Neden gıda takviyelerini (besin desteklerini), vitaminleri, mineralleri ve benzerlerini eczaneden almalıyım?
Vatandaş tarafından ısrarla sorulan, sorulmasa da sürekli düşünmesine ve tatminkâr bir yanıt bulamadığı için bu ürünleri almak maksadıyla eczane dışına yönelmesine yol açan kritik soru budur…
Bu can alıcı sorunun tatmin edici bir yanıtı, ya da tatmin edici bir yanıta dönüşmüş çalışmalar, bugün en güncel tartışma konularından birine çerçeve kazandıracak, eczacıların ve eczacı örgütlerinin kendilerini bir türlü anlatamamalarına çare olacaktır.
Buradan rahatlıkla eczacıların, hadi eczacıları bırakın 54 eczacı odası ve üst birlikleri TEB’in bu konuda bir türlü kendini ifade edemediğini, bir türlü tüketici/hasta nezdinde ikna edici bir atmosfer oluşturmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Neden peki?
Eczacı olmayan ve sağlıkla ilgili eğitim almamış, ancak bu konularda dikkatli bir takipçi/tüketici/hasta/müşteri/danışan/okur olarak soruyorum bu soruyu... Ki bu soruya tatmin edici bir çerçeve kazandırıldığı andan itibaren eczacılar önemli bir aşama kaydetmiş olacaklardır... Ancak yanıtın hep yapılan klasik açıklamalardan olmaması, vatandaşın yerine geçerek düşünülüyor olması koşuluyla elbette.
Soruyu yineleyelim o halde: Neden vitamin, besin desteği, mineral ve benzerlerini eczaneden alayım? Bunları eczaneden almam bana ne sağlar?..
Vatandaşın kafasındaki soru budur… Şuna kuşku yok ki, eczacılık dünyasının Covid 19 günlerinde satışı artan bu ürünlerle ilgili bu soruyu şüphe bırakmadan yanıtlayacak ve kamuoyu oluşturacak hazırlığı, birikimi, dayanışması ve çalışması yok. Bu nedenle giderek artan pazar payını uzaktan seyretmeye başladı.
Ama vakit geçmiş değil, perakende sektörü içinde toplumun en birikimli, en eğitimli ve ülke düzeyine en iyi dağılmış, halkla teması en çok olan meslek mensupları olarak eczacılar, bundan sonra bu konuda, belki de kendilerini daha iyi anlatabilecek, daha etkili olabilecekler.
Bütün bunlar için başlıkta sorduğumuz sorunun çok iyi yanıtlanması, çerçevesinin çizilmesi ve bunun vatandaşın zihninde içselleştirilebilmesi gerekiyor.
Buna karşın artık ezberlenmiş bir takım söz ve yöntemlerin vatandaşın zihninde hiçbir uyarıcı etki yaratmadığını ve bunları tekrarlayıp durmanın yararsız kaldığını özellikle belirtmek gerekiyor.
Bu nedenle soruyu bir vatandaş olarak artık kafamızda yer etmiş olan şu aşağıda sayacağım ezberlerden vazgeçerek yanıtlamanızı dilerim:
1- Lütfen hep yapılan, klasik yan etki/ilaç etkileşimi açıklamasını yapmadan ya da en sona bırakarak soruyu yanıtlarsanız memnun olacağız. Çünkü bunu herkes anladı ve maalesef eczaneden almak için güdüleyici bir etki yapmıyor ya da bunu söylediğiniz zaman tüketici/hasta koşa koşa eczaneye gitmiyor. Ayrıca bunları alırken öyle eczacı sizi karşısına alıp uzun uzun anlatmıyor, alabilirseniz daha çok kalfadan alıp bilgiyi çıkıyorsunuz. Ya da coronavirüs günlerinde cam ya da plastik şeffaf bankoların ardından kazara bir merhabayla yetiniyorsunuz. Aktarda, markette, diğer sağlık ürünleri satan yerlerde daha heyecanlı anlatıcılar ve satıcılar var bilesiniz…
2- Anlayacağınız bu ürünleri alırken öyle çok da eczacıyla muhatap olmuyorsunuz. Eczaneler artık o klasik görünüş ve içeriğinden sıyrılarak pazarlamacı ya da tanzim teşhircilerin elinde maalesef bir mini markete dönüştürüldüğü için daha çok eczanenin bir köşesinde bu ürünler için ayrılmış soğuk bir alan ve muhtemelen satıştan pay alan ya da sağlık çalışanından çok profesyonel pazarlamacı kimliğine bürünmüş bir çalışanla karşı karşıya kalıyorsunuz. Bu durum, yani yeni eczane dizaynı ya da marketimsi eczaneler, vatandaşta burası bir sağlık kuruluşudur imajı yaratmıyor. Bu nedenle marketten de bu ürünleri alabileceği şeklindeki kar suyu kulağına kaçmış oluyor. Bir baktınız, vatandaş olarak bir sonrakinde eczaneden almıyor ve daha ucuz sattığı sanısını yaratan yerlerden alıyoruzdur artık.
