ECZACILIK TARİHİ
BAŞLANGIÇTAN ORTA ÇAĞA KADAR...( II )
Prof. Dr. Bedi N. Şehsuvaroğlu
ESKİ MEDENİYETLERDE ECZACILIĞIN GELİŞİMİ
Yaşını bilmediğimiz kainat içinde yaklaşık olarak 3-4 milyar sene ömrü olan
dünyada hayat ancak 100 milyon sene önce denizlerin teşekkülü(oluşumu) ile
başlamıştır.
İşte bu 100 milyon sene içinde ancak 1 milyon senelik bir geçmişi olan
insanın tarihi yani aydınlık mazisi ancak 6-7.000 senedir. İlk uygarlıklar
da su kenarında başlamıştır.
Eskiden çok sulak olan Orta Asya yaylaları, Mezopotamya Çevresi-Dicle, Fırat
kıyıları, Indus ve Ganj sahilleri - bugünkü Hindistan ve Pakistan, Nil
kıyıları - Eski Finike, Girit ve Yunan, Pasifik kıyılarını bilhassa Eski
Çin'i bu arada sayabiliriz.
Mezopotamya'da Eczacılık :
Medeniyetin beşiği diyebileceğimiz Mezopotamya'da M.Ö 3-4.000 senelerinde
parlak bir uygarlığın bulunduğu malumdur. İşte böyle bir çevrenin ünlü bir
şehri olan Ninova'da M.Ö VII. yüzyılda Asurbanipal ve Sardanapal zamanında
100.000 tabletlik büyük bir kütüphane kurulmuştu. O çağlarda yazı pişmemiş
tuğla üzerine çivi yazısile yazılır, piştikten sonra da ölmezliğe kavuşurdu.
Bu kütüphaneye ait 1000 kadar tıbbi tablet bu gün kısmen Amerika'da
Pennsylvania, kısmen de İngeletere'de British Museum'dadır ki Pennsylvania
Üniversitesi bunları İngilizceye çevirerek neşretmiştir (yayınlamıştır).
Böylece tarihin ilk tıp kitabının muhtevası artık malumumuzdur (içeriği
bilinmektedir). Bunlardan öğreniyoruz ki eski Mezopotamya tebabeti
animiste-ruhani tebabettir ve hekimler bir çok droglar yanında sihir, muska
gibi metafizik (fizik ötesi) vasıtalardan da faydalanmaktadırlar.
Bu maksatla bilhassa su ateş kullanılırdı. Çünkü ateş bir hastalık amili
(kaynağı) olan şeytanı koğan, su da hastalıkları temizleyen birer mukaddes
(kutsal) maddedir. Esasen eski Mezopotamya halklarına göre hastalık
ilahların bir cezası olduğundan tedavi bedeni eziyet ve dua şeklinde olmalı
idi.
Bu sebepledir ki aynı zamanda bir eczacı olan rahip-hekim'e suyu bilen, su
eksperi (uzmanı) anlamına A-su denirdi.
250 kadar bitkisel ve 120 kadar madeni drogu ihtiva eden (içeren)
Mezopotamya kodeksinde :
Şap, alces, anason-anise, asafoetida, belladon, cannabis, cassia, kunduz
yağı-castor oilcolocynth, kişniş-coriandre, nane-ment, hardal-mustard, myrrh
ve ilah gibi ilaçlar vardı.
Bu ilaçların hazırlanmasında ise şarap, sade yağ, zeytinyağ, bal, balmumu ve
süt gibi maddeler kullanılmaktadır.
İlaç endikasyonları ise hemen hemen bugünkünün aynıdır. Mesela uyuza kükürt,
tahrişlerde ise hardal kullanılırıdı.
Bu gün çok kerre reçetelerin başında gördüğünüz Rx işaretini kullananlar da
gene Mezopotamya hekimleridir. Çünkü bu işaret Mezopotamya'da bir ara sağlık
ilahı olan Tanrı Marduk'un sembolü idi.
Mezopotamya'nın bu tıp ve eczacılık bilgileri sonraki asırlarda bir çok
komşu milletler Etiler, Fenikeliler, Beni İsrail, Eski İran milleti ve saire
tarafından benimsenmiştir.
Pek çok eski medeniyetlerde olduğu gibi Mezopotamya milletleri de çok
tanrılı-polithéiste'dirler. Bu sebeple Mezopotamya tanrılar
ev'ini-panthéon'u
süsleyen çeşitli tanrılar vardır. Ea, Gula, Marduk, Sin, Ninib, Ador,
İstar-Afrodit gibi tanrılar zaman zaman Mezopotamya'nın değişik bölgelerinde
sağlık tanrısı olarak tanınmışlardır.
İsin şehrinde tanrı Gula namına yapılmış bir tapınak vardır ve senede bir
gün hekimler buradan tanrı Gula'nın heykelini alarak daha kuzeydeki Nippur
şehrine götürürler ve oradaki mabette yapılan törende altın kaplarla ilaçlar
dağıtırlardı ve böylece bir çok hastalıkların önünü aldıklarına inanırlardı.
Bu merasimden binlerce sene sonra bu gün Anadolu'da Manisa gibi bazı
şehirlerde yapılan Mesir Atma törenlerini düşünürsek Mezopotamya'nın bu
geleneklerinin el'an devam ettiğini hayretle görürüz. Bu tesirlerin
devamlılığına diğer bir örnek de camilerimizin binlerce sene önce yaşıyan
Etilerin büyük ilahı Teşüp'ü remzeden öküzün sembolü idi ve bu gün de
değişik bir şekilde el'an mukaddestir.
Eski Mısır'da Eczacılık :
Denebilir ki eski Mısır uygarlığında da Öezopotamya'nın tesirleri büyüktür.
Ancak eski Mısır medeniyetine ait kaynaklar daha fazla olduğundan antik
Mısır görünüşte Mezopotamya'ya üstün bir durum arzeder.
Eski Mısır'da tebabet ve eczacılığın gelişimi bu memleketin politik
akımlarına paralel gitmektedir. Bu sebeple antik Mısır tarihine şematik
olarak bir göz atmak yerinde olur :
Eski İmparatorluk zamanında antik Mısır tebabeti amprik ve oldukça parlak
bir manzara gösterir.
Orta İmparatorluk zamanında ise bu amprik tebabetin yerini kısmen dini ve
mistik bir tıp almıştır.
Mamafih (ama) eski ve orta imparatorluk devirlerinde yani antik Mısır'ın kalkınma
çağında görülen dini tesirler ve ayinler makul (kabul edilebilir) hatlar dahilindedir ve çok
kerre deneylere dayanan tedavi metotlarını maskelemek ve hastalara ruhi
telkin-suggestion yapmak içindir. Mesela Ramses I zamanında yazılan bir
tıbbi eserde :
"Dualar ilaçlar, ilaçlar dualar için çok iyidir" denilmektedir ki bu gün
dahi bu gibi ruhi telkinlerden faydalınıldığını Mezopotamya bahsine gördük.
Yeni İmparatorluk,
Son devirde ise antik Mısır tebabet ve eczacılığı amprizmden tamamen
uzaklaşmış ve bir hurafecilik, bir mistisizm havasına bürünmüştür. Bu çağ
papirüslerinde artık drog isimlerinden ve tedavi metotlarından fazla
muskalar, nazarlıklar ve büyü tarifleri buluyoruz ki orta imparatorluğu
kapayan Hikesos istilasının, dolayısile Mezopotomya'da başlayan
hurafeciliğin, bu değişmede çok etkili olduğu muhakkaktır.
Lakin son senelerde bilhassa M.Ö 333 senelerinde kurulan Batlamyus-Ptoléméé
hanedanından sonra Mısır tebabet ve eczacılığı yeniden bu günkü manasile
ilmi bir atmosfere bürünmüştür.
Antik Mısır Uygarlığının diğer dalları gibi tebabet ve eczacılığını da
aydınlatan başlıca kaynaklar şunlardır.
