Ecz. Özlem DEMİR
Arkadaşımız Hakan Gençosmanoğlu dün yazısında;
-"mesleğimizin sorunları nasıl çözümlenecek, nasıl düzelteceğiz bu işleri?
diye soranlara bir yanıt vermiş:
-"öncelikle, namuslular, namussuzlar kadar cesur olmalıdır"
Bu yanıtla birlikte, ceraset üzerine geçen günlerde okuduğum bir yazı
aklıma düştü.
Yazı Jean Jaurès’(*)den alıntılar yapmaktaydı.
“Cesaret, yaşamın bitmez tükenmez karmaşası içinde bir o yana, bir bu yana seğirtirken, ne olursa olsun bir meslek seçmek ve o mesleği en iyi biçimde yapmaya çalışmaktır. Ayrıntı titizliği ya da monotonluktan yılmamak, olabildiğince uzmanlaşmak, yararlı eylemin uzmanlaşmaktan geçtiğini asla unutmamak, ama aynı zamanda gözünü bütün dünyaya ve zekâsını, daha geniş ufuklara açmaktır.
Cesaret, mesleğiniz ne olursa olsun, ister filozof olun ister işçi, bir bütünün parçası, birlik olmaktır. Cesaret, kendi yaşamınızı kavramak, anlamını belirlemek, derinleştirmek, yönlendirmek, ama verdiğiniz yönü kamu yaşamına uyumlu kılmaktır.
Cesaret, hatalarına hükmetmek, hatalarının acısını çekmek, ama altında ezilmeden yoluna devam etmektir.
Cesaret, yaşamı sevmek ve ölüme sükûnetle bakabilmektir. Gerçekleri bilerek ideal olanı istemektir. Eyleme geçmek, Evren'in sonsuzluğunda çabamızın nasıl ödüllendirileceğini bilmeden, bir ödül düşünmeden büyük davalara baş koymaktır, cesaret.
Cesaret, doğruyu aramak ve söyleyebilmektir. Muzaffer yalanın geçici yasallığına uymamak ve ruhumuzla, sesimizle, ellerimizle budalaca alkışların, bağnaz yuhalamaların yankısına katılmamaktır.
Cesaret, aklın çözebileceği sorunları gücün (erk'in) eline bırakmamaktır. Çünkü cesaret insanın kendisini aşmasıdır, güç ise insanlıktan istifası. Hayatın sizleri sınadığı maddi manevi tüm zorluklara eğilmeden, bükülmeden göğüs germek olmalıdır.
Cesaret, iradenizi algıların ve güçlerin etkisine terk etmemek, çoğu kez kaçınılmaz bıkkınlıklarda bile eylem içinde olmak demektir. “
Bir de Yusuf Hayaloğlunu yitirdik önceki gün. Şiirleri “cesaretle birlikte anıldı hep” ve Ahmet Kaya'dan dinledik çoğunlukla...
Başkaldırıyorum
Cevap veriyorum
Eli böğründe analardan
Mahpuslardan ve acılardan
Çokça bahsediyorum
Çünkü başını kuma
Saklayanlardan tiksindim
Başkaldırıyorum.
Yine söylüyorum
Kırmızı rujlu sokakların
Aşağılık pazarlıkların
Adı anılmayacak benle
Bir çiçeğim halk ormanında fışkırdım
Başkaldırıyorum.
Ben bir bıçak ucuyum
Kavga vermiş halkına
Başkaldırıyorum işte / hey
Varın benim farkıma.
Yine söylüyorum;
Gözü bağlanmış korkulardan
Yasaklardan baskılardan
Asla irkilmiyorum
Çünkü kan emici yarasadan çıldırdım
Başkaldırıyorum.
Yemin ediyorum;
Üç kağıtçının pezevengin
Teslimiyetin ve milletin
Yolu uğramayacak bana
Bir dalgayım halk denizinde köpürdüm
Başkaldırıyorum.
Ben bir namlu ağzıyım
Omuz vermiş halkına
Başkaldırıyorum işte / hey
Herkes varsın farkına.......
******
(*) Jean Jaurès (1869-1914), Fransa'daki sol örgütleri ilk kez SFIO partisinin çatısı altında birleştirip siyasal bir güç haline getiren politikacıdır.