3- Aynı ürünü aynı fiyata eczaneden alabilecekken neden vatandaşın zihninde hâla eczanede bu daha pahalıdır düşüncesi vardır bilinmez. Silinemeyen izlerden biridir. Lütfen soruyu yanıtlarken buna da, bu sorunun nasıl aşılacağı hususuna da açıklık getirin...
4- Soruyu yanıtlarken bu ürünlerin eczanede satılırsa güvenli olacağı şeklindeki argümanınızı da stratejik olarak ya hiç kullanmayın ya da vurucu olarak en sonunda söyleyin… Zira -bütünüyle gerçek olsa da- bu konuyu ortalama bir tüketici gayet iyi anlamış durumda. Ona rağmen neden eczaneye gitmiyor peki? Çünkü anlamadığı şey tüketici olarak eczanede gördüğü güvenilir markaların aynısının, dışarıda da çeşitli yerlerde, örneğin güvenilirliği tartışmasız ve yanlışın olmayacağı büyük marketlerde, hatta bu besin desteklerini üreten firmaların kendi adlarıyla açılan satış yerlerinde, firmaların kendi internet sitelerinde de bulunuyor olması. Her şey buralardan alınıp, kolaylıkla da iade ediliyorsa, neden bu ürünler olmasın diye düşünmeden edemiyor insan. O halde eczaneden almanın yararı ne? Eczanede satış güvenli ama sürekli buna yapılan vurgu, altı doldurulamadığı ve yeterince tatmin edici şekilde zihinler uyarılamadığı için çelişkilerini de beraberinde getirmekte ve gerçek olan bir şey boşlukta sallanmaya devam etmektedir.
5- Özellikle eczacı örgütü yöneticileri başta olmak üzere ezberlenmiş bir “sağlık okuryazarlığı” lafı döndürülüp duruyor. Ne bekleniyor ki? Vatandaşın normal okuryazarlığı ne ki sağlık okuryazarlığı şöyle böyle olsun. Buna karşın vatandaşın sağlık algısı gayet yerindedir. Eczaneyle ilgili her konuşmada sağlık okuryazarlığı düşüktür teranesi maalesef eczaneye olan güveni güçlendirmemektedir. Bu bilgiye, bilime, uzmanlığa itibarı gerektiren toplumsal algı işidir. Lütfen başlıktaki soruya yanıt verirken “bu toplumsal algı nasıl gerçek yatağına döndürülür”, bunu da dikkate alın.
6- Soruyu yanıtlarken “bu sadece bizim alanımızdır” şeklindeki kışkırtıcı yaklaşımın ve hatalı stratejik dilin gözden geçirilmesi önemlidir. Maalesef bu alan sadece eczacıların alanı değildir. Toplum bunu böyle görmediği gibi, eczacıların bizzat kendileri de bu yaklaşımın içindedir. Örneğin internetten bu ürünleri satan eczacılar olduğu gibi ilaç satan eczacılar, hatta çekiliş yapan eczacılar dahi vardır. Yani bir kısım eczacı bazı şeyleri eczane alanının dışına taşırarak “alan savunmasında” zafiyet yaratmaktadır. Bu söylemin yerine ne konulur, bu şekildeki halk algısı nasıl kırılır bilemem ama vatandaşın algısı, eczacılar kendi aralarında ne dersin desin bu işlerin sadece eczacının işi olmadığı yönündedir. Gerçekte de sadece eczacıya ait olmayan, içiçe geçen durumlar vardır. Örneğin soğuk sıkım kabak çekirdeği yağı sıvı halde sadece eczanede mi satılabilir? Hayır pekâla aktarda da satılabilir ve yıllardır satılmaktadır. Ancak eczane damlalıklı ya da kapsül şeklinde standardize bir form kazandırılmış ürüne sahip çıkabilir. Toz zencefili pilava koymak için marketler de devrededir. Ancak etken maddesi elde edilmiş, form kazandırılmışsa ve sağlık beyanı varsa eczane müdahale edebilir. Özetle bunu durmadan söylemek, eczane camlarına poster asmak kolay, ancak bu sadece eczanenin işi şeklindeki algıyı vatandaşta oluşturabilmek zordur. Bunun yerine sağlık beyanı üzerinden çalışmak ve ima dahi olsa sağlık beyanlı ürünler sadece eczanenin işidir demek yere daha sağlam basmaktır.
