Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun, 6197 Sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanunda yapılan düzenlemeyle ilgili yorumu; eczanesini yasanın yürürlüğe girdiği 31 Mayıs 2012 tarihinden sonra kapatmış olan meslektaşlarımızı, mesleğini sürdürememe tehlikesi ile karşı karşıya bıraktı.
Kurumun yorumuna göre yapılan düzenleme, yürürlüğe girdiği tarihte eczanesi olan meslektaşlarımıza, eczanelerini bir kereye mahsus nakletme ve devretme hakkını tanıdığı için, 31 Mayıs’tan sonra eczanelerini herhangi bir nedenle kapatmak zorunda kalan meslektaşlarımız yasanın getirdiği kısıtlamaya tabi olacaklar ve eczane açamayacaklar. Bu yorum yazılı olarak duyurulduğunda sadece İstanbul’da eczanelerini kapatmak zorunda kalmış 40’ı aşkın meslektaşımız vardı ve bu sayıya önümüzdeki süreçte yenilerinin eklenmesi kaçınılmazdı. Ülke geneline bakıldığında bu sayının 100’lerle ifade edilecek rakamlara ulaşması kaçınılmazdır. Yani kısacası çok ağır şartlar altında mesleğini sürdürmeye çalışan ve hiç hesapta olmayan nedenlerle eczanelerini kapatmak durumunda kalan veya kalacak olan birçok meslektaşımız yeni yasanın mağdurları olmaya adaydır.
Bugün ellerinde olmayan nedenlerle eczanesini kapatan ve mesleğine devam etmek zorunda olan meslektaşlarımız var. Bu meslektaşlarımıza her gün yenileri ekleniyor.
Eczanelerine ruhsat alamayan meslektaşlarımızla ilgili yaşadığımız birkaç ilginç örneği sizlerle paylaşmak istiyorum:
Bir meslektaşımız yeni yapılmakta olan bir çarşı içerisinde yer kiralıyor ve eczanesini bir başka arkadaşına devretmeye karar veriyor. Yeni tuttuğu yere nakil işlemlerine başlarken diğer yandan da işletmekte olduğu eczanenin devir işlemleri de başlıyor. Tam da bu sırada eczane açacağı çarşının açılışı iki ay erteleniyor. Meslektaşımız bu durum karşısında arkadaşına söz verdiği için eczanesinin devir işlemlerini tamamlıyor ve üzerine kayıtlı eczane arkadaşına devrediliyor. Kendisi de çarşı yönetimi tarafından gideceği yerin teslim edilmesini beklemeye başlıyor. Ancak tam da bu sırada İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, 6197 Sayılı Yasa ile ilgili düzenlemeden üç ay sonra, Yasayla ilgili yönetmelik henüz ortada yokken, bu talihsiz ve zamansız açıklamayı yapıyor. Bu açıklamayla, meslektaşımız aylar önce tuttuğu ve içine hayli masraf yaptığı yere eczanesini nakletme şansını kaybediyor.
Bir diğer meslektaşımız ise Trabzon’dan İstanbul’a eczanesini nakletmeye karar veriyor. Eşi de eczacı olan bu meslektaşımız, bu kararı almasının ardından eczanesini açmaya gittiğinde hastane karşısındaki eczanesinin bulunduğu caddenin büyütüleceğini ve bu nedenle altında eczanesinin olduğu bina için Belediye’nin istimlak kararı aldığını öğreniyor. İstanbul’a geleceği için Trabzon’da başka bir bölgeye nakil yapmayarak hemen bize başvuruyor ve eczanesini nakletmek için kayıt işlemlerine başlıyor. Bu arada Belediye yıkım ekipleri tarafından apar topar eczanenin olduğu bina yıkılıyor ve arkadaşımızın eczane ruhsatı boşa düşüyor. Eczanesi yıkılan arkadaşımız İstanbul’da yer buluyor ancak tam açılış işlemleri başladığında İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun açıklaması geliyor ve bu nedenle tüm işlemler duruyor. Eczacı arkadaşımız ortada kalıyor.
Son örnek yine İstanbul’dan:
Bir meslektaşımız eczanesini devrederek başka bir yere nakil yapmaya karar veriyor. Devir işlemleri başladıktan sonra bir takım sorunlar çıkıyor ve işlemler uzuyor. Bu sırada meslektaşımızın bağlı bulunduğu Toplum Sağlığı Merkezi’nin sorumluları tamamen iyi niyetle, devir işlemlerinin uzamasına çözüm olarak, "Sen eczanenin kapanışını ver ve nakil yap, devir alacak arkadaşın da senin boşalttığın yere yeni açılış yapsın" önerisini getiriyorlar. Meslektaşımız da öneriyi makul bulduğundan devirden vazgeçiyor ve eczanesini kapatıyor. İşte tam bu sırada Kurum açıklaması geliyor ve arkadaşımız yasal düzenlemenin yürürlüğe girmesinden sonra eczanesini kapattığı için bütün kazanılmış haklarını kaybediyor.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Bugün İstanbul genelinde kentsel dönüşüm adı altında bir garip plan uygulanıyor ve sadece bu nedenle bile birçok arkadaşımız eczanelerini nakletmek zorunda kalıyorlar. İstanbul denilen metropolde öyle hemen kiralık dükkan, hele de eczane olmaya uygun bir dükkan bulmak kolay değil. Sağlık Müdürlüğü eczane kapandıktan kısa bir süre sonra ruhsatı iptal ettiği için, kentsel dönüşüm sırası kendisine gelecek her meslektaşım eczanesiz kalma riski ile karşı karşıya kalacaktır.