I - Tarihçi Heredot'un verdiği bilgiler
II- Kazılar
Mezar odalarındaki veya ehramlardaki eşyalar,
Ölü odalarındaki yazı ve resimler
Baröliyefler
Bilhassa Karnak ve büyük merkezlerdeki mabetlerin duvarlarındaki
baröliyefler. Bu yolda bize yardımcı olmaktadır.
Mumyalar
Gene aynı dini inançla ölüler tahnit edilirdi. Yani beyin, karın
gibi boşluklardaki iç organlar alınır, ceset uzun müddet, 70 gün kadar,
kalevi sularda tutulur, sonra içi kokulu maddelerle yıkanır bazı ilaçlarla
doldurulur ve nihayet dikilir ve zamklı sargılarla sarılırdı. İç organlar
ise ayrı kavonozlarda ve ilaç içinde saklanırdı.
İşte mumyalanmış cesetlerin incelenmesinden bir çok hastalıklar kadar, o
çağlarda kullanılan droglar hakkında da fikir sahibi oluyoruz.
Papirüsler
Antik Mısır'da hastalık sebebi olarak çok kerre gıda artıklarının
vücudun bazı yerlerinde birikmesi gösterilirdi. Bu sebeple müshiller,
tenkiye, terleticiler, kusturucular ve kan almak çok makbuldü. Hatta lavmana
tanrısal bir hüviyet vermişlerdi. Söylentilere göre bu gün rahipler su almak
üzere ellerinde bakraçlarla Nil kıyısına gittiklerinde tanrı Tot mutad
şekillerinden olan leylek şeklinde görünmüş ve gagasile su alarak kendisine
lavman yapmıştı ki bu bil'hare rahip-hekimlere tenkiyeyi ilham etmişti.
Eski Mısır'da çok eskiden beri inek mesanesine bir kanül takılarak
irrigateur gibi kullanıldığı malum ise de usulün eski Yunan'da mı? Yoksa
eski Mısır'da mı? Daha evvel yayıldığı tam olarak bilinmiyor.
Gene bu çağlarda kan almak, vantuz çekmek, dağlamak-cau-térisation, masaj ve
hastayı sıcak sulara sararak terletmek gibi metotların da tedavi usulleri
arasında yer aldıkları bilinmektedir.
Mamafih telkin için bu drogların yanında bazı sihirli formüllerden ve
dualardan da medet umulduğunu evvelce yazmıştık.
Eski Çin'de Eczacılık :
Çin'e ait ilk bilgiler efsane ile karışır. Konfüçyüs'e dayanan söylentilere
göre güya tufandan önce Çin'de hükümet eden Huvamin aynı zamanda bir hekim
olup bazı orta Asyalı hekimlerin de yardımlarile Nuy-Kim isimli bir tıp
kitabı yazmıştır. Bu sebeple Çin farmakopesinin kuruculuğu ona izafe edilir.
Eski Çin'de tıp ve eczacılık ile ilgili bu gibi eserlerin sayısının 40 ı
bulduğu söylenir ki bunların en ünlüsü Çin eczacılığının babası
diyebileceğimiz Chenn-Nong'a aittir. Bir imparator veya mitolojik bir kişi
olan bu şahsın M.Ö. 2000 senelerinde yazdığı Pen Tsao isimli bu eser
sonraları bir çok kerre basılmıştır.
Chenn-Nong'un eserindeki yüzlerce bitkisel drog arasında afyon, ravend,
akonit, kroton kadar anorganik olan demir, arsenik, kükürt ve saire gibi
öyle ilaçlar vardır ki bugün dahi kullanılmaktadır. Bunun gibi halen çok
kullanılan ephedrıne eski bir Çin drogu olan Ma Husang'tan çıkarılmaktadır.
Gene bir Çinli cerrah olan Hua Tu (115-205) cannabis İndica yani Hind
Keneviri veya esrarı ilk defa narkotik olarak kullanmıştır ki kendisine
anestezinin babası diyebiliriz.
Çin'de ilk resmi eczane 1076'da açılmıştır. İşte bunların işini
kolaylaştırmak üzere devlet 1080 de resmi bir formüler yayınlamıştır. Bu
baskı zaman zaman yenilenerek 200 sene kadar kullanılmıştır.
