Ecz. Tuncay SAYILKAN
İzmir Eczacı Odası Başkanı
Bir dağıtım kuruluşunun daveti üzerine , geçtiğimiz günlerde gerçekleşen Fransa gezisine katılan bazı eczacı odası başkanlarının gezi dönüşünde aktardıklarına göre , özellikle geziye katılan eczacı milletvekilleri her nedense eczacı ortaklığı konusunun pek yararlı bir bir durum olduğuna dikkat çekmişler ve bu konuyu ısrarla gündem etmişler.Bazı duyarlı başkanlar ise bu durumdan rahatsız olarak bu durumu TEB’e iletmişler.
Bunun üzerine gerçekleşen başkanlar danışma toplantısında açıkça ortaya çıktı ki 6197 sayılı yasamızda bir değişiklik tasarlanıyor. Ancak garip olan şu ki , yasamızın güncellenmesi ile ilgili bu önemli süreçte meslek örgütümüzün fikri alınmamış, hatta bilgi bile verilmemiş yani yok sayılmış.
Üstelik örgütte görev yapan hiç kimsenin göremediği malum taslakta bizlerin yıllardan beri talep ettiği ve mesleğimizin geleceğini doğrudan ilgilendiren temel konuların bir çoğunun yer almadığı yapılan görüşmeler sonrasında ortaya çıkmış.
Eczacı tabanına ilk bakışta şirin gelen ancak arka planında eczanelerimizi kaybetmek gibi önemli tehditler içeren ortaklık konusu neresinden bakarsanız bakın masum bir istek değildir. Bu nedenle de ortaklık konusu yapılan başkanlar danışma toplantısında oda başkanlarının tamamı tarafından kabul edilemez bulunmuştur.
Ancak başka önemli bir gelişme de Avrupa Adalet Divanında bu günlerde görüşülen ‘’eczane mülkiyeti ‘’ konusudur.2009 yılı içerisinde karara bağlanması beklenen bu konu AB üyesi ülkeleri doğrudan ,bizi ise(aday ülke olmamız nedeni ile) dolaylı olarak etkileyecek bir konudur.
Görünen o ki ; önümüzdeki günler daha çetin şartlara ve büyük sıkıntılara gebe.Uzunca bir süredir ilaç pazarında serbest eczaneler açısından ciddi daralma söz konusu.Azalan karlılık ,düşen fiyatlar eczanelerin ekonomik yapılarına olumsuz yansırken ,yayınlanan tebliğler ile önce yatan hasta ve günübirlik reçeteleri, şimdilerde ise kan ürünü ve diyaliz reçetelerinin hastane eczanelerinden verilmesinin önü açılıyor , serbest eczanelerden uzaklaştırılıyor.
Devamında ise ilaç dışı ürünler listesi hazırlanarak bazı ilaçların eczane dışına çıkmasına kılıf hazırlanıyor.
Bütün bu gelişmeler yaşanırken ilaçla ilgili ruhsat verme ve fiyatlandırma gibi önemli kararları alma yetkisini sağlık bakanlığından alması planlanan ‘’ilaç ve tıbbi cihaz kurumu’’ oluşturulmaya çalışılıyor.
Eczacılık kongresinde yabancı konukların anlattıkları sonrasında net olarak görüldü ki ; Norveç,Almanya,İrlanda ve Macaristan gibi AB üyesi ülkelerin tamamında zincir eczaneler mevcut.
İstanbul’dan dönüş yolculuğunda tanıştığımız bir ekonomi uzmanı ile tüm bu olup biteni , geleceğe yönelik karamsarlığımızı paylaştığımızda özetle şunları önerdi ;
*Dünyada ve ülkemizde önemli bir ekonomik kriz süreci yaşanıyor ve bu defa kısa sürmeyecek . Öncelikli olarak eczanelerin bu dönemi az hasarla atlatması , ayakta kalması sağlanmalı.
*Tüm tehditler doğru değerlendirildiğinde aslında birer fırsattır.Bu zorlu süreçte iyi bir yapılanmamız olmalı.
*Gelecekle ilgili akılcı ve sağlam programımız olmalı. Bu program kısa,orta ve uzun vadeli olarak tasarlanmalı.Birlikte uygulanmalı.
Sonuç olarak ; meslek örgütümüzün öncelikle üyelerini hızla bilgilendirmesi ve yıpranan güven ortamını yeniden oluşturması gerekiyor.Ama daha önce anlamsız pazarlıklardan ve koltuk savaşlarından hızla uzaklaşmalı,doğru bir örgütlenme modeli ile ortaya bir vizyon koymalıyız.Ancak bu şekilde başkalarının planlarının parçası olmaktan uzaklaşır ,karşımıza çıkacak tehditlere karşı durabilir ,eczanelerimizin teslim alınmasına izin vermez ve hep birlikte bu zorlu mücadeleyi gerçekleştirebiliriz.
Saygılarımla.