Ayrıca kentsel dönüşüm dışında yukarıda örneğini verdiğim zamansız istimlak kararları, eczane olan yerin satılması, dükkan sahibinin kira kontratını uzatmaması gibi çeşitli nedenlerle özellikle kiracı konumundaki her meslektaşım eczanesini kapatma durumunda kalabilir. Zamansız yaşanabilecek sağlık sorunları da eczane eczacısının bir andan eczanesiz kalmasına neden olabilecektir.
İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun yaptığı açıklamanın ardından eczane açılış işlemlerinde yaşanmaya başlayan kaos, 6197 Sayılı Yasada yapılan düzenlemelerin nasıl uygulanacağını belirleyecek yönetmeliğin ivedilikle çıkarılmasıyla çözülebilir.
İstanbul Eczacı Odası olarak, yasanın çıkmasından bugüne kadar yapılan düzenlemelere açıklık getirecek olan yönetmeliğin, eczacılık yapma hakkına sahip herkesi ve bu mesleğe atılacak olan öğrencileri mağdur etmeyecek şekilde çıkarılması için büyük çaba sarf ettik. Özellikle yarının eczacıları olan öğrencilerimizin büyük kaygı duydukları yerleştirme puanının oluşturulmasında eşitlik prensibine göre hareket edilmesi gerektiğini vurguladık.
Ancak biz bu anlayışı ısrarla savunurken, İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu yaptığı bir açıklama ile, mesleğimize yıllarca emek vermiş eczacıları büyük bir risk altına soktu. Bugün daha eczacılık fakültesine adımını atmamış bir öğrenci mezun olduktan sonra bir kez dilediği yere eczane açabilecek ve bu eczaneyi daha sonra yine dilediği yere nakledebilecek; ama meslekte yıllarını geçirmiş, deneyimli eczacı herhangi bir nedenle eczanesini kapatmışsa kısıtlama engeline takılacak. Böyle bir şey olamaz! Bu nedenle yaşanan kaosu ortadan kaldıracak yönetmelik, eczacı meslek örgütlerinin oluşturacağı konsensüsle bir an önce uygulamaya konmalıdır.
İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından hazırlanmış bir yönetmelik taslağı Türk Eczacıları Birliği’ne gönderilmiştir. Bu taslak derhal 54 Eczacı Odasına gönderilerek görüşleri alınmalı ve Eczacı Odalarının tamamının onayı alınmadan İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’na gönderilmemelidir.
İstanbul Eczacı Odası olarak hem Odamızın internet sitesinde yaptığımız açıklamada hem de TEB Merkez Heyeti’ne gönderdiğimiz yazıda yer aldığı üzere, yönetmelik taslağının bir örneğini Türk Eczacıları Birliği’nden talep ettik.
Ancak ne yazık ki eczacılık mesleği için büyük önem taşıyan bir yönetmeliğin yayımlanma arifesinde, Türk Eczacıları Birliği yöneticileri bırakın bizi, binlerce eczacının doğru bulmadığı ve onay vermediği bir gerekçeye dayanarak, hayli kalabalık bir heyetle Avrupa seyahatine çıktılar.
Türk Eczacıları Birliği yönetiminin eczacının sorunlarını pek dert etmediklerini bir seneye yaklaşan görev süreleri boyunca bizlere gösterdiler. 6197 Sayılı Yasada yapılan düzenlemenin hayata geçmiş olması ve eczacıya verilen 25 kuruşluk değer onlar için yeterli oldu. Merkez Heyetimiz kimselere danışmadan hayata geçirdiği uygulamalarla Eczacı Odalarını ayrıştırmayı başardı. Muhalefet görevini üstlenenleri ötekileştirdi. Geçmişten gelen on seneyi aşkın yönetim beceriksizliğine gerekçe olarak her toplantıda İstanbul Eczacı Odası’nı göstererek bizleri yıpratmaya çalıştı.
Sonuç olarak söylemek gerekirse;
Birilerini suçlayarak iktidarını sürdürme dönemi sona ermiştir. Eczacının çözüm bekleyen sorunları herkes tarafından bilinmektedir. Türk Eczacıları Birliği sürekli bizleri suçlayarak görevden kaçamaz.
Dileriz bu Avrupa Seyahati Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti’nin bakışını değiştirir, birlik ve beraberliği temel alan paylaşımcı bir yönetim anlayışı ile hep birlikte eczacının çözüm bekleyen ivedi sorunlarına odaklanırız.
Saygılarımla.
İstanbul Eczacı Odası Başkanı