7- Yine soruyu yanıtlarken eczacı meslek örgütlerinin ve TEB’in web sitelerinin, bu ürünlerle ilgili güvenilir bilgi arandığında ortalarda olmadığını bir düşünün. İlaç eczacılıkla ilgili hiçbir konuda arama motorlarında önde çıkmıyor eczacı odaları. Evet eczacılar için internet ya da web sitesi kısıtlaması var. Peki örgütleri için var mı?.. İnsanlar nöbetçi eczane için bile eczacı web sitelerine bakmıyorlar. Bazı eczacılar tek başlarına bilgi ve tanıtım işini sosyal medyada çok başarılı biçimlerde yapıyorlar. Ama meslek kuruluşları ortada yok! Bu web siteleri sadece eczacıların sıralı dağıtım bilgilerini vermek ya da “Başkanın mesajını” yayınlamak için mi kurulmuşlar. Hani bunlar yeri gelince ağızlardan düşmeyecek şekilde yarı kamusal kurumlardı, hani kamu hizmeti görüyorlardı… Halkı bilgilendirmek, hiç de değilse doğru bir şekilde eczaneye yönlendirmek görevleri değil mi? Bir ünlüye ya da sosyal medya fenomenine reklam, tanıtım, hatalı bilgilendirme eleştirisi yapmadan şöyle bir durup, halkın bilgilenme pratiğinde nerede duruyoruz diye enikonu bakmak gerekir.
8- Toplumun değişiminde peşin hükümlü olunmaması gerçeğinden hareketle, bir kısmında eczacıların da olduğu, teknolojinin dayattığı bazı tanıtım yöntem ve yollarını hızlıca yargılamadan, “arkadaş ne olup bitiyor” sorgulamasını yapmak gerekiyor. Ancak anlayabilirseniz ve sayılara dökebilirseniz politika geliştirebilme ve değişimi kavrayabilme (hukuksal/sosyal/teknolojik/bilimsel/ekonomik) cesaretini göstermek bu sorunun yanıtlanmasında en önemli konulardan biridir.
9- Bir sorun ortaya konulduktan sonra hukuksal çerçevesi nedir diye bakmak gerekiyor. Yani müthiş mücadeleler de verseniz “mevzuat hazretlerine” toslayabilirsiniz. Buna karşın hukuksal düzenlemeler her zaman toplumsal değişimlerin gerisinden gelir. Ancak bunun için sadece mücadele değil, ortaya değişimin niye yapılması gerektiğini, eczacının alanı nedir, aktarın, marketin alanı nedir, ilaç nedir, yardımcı gıda ya da besin desteği nedir, vitamin nedir, bunları kim ve nasıl üretebilir, kim ve nasıl satabilir bunu ortaya koyacak, halkın ve daha zor anlayan siyasetçilerin anlayabileceği düzeyde çalışmalara yapmak ve her kafadan bir ses yerine strateji üzerinden hareket etmek gerekiyor. Şu an itibariyle bir sürü iri lafa, güven yan etki tartışmalarına karşın mevzuat düzeyinde bunların açılımı ve buna ilişkin çalışma yapılmış değil. Sonuçlar üzerinden tartışma her zaman eksiktir.
Eczanenin, ilaç ve eczacılığın merkezi olması gerektiğini düşünen bir vatandaş olarak güncel sorular ve soru işaretleri bunlardır…
Kolay gelsin…