Bir yol hikayesi anlatacağım sizlere...

Biraz mitoloji, biraz felsefe kokusu alacaksınız...

Hani biraz dağ, biraz da deniz esintisi...

Hikayenin sonunda ‘’söz bize gelecek!’’.

 

‘’Simurg’’ adı verilen kuşların hikayesi, Pers masallarından günümüze kadar gelen bir efsanedir.”

 

Hikaye şudur:

Rivayet olunur ki,
 

Simurg; uzun boynunda beyaz bir halka bulunan, safran tüylü, büyülü sesli, yüzü insana benzeyen kocaman bir kuştur. Kuşların sultanıdır. Tüm kuşların hükümdarı olan Simurg Anka, Bilgi Ağacaının dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş.

 

Kuşlar Simurg' a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. Kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da Simurg' u bekler dururlarmış. Ne var ki, Simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler.

 

Derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü Simurg' un kanadından bir tüy bulmuş. Simurg' un var olduğuna inanan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Simurg' un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler. Ancak Simurg' un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı' nın tepesindeymiş. Oraya varmak için yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş. Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar.

 

“Yalancı aşk” denizinden geçerler önce, “ayrılık” vadisinden, “ihtiras” ovasından, “kıskançlık” gölünden, “korku” nun labirentlerinden... Kimi yalancı aşka kapılıp kopar sürüden kuşların, ayrılık vadisinde ayrılır kimiyle yolları, ihtiras ovasının cazibeli bataklığına dayanamaz kimileri, kimi kıskançlık gölüne dalıverir-çıkmaz

ve korkunun labirentlerinden geçemez kimileri...

 

Önce bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp;

papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş(oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış);

kartal, yükseklerdeki krallığını bırakamamış;

baykuş, yıkıntılarını özlemiş;

balıkçıl kuşu bataklığını…

 

Ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen altıncı vadi "şaşkınlık" ve sonuncusu yedinci vadi "yokoluş" ta bütün kuşlar umutlarını yitirmiş...

 

Yolculuk Kaf Dağı’nın ardına varmakla tamamlanmış ama otuz kuş kalmışlardır geriye. Ve ortada efsane sultanları Simurg ta yoktur, Simurg’ un muhteşem sarayı da !

En bilgeleri sözcüklerin şifresine sığınır.

“Si”; “otuz” demektir farsça’ da. “Murg” da “kuş”. Yani Simurg “otuz kuş” anlamına gelmektedir ve efsanevi sultan da o kaf dağı’nı aşma cesaret ve inancını kendinde bulan otuz kuşun ta kendisidir.

 

Onların hepsi Simurg' muş. Her biri de birer Simurg' muş.

 

Sözün ‘’bize’’ düşen kısmı ise;

Toplumsal olaylarla ilgili, mesleğine, ülkesine yani kendi hayatlarına sahip çıkma cesaretini ve iradesini gösteren, gözlerinin içi pırıl pırıl genç arkadaşlarım ve yılların olaylarını birebir yaşayarak, emeği ve kültürü ile damıtarak biriktirmiş deneyimli arkadaşlarımla, meslektaşlarımla bir ‘’YOL‘’ da yürüyoruz.

 

‘’Yol güzel ve ben bu yol da mutluyum. ‘’

 

Gerçeğe, bilgiye ve aydınlığa ulaşma yolunda daha pek çok arkadaşımın-meslektaşımın bu yola katılacağına da inanıyorum.

 

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat