Ecz. Semih GÜNGÖR

İstanbul Eczacı Odası Başkanı

 

Türk Eczacıları Birliği’nin saygıdeğer yöneticileri geçtiğimiz günlerde bir yarışma düzenlediler ve yarışmanın adını "Eczacı Anıları" koydular. Bu yarışmayı web sitelerinden eczacı kamuoyuna duyurarak yarışmada ödül alan anıların bir kitap haline getirileceğini ilan ettiler.

Bu yarışmayı duyunca son yapılan TEB seçimlerinde bazı Eczacı Odaları tarafından "eczacılık tarihinin en başarılı yönetimi" ilan edilen bir yönetimin neden kafasını eczacı anılarına taktığını düşünmekten kendimi alamadım. En son yapılan TEB seçimlerini kırk küsur Eczacı Odasının desteğini arkasına alarak kazanan yöneticilerimiz acaba anılarımızı derleyerek ne yapmayı amaçlıyordu? Doğrusu işin içinden çıkamadım. Bir bilen Oda Başkanı ya da yöneticisi varsa yazsın bizde öğrenelim.

İzmir Eczacı Odası Başkanı Tuncay kardeşim keyifli bir yazı kaleme almış ve "Eczacı Anıları" yarışmasını günün anlam ve önemine uygun bir yarışma olarak nitelemiş. "Bu yarışma nasıl sonuçlanır, kimler kazanır, kimler kaybeder bilinmez ama son yıllarda mesleğimizle ilgili pek de hoş anılarımız olmadığını şimdiden söyleyebiliriz" demiş. Türk Eczacıları Birliği’ne çok ince mesajlar göndererek yönetim anlayışlarını değiştirmelerini önermiş.

Türk Eczacıları Birliği’nde bugün demokrasi ile bağdaşmayan garip bir yönetim anlayışı var. Özellikle siyasi iradeyle uyumlu bir politika izlenmeye başladıktan sonra Eczacı Odalarına yönelik dediği dedik, astığı astık, kestiği kestik bir anlayış hâkim oldu. Bu anlayış Eczacı Odalarına sürekli buyruklar göndermeyi, emirler yağdırmayı çok seviyor. Yangından mal kaçırırcasına, oldu-bitti yaratarak çıkarılan bir yönetmeliğe dayanarak hazırladıkları EBS adlı programla tüm Odaları idari ve mali yönden tam bir kontrol altına aldılar. Bu yolla Eczacı Odalarını tamamen işlevsiz hale getirmiş olmak, belli ki kendilerini çok memnun ediyor. Bu sistemi eleştirenin vay haline! Hemen maddi kaynakları kesiliyor, denetime uğruyorlar, haklarında Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusunda bulunuluyor. Haddini bilmeyen bu yöneticiler dolandırıcılık ve sahtekârlıkla suçlanıyor.

Birliğe borcu olan eczacıyı da sevmiyorlar. Bu nedenle kamu eczacısına, sanayi eczacısına, öğretim görevlisi eczacılara ve işsizlere asla tahammül edemiyorlar. Yıllardır süregelen mesleki mücadelede örgütlü gücün ne derece önem taşıdığını artık tamamen gözardı etmiş durumdalar. Temel politikalarını biat kültürü üzerine kurmuş oldukları için artık eczacı desteğine de ihtiyaçları yok. Sayısal güç onlar için bir anlam ifade etmiyor. Güçlü bir muhalefetten korkuyorlar. Eczacı Odaları arasında ayrımcılık yapıyorlar. Beceriksizliklerini eleştirenleri hedef göstererek örtbas etmeye çalışıyorlar. Meslek yasalarımızda değişiklik yaparak iktidarlarını korumayı amaçlıyorlar. Kendilerine yakın Eczacı Odalarının komisyonlarda "Büyük Odalar iyi yönetilmiyor, onları bölerek biner üyeli Eczacı Odaları kuralım." gibi akıl almaz önerileri TEB yönetiminin ne kadar çaresiz olduğunu ortaya koyuyor. Büyük Kongre delege sayılarına yönelik açılmakta olan davaların bu düzeni yıkacağını görmek yöneticilerimizi rahatsız ediyor. Ancak bilmeliler ki korkunun ecele faydası yok.

Böyle bir yönetim anlayışının sahibi olanlar eczacı anılarından ne beklerler acaba?

Geriye dönüp anılarımızı tazelediğimizde görmekteyiz ki "eczacılık tarihinin en başarılı yönetimi":

- 2009 yılı Aralık ayında sadece seçim yatırımı olsun diye eczane kapatma eylemi yapmıştır.

