Teslimiyetçi Sabır...
Sabır, bazan ne kadar gereklidir ve faydalıdır, bazan da teslimiyetçiliği içinde gizlediği zaman, o kadar gereksizdir ve zarar vericidir.
İnsanlar alışkanlıklarından vazgeçemiyorlar.
Alışkanlık haline getirtilmiş sabırlı olun ile aynı anlamda ki “Baş kaldırmayın” “İsyankar olmayın” “Şükredin” “Acele etmeyin, düzelir, Allah büyüktür” gibi öğretiler toplumumuzda yaygın bir ortak kültür halini almıştır.
Önce insanız.
Sonra eczacıyız, doktoruz, berberiz, terziyiz..
Son 5 yıldır eczane sahibi eczacılara yapılan zarar verici haksızlıklar, adaletsizlikler, hukuk dışı uygulamalar ve mal varlıklarına karşılıksız zorla el koymalar, bu ülkede başka hiçbir sektöre yapılmadı. Hiç abartmıyorum sektörel bazda ticari olarak hiçbir kesim bu şekilde bilinçli olarak mağdur edilmedi, topluca yok etme, topluca ortadan kaldırma amaçlı toplu katliama kimse uğratılmadı.
Bu şekilde gelişen toplu katliama karşı eczacı ne yaptı. Eczacının hak ve çıkarını korumakla görevli yöneticiler ne yaptı.
Eczacı, aldığı toplumsal eğitim gereği düzelir dedi, sabır dedi, yöneticilerimiz haklarımızı, korur dedi, o kadar da olmaz dedi. Ama o kadar da oldu ve binlercemiz perişan oldu.
Yöneticiler ise, 5 yıllık tablonun gösterdiği ve kendilerininde dillendirdiği gibi yok olan, iflas eden eczacıları sisteme elleriyle teslim etmiş pozisyona geldiler.
Bu teslim etme işini de bir kısmı aptallıklarından, bir kısmı cinlik yapayım sevdasından, bir kısmı aymazlıklarından, bir kısmı satılmışlıklarından yaptılar.
Hangi sebep olursa olsun sonuçta, bu kötü tablodan benim hiçbir sorumluluğum yok diyecek yönetici var mı?
Yıllardır haksızca ve hukuksuzca yapılan bedelsiz kamulaştırmaların, haksız kazançların, adaletsizliklerin sebebi olan uygulamalara karşı alternatifi görüşü olan ve bu görüşü için sonuna kadar mücadele ederek bizlere öncü olan bir tek yönetici gördünüz mü?
Önümüze geçip, bizleri gerçekten örgütlü güç yapacak başı, sonu, takvimi, amacı belli bir kararlı eylemliliğe götüren oldu mu?
Göstermelik, başı sonu olmayan korsan gösteri yapar gibi günübirlik eylemliliklerle günlerimiz geçti.
Şimdi ki halimiz ortada, sürünüyoruz, ama hala o reçeteleri karşılıyoruz. Bunun nedenini kamuoyuna anlatamıyoruz.
%35'leri bulacak son bedelsiz kamulaştırma kararları ortada yerde duruyor ve alınan her karar hukuk dışı. Onca oda ve birlik bütçelerine rağmen ülkenin en iyi iktisatçıları, en iyi hukukçuları bulunup görüşler alınıp davalar açılamıyor.
Hükümet resmen ilaç fiyat kararı adı altında, SGK genelge adı altında eczacının zararını tazmin edici hiçbir düzenleme yapma gereği bile duymadan eczacının malını gasp etme kararı alıyor.
Ülkeyi ayağa kaldırmamız gerekirken, bu kararları hemen geri çektirmemiz gerekirken, örgütlerimizin yöneticileri bizlere ilaç almayın, ilaçlarınızı iade edin diyorlar. Yani İstanbul oda yönetimi eczacıya sabır diyor ve savunma yapmamızı istiyor.
%35 oranında malımızın, emeğimizin, birikimimizin elimizden çalınma kararı açıklanıyor ve hala sabır. Sabır taş olsa artık yeter deyip ortasından çatlardı. Bunu diyenler hala utanmadan ve de hiç ama hiç sıkılmadan aday olup eczacıdan oy istiyorlar. Bizlere çektirilen bunca zulüma bunca eziyete çare olacakken, teslimiyet içindeler ve hala kendilerine Çağdaş eczacı diyerek aday oluyor ya, pes doğrusu..
Kararlı, ne yaptığını bilen, gerçekten önderlik etmeyi kafasına koymuş ve nasıl yapacağını bilen, teslimiyetçi sabırın yok edişi hızlandırdığını bilen, ses ve kazanım getirici eylemlilikleri planlayan kadro olan Eczacının Sesi kadrosunu seçmekten başkaca yapacak hiçbir şeyimiz kalmadı.
Denenmişleri gördük. Her yıl aynı şeyleri tekrar ediyorlar. Ama eczacı her geçen gün eriyor, eziyet çekiyor, hakarete uğruyor, elindeki malı resmen gasp ediliyor. Yöneticiler ise kendi belirlemedikleri gündemlerin arkasında savrularak aynı şeyi nakarat ediyorlar. İzin vermeyeceğiz!!..
Eczacı kendi geleceğini belirleyecek, kendi protokolünü belirleyecek, kendi satış şartlarını belirleyecek, kendi çalışma koşullarını belirleyecek yani gündemi belirleyecek ve bu konuda örgütlü güç olacak ki ayakta kalsın.
Bu konuda tüm hazırlıklarımız, gündemimiz bellidir.
27 Eylül günü kendinize sahip çıkarak Gelincik Kırmızısı rengindeki oy pusulasında yer alan Eczacının Sesi Adaylarına sahip çıkmanızı tüm yanan eczacılar adına sizlerden istiyorum.
Sevgilerimle.
M.Can Yetişen