalma ile Eğitim Düzeyi kötü durumda.Ar-Ge ve İnovasyon konusundaki zayıflık da büyüme önündeki en büyük engel.
-“İnsani Gelişmişlik Düzeyi”nin yükseltilmesi amacı:
Fakir, engelli,kadın, çocuk, yaşlı, azınlıkların özne olarak seçilmesi; ekonomik şoklara, ani bulaşıcı hastalıklara, doğal afetlere, iklim değişikliğine, toplumsal kargaşalara karşı korunacak mekanizmalar geliştirilmelidir. Tedavi merkezleri ve erişim imkanları artırılmalıdır.
-Kitabın asıl amacı, işletme ve kurumların “İyi Yönetilmesi” için “Eğitim-Danışmanlık Hamlesi”.
-Ekonomide yapısal problemler var, köklü çözümler olmadıkça devam edecek-ediyor.
-Tüm gelişmenin ana şartı, “özgür, bağımsız düşüncenin yeşermesi, demokrasi, bireysel rahatlık ve güven hissettiren hukuktur”
-Çıkış yolu, “Yalın Yönetim” ile bulunacak. İki, üç nesilde yok olacak şirketleri, kurumları kurumsallaştırmak gerekir.
-İsraf %80, Üretim Maliyeti %45, İmalat Periyodu %45, Stok %80 azalması, Üretim kapasitesi ve cironun %45 artması mümkün.
Stratejik Plan Hazırlama ile ilgili çok özet bilgiler verilmiş.
-Şirket ya da kurumda gerekli bilgi ve donelerin toplanması, durum analizi, değerler, nerede olmak istendiği, oraya nasıl varılacağı belirlenir. Önceliklere göre hedefler seçilir.
-7-15 kişilik temsilcilerle, her biri yarım gün civarında olan 6-10 uzun toplantı yapılır. Son değerlendirme ve karar toplantısı da kurum/şirket dışında bir yerde 1-2 gün yapılır ve “Stratejik Plan” ilan edilir.
-Bu plan ulaşılmak istenen noktayı belirler, gidiş yönünü ve yolunu, eski sorunlar hakkında yeni fikirler ve yeni çözüm yollarını gösterir.
Mesleği Kurtaran Ülkeyi Kurtarır
Oda yönetimine gelerek önce mesleği, sonra ülkeyi kurtarmak isteyenler, suni kavgaları bırakıp “Verimsizlik Tuzağından Çıkış” kitabını önemli bir sınava hazırlanır gibi okumalı. Yararlanmalı veya daha iyi kitaplar yazmalı. “Stratejik Plan”larını hazırlayıp ilan etmeli.
40 yıldır süren birlik ve beraberlik söylemleri ile bir yere varamadık, geriye düştük. Her odada en az iki grup var. 54 odada 108 grup eder. Her grup “Nasıl bir yasa ve yönetmelik ile eczacı, eczane yönetilmeli?” sorusunu eveleyip gevelemeden yanıtlayacak “Stratejik Plan”larını açık, net, kısa ilan etmeli. Bu planların omurgasının dört önemli kolu olmalı:
1.Daha bilimsel çalışan, ilaç bayisi değil bilim bayisi olan, ilaç satan değil ilaç anlatan eczacı, eczane.
2.Büyüyebilen, kurumsallaşabilen, kökleşebilen, temelleşebilen, uzmanlaşa bilen eczacı, eczane.
3.Bilen ile bilmeyen, çalışan ile çalışmayan, etik çalışan ile dandik hattâ arsız, hattâ soysuz çalışan eczacının ayrılacağı, hakların hakkaniyetli dağıtılacağı “Akıl Beden Ruh Sağlığı Merkezi” eczane.
4.Kimin ne yaptığı belli, kimin ne için girip çıktığı kayıtlı, haberli, sıralı, aldığı hizmete uygun bedel ödemeye razı olanlara ait eczane.Aciliyetsiz acile gidenlerin, yol ortasında çalışır bıraktığı araba ile bir torba ilaç isteyenlerin, alkollü ağzı ile gecenin geç saatinde sataşacak yer arayanların, elindeki parayı gösterip vermeden para bozduranların, acındırmaya, dolandırmaya, birşeyler aşırmaya, eşantiyon toplamaya, gereksiz tansiyon baktırmaya, hem doğru, hem hemen, hem parasız tartılmaya,üç eczanede sorduğu ayni soruyu sorarak bedavanın tadını çıkarmaya çalışanların giremediği eczane.
Seçimden bir hafta önce“Ali’nin arkadaşı şaşı imiş, Veli’nin gizli sevgilisi o değil öteki imiş,o memur şu genel müdürlüğe gelince iskonto uçacakmış, o başkan olamazsa TEB çemberi çatlarmış gibi heyacanlı, telaşlı konuşmaların, koşuşturmaların, atışmaların, tartışmaların olacağı bu seçimler için seçilecekler bellidir. Sıcaklar bastırdı, tatil başladı; çalışacak zaman kalmadı.
Eczane bile açamayacak gençler, bundan sonraki seçimler için yapay değil yapısal sorunlara odaklanarak çalışmaya hemen başlamalılar. Bir fidanın on senede meyve vereceğini, tomurcuk derdi olmayan ağacın odun olacağını unutmamalılar.
Yerine oturamamış, sık sık deprem geçiren demokrasimiz, dinamik nüfusumuz, çalkantılı coğrafyamız ile ülkemiz daha çok seçimler görecek.
Doğruyu bulmak, daha iyiyi tasarlamak isteyen, bu sıcakta seçimlere hazırlanan sevgili arkadaşlarıma, kıymetli meslektaşlarıma, sayın adaylara başarılar diler, kolay gelsin derken; sağ gözünüz, kulağınız “Allah aklını işletmeyenin üstüne pislik atar” (Kuran, Yunus 10) diyen Prof.Dr.Yaşar Nuri Öztürk’te, sol gözünüz, kulağınız, “Edebiyatın ve Sanatın kurtarıcılığına inanıyorum” diyen ve bu uğurda 50 yıldır uğraşan Selim İleri’ye de açık olsun derim.
Saygılarımla...