- Bu kapatma eylemi nedeniyle, SGK ile karşılıklı üç yıllık olarak imzaladıkları ve çok başarı buldukları 2009 yılı İlaç Alım Protokolü, kurum tarafından tek taraflı olarak feshedilmiştir.

- İstanbul Eczacı Odası tek taraflı fesih kararına Danıştay’da dava açıp yürütmeyi durdurunca, dava açma yürekliliğini gösterememiş olmanın ve basiretsizliklerinin faturasını Odamıza yüklemeye çalışmıştır.

- Yaptıkları eczane kapatma eylemi nedeniyle, Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından Başkan ve Genel Sekreterleri istenmeyen adam ilan edilince, bu kurumlarla bozulan ilişkilerini düzeltebilmek için hükümete yakın dernek ve oda yöneticilerini aracı olarak göndermiştir.

- Aracılar yeterli olmayınca gazetelere çarşaf çarşaf ilanlar verip Hükümetten özür dileyerek tarihe geçmiştir.

- Eczacılara "stok zararlarınız karşılanacak" sözü vererek fatura kestirmiş, kesilen faturaların KDV’sini ödettirmiş, ilaç firmaları ödeme yapmayınca eczacıya dönüp kestikleri faturaları iptal etmelerini söylemek zorunda kalmıştır.

- İlaç Takip Sistemine stok zararlarının girişini yapmayanları taraf ilan ederek, eczacı tabanını ikiye bölmeyi başarmıştır.

- Gazetelere verilen özür ilanlarının ardından eczacının hakları için mücadeleyi bırakarak, sessizliğe bürünmüştür.

- Bu davranışıyla Türk Eczacıları Birliği’ni hükümetin arka bahçesi konumuna getirmiştir.

- Meslek örgütümüze biat kültürünü yerleştirmiştir.

- Muhalefet görevini üstlenen Eczacı Odalarını taraf ilan etmiş ve ötekileştirmiştir.

- Meslek örgütü tarihinde bir ilki başararak, uzak farkla kazandıkları 2009 seçiminin ardından kendi yönetimleri içerisinde muhalefet yaratmayı başarmıştır.

- Yönetmelik ve SGK İlaç Alım Protokolleri taslaklarını Eczacı Odalarından sır gibi saklamıştır.

- 25 kuruş kazandıran üç buçuk yıl süreli bir kölelik sözleşmesini imzalamayı zafer diye sunmuş, kaybettiğimiz milyarlarca lira umurlarında bile olmamıştır.

- "Meslek hakkı her eczacıya verilmez, onu hak eden eczacıya verilir" diyerek hepimizi aptal yerine koymuştur. Telafisi olmayan ekonomik kayıplara rağmen büyük bir özveriyle eczacılık mesleğini sürdüren meslektaşlarımıza meslek hakkının analarının ak sütü gibi helal olduğunu bugüne kadar görmezden gelmiştir.

- Yurtdışı gezilerini, eczacıların büyük tepkisine rağmen, mesleki gezi kılıfına sokmayı adet haline getirmiştir.

- Genel Kurulun kendilerine verdiği ikinci emekliliği hayata geçirme görevini, bizleri yıllarca oyaladıktan sonra hiçbir rahatsızlık duymadan "başaramadık" diyerek çöpe atmıştır.

- Türk Eczacıları Birliği’ni bir banka gibi yönetmek istemiş, ama eczacıdan sağlanan kaynakla yapılan tüm yatırımları heba etmiştir.

- Kurdukları EBS adlı sistemle Eczacı Odalarını kendilerine bağlı bürolar haline getirmiştir.

- Eczacı Odalarının üyeleri ile olan bağlarını koparıp, aralarındaki ilişkiyi ortadan kaldırarak güçsüzleştirmeyi amaçlamıştır.

- Yardımlaşma Sandığı ve Oda aidat borcu olanları silerek Eczacı Odalarının içlerini boşaltmıştır.

- Kendilerini eğiterek bugün bulundukları yerlere getiren öğretim üyelerini, kurdukları Eczacılık Akademisi’nin çalışanlarını, TEB yönetiminde görev almış yöneticileri silerek bu mesleğe büyük saygısızlık yapmıştır.

- Tüm bu yaptıkları yetmezmiş gibi eczacının emeğine de göz dikmiştir. Eczanede satılması gereken ürünleri İthal İlaç Birimi aracılığıyla getirerek ülkemizdeki en yüksek cirolu on ilaç firmasının arasında yer almıştır. Eczaneler iflas ederken ve eczacısız eczane işleterek, Karun kadar zengin olmayı marifet saymıştır!

Türk Eczacıları Birliği’nin değerli yöneticilerine anılarımdan unutamadığım bir demeti saygılarımla sunuyorum.

Diledikleri gibi kullanabilirler!

 

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat