Eczacıların haline hep için için hüzünle gülen Prof. Dr. Kasım Cemal Güven de halen çalışıyorken son gülücüğünü atarak elini sallayıp ayrıldı aramızdan.
İ.Ü. Tıp Fakültesinden kaydımı koparıp, İ.Ü Eczacılık Fakültesine kaydolduğum gün (16 Kasım 1965) ilanlardan öğrenmiştim adını; Dekan Prof. Dr. Kasım Cemal Güven diye. Kısa süre sonra uzun boyu, kamburlaşmaya meyletmiş beli, pantolon cebinde elleri, dalgın, düşünceli, kendi dünyasında yürüyüşleri ile hemen tanıdık. Gözleri yerde, kafası çözülmemiş problemde idi her zamanki hali.
Gerçek eczacılık dersleri üçüncü sınıfta başlardı. Üçüncü sınıfa gelince gerçekten eczacılık fakültesine başlamış gibi oluyorduk. Farmasötik Kimya, Galenik, Farmakognozi aşılamaz, geçilemez sıradağlar gibi önümüzde dizili idiler…
Efsanevi isimler Prof. Dr. Hayriye Amal, Prof. Dr. Kasım Cemal Güven, Prof. Dr. Turhan Baytop Mahşerin üç atlısı gibi idiler…
Evrende rahmetler içinde, dik başlı, bilim ışıkları ile aydınlanmış ak alınlı geziniyorlar ola…
Prof. Dr. Sarım Çelebi ilk dersini verip bayrağı Prof. Dr. Turhan Baytop’a teslim etmişti; ayakta alkışlamıştık.
Her an komik bir şey yapacakmış bakış, duruş ve tavırlı Turhan Baytop Hocamız hep iğneli iğneli dersler anlatırdı. Hocamızın iğnesini çözebilenler derste gülebilirlerdi.
En otoriter, en ciddi hocamız Prof. Dr. Hayriye Amal sanki dersin bir saniyesini boşa harcamazdı; sanki nefes almadan anlatır, sanki nefes almadan dinlerdik.
Profesörlüğünü, kırklı yaşlarının başlangıcını, ustalık dönemini yaşayan Prof. Dr. Kasım Cemal Güven Hocamın, ününün yanında bir de dekanlığı vardı.
Hocamızın dekanlığı ve bilimselliği dışında sanki başka bir hayatı yoktu. Hava atmaktan ve hava basmaktan hiç hoşlanmadığı gibi, en küçük hava atmaya da dayanamazdı. Hani bazıları için “sanki onun için yaratılmış” derler ya, hocamız da sanki “Galenik Bilimi” için yaratılmıştı.
Laboratuvar çalışmalarında ansızın bir arkadaşın başında bitiverirdi. Yapılmaması gereken bir şey yaparken yakalanırsak yanardık; “defol”u ve sömestre kaybını hak ederdik. Öfke patlamaları olurdu ama öğrenciye soğukluğu olmazdı hiç.
Teorik derslerde bazen vize yapardı. Ertesi ders getirdiği vize tomarından bazı kağıtlardan yanıtlar okurdu; gerçekte olmuş gibi öfkelenirdi. Şunun yaptığına bak “Gitti hasta gitti” diye bağırırdı.
Bilmeden biliyormuş gibi yapana tahammül edemezdi. Hiç kin beslemez, kin tutmaz, hak yemez ve yedirmezdi. Soruların çoğunu yapmak geçmek anlamına gelmezdi; kaç doğru olursa olsun önemli hata yapan geçemezdi. Bazı önem verdiği soruları bilen, yanlışı olmayan, doğrusu az olsa da geçebilirdi.
XXX
Dünyayı saran, sarsan, öğrencileri ayaklandıran “Dünya Öğrenci Olayları (1968) da” onun dekanlığı sırasında yaşandı.
Rektörlükler ve Dekanlıklara öğrenciler el koymuşlar ve bir süre işgal etmişlerdi. Süreç sonrası öğrenciler rektörlük ve dekanlıkları gülümser törenlerle teslim ettiler. Hocamız “Ben teslim etmedim ki teslim alayım!” diye teslim almadı günlerce.
18 Mayıs 2006 Perşembe Günü, saat 14.30 da Fakülteye başladığımızın kırkıncı baharında, İ. Ü. Eczacılık Fakültesindeki toplantımıza şeref veren hocalarımızı uzun süre, doya doya alkışlamıştık.
Bizler hocalarımızın yaşına, hocalarımız da olgunluk yaşlarına gelmişlerdi.
O gün ciddiyeti, coşkusu, formu hiç değişmeden “Nerede Kalmıştık?” diye derse başlayan hocamız, Prof. Dr. Kasım Cemal Güven öğrenciliğini, 2. Dünya savaşının zor günlerini, fakültenin kuruluşunu, 1968 olaylarının perde arkasını uzun uzun coşkulu, keyifli anlatmıştı. “Bilimsellikten, disiplinden, kurallardan hiç ödün vermedim; halen de vermiyorum” diye tamamlamıştı dersini.
Hocam “çok haşin davranmıştınız bizlere” dediğimizde, gülerek “siz, bir de bizim hocaları görseydiniz, ne yapalım, o zaman öyleydi” diye yanıtlamıştı.
Teneffüs yapmadan, hiç saate bakmadan iki saat su gibi geçmişti. Kucak kucak çiçeklerle sarılmıştık hocalarımıza; bazıları veda sarılması imiş; haberimiz yoktu.
En zor anlarda soğukkanlılığını hiç bozmadan çözüm üretebilen, umut olabilen hocamızı çok arayacağız, özleyeceğiz, unutmayacağız.
Evrende, bilim ışıkları altında, rahmetler içinde tasasız gezine…
Galenik Farmasi kitabımı karıştırırken bulduğum 07.09.1970 tarihli sınav soruları ve çıkaramadığımız yıllık için çizdiğim hocamın karikatürleri.
1. a. İlacın stabilitesinde kayıp % kaç olursa kullanılmaz
b . Bir kayıt yoksa bir ilaç azami kaç sene kullanılabilir?
2. Ağız yolu ile kullanılan antiasid maddelerin antikolinerjik ilaçlar üzerine etkileri nelerdir?
3. İki fazlı sistemler nasıl bozulur?
4. Aromatik suların muayenesi?
5. Ovül komprime hazırlanması?
6. Ceratum Galeni, Glycerole d’amidon, Collutoire iode hazırlanması?
7. Vit B1 Stb Ph ilaç şeklinde iken bu Ph dışında parçalanma formülü?
8. Tentür d’opium, Laudanum, Elixir peragorique, Extraid de opium daki Morphin miktarı, MD ları, Morphin dozaj tayini?
9. Ekstret’ etere d’füjermal şurup hazırlaması, içindeki maddelerin adı, birinin formülü, M.D.
10. Perkolasyon metodu il e hazırlanan tentürlerin adı?