Çin tebabet ve eczacılığına, bilhassa orta çağa ait bigiler Hemedan'lı hekim
Reşidüddin (1247-1318) tarafından 1313 senelerinde yazılan Tansukname-i
İlhani eserinde verilmektedir. Bu eserin aslı Çince olup Wang Shu Ho ismini
ismini taşımaktadır. Reşidüddin bunu İran-Moğol-İlhan hükümdarı Gazan Mahmut
Han (1295-1304) ın emriyle farsçaya çevirmeye başlamıştı.
İğneleme yolu ile tedavi, Acupuncture'de tebabetde Çinlilerin getirdiği bir
yeniliktir, el'an Avrupa'da dahi kullanılır.
Çin'de iğneleme kadar masaj da önemli bir tedavi vasıtası idi.
Tebabet ve eczacılık Uzak Şark'da her ne kadar serbest bir meslek ise de çok
kere gizli bir ilim gibi babadan oğula geçmiştir. Hekim ve eczacının halk
nazarında itibarı çok yüksektir. Mesela hekim Orta Asya Türkleri arasında
toplumun dördüncü derecede önemli bir kişisi olduğu halde Çin'de ikinci
sınıfa dahildi.
Eski Hint'de Eczacılık :
Eski Hind'in tıbbi bilgilerini bize ulaştıran başlıca kaynaklar şunlardır:
Mukaddes Kitaplar-Veda'lar
Sanskritçe yazılmış olan bu kitaplardan Rig-Veda (M.Ö. 1500
Seneleri) daha fazla sihir ve büyü yolu ile tedaviden, Ayur-Veda (M.Ö 700)
ise bir çok madensel, bitkisel ve hayvansal droglardan bahseder.
Tıp Yazmaları
Sharaka hekimin eserini Miladi I. Asıra ; Sushruta hekimin kitabının
eski Hind'in bu mühim tıp kitabının, ise Budha devrine ait (M.S V.asır)
olduğu söylenir. Sushruta, gibi Sharaka da rahip hekimlerin bildiği
Sankritçe ile yazılmıştır. Tarihler Hind droglarının zenginliğini ve Hind'in
drog ticaretindekiönemini bilhassa kaydederler. Bundan başka Hindistan Türk
hükümetini kuran Gazne'li Sultan Mahmut (967-1030) ve oğlu ile bu ülkede
uzun seneler kalarak saray hekimliği yapan Birun'lu Ebu Reyhan (973-1048) ın
yazdığı ve dünyada tek nüshası Bursa'da Kurşunlu Kütüphanesinde bulunan
Kitab al-Saydala isimli farmakolojik eserde Hind tebabet ve eczacılığına ait
geniş bilgiler verilmektedir.
Eski Hind'de tıp mektepleri yoktur. Bu mesleğe girenler usta-çırak şeklinde
yetişirler. Dini bir törenle ustası karşısında yemin ederek mesleğe
başlayan öğrenci ondan pratik ve nazari bilgiler edinir, hatta zaman zaman
hocası ile birlikte seyahata çıkar. Hind hekim ve eczacıları da laik ve
ruhani olarak ikiye ayrılırlar.
Bu hekim ve eczacılar kullandıkları drogları, tentür, enfüzyon, emülsion,
dekoksiyon, losyon, şurup, merhem, macun, toz, tablet; yağ, ilah. şeklinde
hazırlarlar ve bunları ya ağızdan veyahut da haricen, damla, enhalasyon,
fümigasyon, gargara, süpozituvar, yakı bol vs. şeklinde kullanırlardı. Hatta
bazı hastaları zehirli hayvanlara ısırtarak şok tedavisi de yaparlardı.
Rivayete göre Hind hekim ve eczacıları çiçek hastalığının bıraktığı
nedbeleri çopurluğu iyi edecek bir merhem de biliyorlardı. Tıp tarihi
gösteriyor ki Hind tebabet ve eczacılığı Cundi Şapur, Orta Asya-Uygur,
Bağdat ve Yunan tıp ekolleri ile sıkı münasebettedir.