Merhaba Değerli Meslektaşlarım,

Uzunca ve sert geçen bir kış döneminin ardından yaşadığımız bahar günlerinin, mesleğimizde de hissedilebilmesi temennilerimle yazıma başlamak istiyorum. Sizlerin de bildiği gibi, 2012 Yılı SGK İlaç Alım Protokolü imzalanarak, 1 Şubat 2012 tarihinden itibaren yürürlüğe girdi ve uygulaması başladı.

2012 yılı SGK İlaç Alım Protokolü formlarının odamız tarafından sizlere dağıtımı ve imzalanarak geri toplanması işlemi 17-26 Şubat 2012 tarihleri arasında başarıyla gerçekleştirilmiş ve formlar 28 Şubat tarihinde SGK’ na eksiksiz olarak teslim edilmiştir. 

Değerli Meslektaşlarım;

Uzunca bir süre sonra Protokole ilişkin görüşlerimi sizlerle paylaşacağım.  Protokol dağıtımı, MİEP’ler v.s  gibi nedenlerle yoğun bir dönem geçirmemizin yanı sıra son dönemde, eleştirdiğiniz ve doğru bildiğinizi yazdığınız ya da söylediğiniz zaman parçalı görüntü vermenin zararlarından ve buna yol açmaktan kaçınmanın gerekliliği ile ilgili sözler ve yazılarla sık karşılaşır olduk. İşte bu nedenle “Demokrasiyi içselleştirmiş meslek örgütümüzde” protokole ilişkin suların durulmasını beklemek daha doğru bir tercih gibi geldi. Şimdi gelelim 2012 İlaç Alım Protokolü’ne; Öncelikle söylemeliyim ki; 2012 İlaç Alım Protokolü’nü bir önceki protokole göre daha olumlu buluyor ancak eksik yanlarının olduğunu düşünüyoruz. Yine de emeği geçenlere teşekkür ediyoruz. Öncelikle; ilk kez karşılaştığımız bir kavram olan “Hizmet Bedeli” konusuna değinmek istiyorum. Karşılanan reçete başına ödenecek olan 25 Kuruşluk hizmet bedelini bir ilk olması açısından önemsiyoruz. Ancak bu bedelin, “Hizmet Bedeli ” olarak tanımlanması nedeniyle, SGK adına tahsil ettiğimiz muayene ücretlerinin karşılığında alınan bir bedel algısı yaratması ciddi oranda rahatsız edici bir unsur olarak gözüküyor. Dolayısıyla SGK bürokratlarının insiyatifinde olan “Hizmet Bedeli” ni yıllardır elde etmek için mücadele ettiğimiz “Meslek Hakkı” yerine koymak pek de gerçekçi bir yaklaşım olmayacaktır. 

Mesleki bilgi ve becerimizi kullanarak, hastalarımıza ilaç ve sağlık alanında danışmanlık yapma görevimizin karşılığı olan ve “Eczacılık Meslek Hakkı” olarak isimlendirilmiş haliyle yasalaşması ya da İlaç Fiyat Kararnamesinde yer alması durumunda bu kazanımdan bahsedebiliriz diye düşünüyoruz.

25 Kuruşluk hizmet bedelinin Protokol görüşmeleri sürecindeki anlaşmazlığı çözen etken olarak görsel ve yazılı basın tarafından kamuoyuna aktarılması ise ayrı bir talihsizliktir. Bu durum neden olduğu, “Eczacıları 25 Kuruşa tamah eden bir meslek grubu” şeklindeki kamuoyu algısı mesleğimizin imajına ciddi zararlar vermiştir.

Değerli Meslektaşlarım;

1 Şubat 2012 tarihi itibariyle yürürlüğe giren protokol, 1 Temmuz 2015 tarihine kadar geçerli olacaktır. TEB 6643 sayılı yasadan aldığı yetkiyle tartışmasız biçimde eczacılar adına ilaç alım protokolü imzalamaya yetkilidir. Protokolün 3,5 yıl süreyle imzalanması; Meslektaşlarımızın ekonomik kazanımlarını ve çalışma koşullarını her yıl yeniden gözden geçirme ve iyileştirme fırsatı kaçırılmıştır. Öyle görünüyor ki; TEB 3,5 yıl boyunca meslektaşlarımız adına alınabilecek tüm kazanımların bu protokolle sağlandığını düşünmektedir. Bir önceki protokolün 3 yıllık olmasının sakıncaları tartışılmayacak biçimde ortadayken, Merkez Heyetimiz bundan memnun olmalı ki protokol süresinin 6 ay daha uzatılmasını uygun görmüştür.      

Protokol imzalanmadan önceki süreçte ısrarla üzerinde durduğumuz; Kamu Kurum İskontosunun eczaneler üzerinden kaldırılması ile ilgili olarak ne yazık ki herhangi bir değişiklik yapılmamıştır. Bu konuyla ilgili olarak protokolde yer alan maddeyi önemsiyor, gerekli çalışmanın bir önce taraflarca başlatılmasını ve sonlandırılmasını talep ediyoruz. Eczacıların tarafı olmadıkları bu iskonto ilişkisinden arındırılmasını son derece önemli buluyoruz. Eczane iskonto oranlarında düşük cirolu eczaneler için yapılan iyileştirmeyi olumlu bulmakla birlikte, ıskontoya esas teşkil eden ciroların eczanenin tüm cirosu üzerinden değil de, SGK ya yapılan satış hasılatı üzerinden yapılması gerekliliği halen güncelliğini koruyor. Öte yandan; Sıralı dağıtım sistemine tabi reçete gruplarının artırılmasını son derece önemsiyor ve olumlu karşılıyoruz. 

Değerli meslektaşlarım;

Yazımın başında da belirttiğim gibi AEO olarak MİEP’ ler açısından oldukça yoğun bir dönem yaşıyoruz. Medikal ürünlere ilişkin eğitim programımıza 500’ün üzerinde meslektaşımız başvurması oldukça sevindirici bir gelişme, bu eğitim programımız tüm hızıyla devam ediyor. Önümüzdeki günlerde eczacılara yönelik olarak ülkemizde ilk defa, Ankara Eczacı Odası, Tüm Kamu Eczacıları Derneği, Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Ankara Adliyesi, Sağlık Bakanlığı işbirliği ile   “Adli Eczacılık Sertifikalı Eğitim Programı” gerçekleştirilecektir.  Eğitim programı sonucunda başarılı olan meslektaşlarımız, sahip olacakları resmi sertifikalarla “bilirkişi” olarak görev yapma hakkını elde edeceklerdir.

Değerli Meslektaşlarım;

Günümüzde eczacıların verdiği ilaç hizmeti olabildiğince değersizleştirilmiş olmakla birlikte bu süreç devam ettirilmektedir. Eczacılar ciddi ekonomik çöküntü yaşamakta, verdikleri hizmetin karşılığını hak ettikleri oranda alamamaktadırlar. Tüm bu nedenlerle meslektaşlarımızı günün koşullarıyla mücadele edecek yönde geliştirmek, yeni bilgilerle donatmak, eczacılık hizmetinin vazgeçilmezliğini toplumun tüm kesimlerine kabul ettirmek yönünden son derece önemlidir. İşte tüm bu nedenlerle; Bir taraftan eczanelerimizdeki ürün yelpazesinin genişletilmesi için yeni projeler hazırlarken, diğer yandan da eczacıların çalışabilecekleri yeni alanlar yaratılması gerekliliğine inanıyor bu yönde ki çalışmalarımıza hızla devam ediyoruz.

Saygılarımla.

Ankara Eczacı Odası Başkanı



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat