Ecz. Süleyman ARSLANTÜRK
Bir aydınlık bir karanlık döngülü dünya, karanlığa, kirliliğe, kötülüğe direniyor; uyuyor, yenileniyor, yolculuğuna bilgece devam ediyor.
Hayvanlar kuytu bir oyuk, bir su birikintisi, bir lokma atılmış yiyecek bulunca, hele bir de bir okşayan olursa, huzurlu, mutlu yaşıyorlar.
Bitkiler tutunacak bir avuç toprak, emecek bir damla su, kayanın çatlağından gelecek bir foton ışık ile yaşamlarını sürdürüyorlar. Komşuları ile toprak altında kök köke, saç saça kavga etseler de, güneşe yükselirken de keyifle birbirleri ile yarışıyorlar.
İnsanlar güneş batarsa, ışık sönerse, para biterse, üst güçlüler öfkelenirse, kafayı ya alkole ya duvara vuruyor, dayanacak arkadaş, sığınacak devlet, koruyacak Tanrı arıyor; bulamazsa kendine işkence ediyor hatta canına kıyabiliyorlar.
Kurnazlar her devirde her konumda tıka basa doyunacak, yoruluncaya kadar şak şak, tak tak oynayacak kaşık ve geniş alan buluyorlar; gerekirse kaçacak delik de çok kolay buluyorlar.
“Din Kültürü Şemsiyesi” altındakiler birbirlerine sokularak, birbirlerini ısıtarak, birbirleriyle kaynaşarak, kaynatarak, birbirlerinin günahına ortak olarak yaşayıp gidiyorlar.
Bilim, demokrasi ile özgür yaşamaya çalışan, çoğunluğa uyamayan, yaranamayan, taban oluşturamayan, “Her koyun kendi bacağından asılır”a inanmayan, buna rağmen içine kapanan bir kesim de var.
Sesini çıkaramayanlar da, “Allah beterinden saklasın, dinden, imandan, izandan ayırmasın” diyenler de çok.
Zalimler güçlerine güç katarak, ortalığı karartarak güvenli yaşıyor.
Mazlumlar da korka korka içlerine kapanarak korkuyu yenmeye çalışıyor.
XXX
Her kesimde, çalışkan tembel, onurlu onursuz, kurnaz, saf, çok üreten çok tüketen, vicdanlı vicdansız insanlar sürekli hem birlikte yaşıyorlar, hem de bol bol çatışıyor, deviniyor, didişiyor, kapışıyorlar.
Kapitalizm, Komünizm, Sosyalizm yıllardır karanlığı yenemiyor, korkuyu kovamıyor.
Tanrı alın yiyin diye kurban göndermiyor.
Zalimler büyüdükçe büyüyor, zulümleri arttıkça artıyorlar.
Mazlumlar korktukça korkuyor, küçüldükçe küçülüyorlar.
“Allah Belalarını Versin” denenlere bela ve yeterli ceza verilmiyor.
Ülkelerinde Komünizm varken komünist gençlik lideri, ülkesinde rejim değişince o ülkenin en zengin kapitalisti olabiliyor.
Sağdan sola, solda sağa kaçanlar ceza almıyor, yüzleri kızarmıyor.
Güç, güzellik, para tutkusu her kesimden insanı esir alabiliyor.
En küçük gücü eline geçiren, eline düşeni, kısılmışı, zayıfı eziyor.
Köylüleri köylü jandarmalar ile dövdürüyorlar. (Nazım Hikmet)
Birlikte düşünme, deneyimleme, tasarlama, uygulama ile huzur arama yolculuğuna çıkamadık, sanki sınıfta kaldık.
Kaçışmaktan, kapışmaktan kurtulup verimli üretime, makul tüketime, odaklanamadık; bol, kolay kazanca, ranta tutsak olduk.
Kazanmadan harcayan, “Bi da mı gelcez dünyaya” diye yaz kış oynayan yeni nesil, dedesinin, babasının toprağını satıp satıp yiyor.
“Vatan haini” dendiğinde, “hani nerede?” diye etrafına bakınıyor.
“Haydi Abbas Vakit Tamam” öyküsünü, şarkısını, şiirini bilen azaldı.
Ortalıkta şeytan taşlayanlar, zenginlerin parasını sayanlar, kolay kazanç düşü kuranlar, rant yarışlarında dereceye çalışanlar, gizli iple ucu bir yerlere bağlı cilveli, kara, kirli paranın peşinde takla atanlar çoğaldı.
XXX
Karanlığı delebilmek, korkuyu yenebilmek için:
1. Herkes karanlıktan kaçmadan mum yakmayı ve şarkı söylemeyi bilmeli.
2. Kafadaki kurtarıcılardan kafa bilimsel olarak temizlenmeli.
3. Dünyaya hakim olan cinsel, dinsel, etnik, politik kültürlerden her birine akılla, arkadaşça, insanca yaklaşılmalı.
4. Aksaklıklar, olumsuzluklar “bütünsel bir strateji” ile baş edilmeli.
5. Ömrünü insan haklarını savunmakla geçiren ve bu uğurda canını veren Martin Luther King’in “Beni kötülerin zulmü değil, iyilerin sessizliği korkutuyor” sözü, kazıtılmış kafalara hakiki dövme ile yazılmalı.
XXX
Karanlığı delmek korkuyu yenmek, görünmez güçler ile başetmek isteyenlere iki İP ucu:
1.
- Umutsuzluk insanı itibar, sağlık, servet, sevgili yokluğuna sürükler ve tüm duvarları, setleri, sınırları aşarak yayılır.
- İnsana umut vermek arkadaşlarına, yakınlarına düşer.
- Toplumsal yarılma çok para kazananla az para kazanan arasında değildir;
geçinmek için çalışanlarla sistemden yarar sağlayanlar arasındadır.
- Bütün olumsuzluklar ahlak iflasları ve ihanetlerin toplamıdır.
Diyen Amin Maalouf’un kitabı.
Uygarlıkların Batışı: Çeviren Ali Berkay.
2.
Çok enerji gerektiren kimya ile dünyayı kirlettik.
Az sayıda bazı insanı da çok zengin ettik.
Kimya yerine enerjisini kendi üreten, akıl almaz çalışkan, sessiz kraliçe biyolojiyi öne çıkaralım.
Dünya kurulduğundan beri cinsel, dinsel, dilsel, etnik, politik olarak ayrıştırıyorlar, enerji kıtlığı var diye ortalığı karartıyorlar ve de kurtları salıp ulutuyorlar; bizleri kaçıştırıyorlar, korkutuyorlar.
“Dünyayı makroplar (makro organizmalar) değil mikroplar (mikroorganizmalar) yönetmekteymiş.
Ayrımcılığı bırakıp “karanlık güçler” ile arkadaş, biliş, tanış olalım.
Ciddi mi, şaka mı, avuç açarak mı, yerli tohum saçarak mı, dua ile mi, beddua ile mi, kitaplı mı, kitapsız mı, nasıl yani? Derseniz.
Kitaplı.
Karanlık güçler bildiğiniz gibi değil, karıncalardan daha ciddi ve daha çok çalışkanlar, düzenli ve matematiksel, her gün “iki üssü- n” gibi üreyebilirler; isterlerse insanları oynatabilirler, yerinden yurdundan, dünyasından edebilirler.
Görünmez Güçler (Mikroplar Dünyayı Nasıl Yönetiyor?)
Yazan: Dr. Bernard Dixon.
Çevirenler: Prof. Dr. Mine Anğ Küçüker. Prof. Dr. Emel Tümbay. Prof. Dr. Zeki Yumuk
XXX
Ya keyfimize bakıp bataklıkta batacağız, “ku-vakvak, vrak vrrak” diye kurbağa gibi alışa alışa kaynar kirli kazanda haşlanacağız, ya da birbirimize el kuvvet, moral verip, birbirimizi çekiştire çekiştire, “haydi hoop” diye bataklıktan, karanlıktan çıkacağız, korkuyu savacağız.
Ecz. Süleyman ARSLANTÜRK 23.01.2020 KUŞADASI