Ecz. Tuncay SAYILKAN
İzmir Eczacı Odası Başkanı
Biz eczacılar sağlıkta dönüşüm sürecinde ve “ben yaptım oldu” yaklaşımı ile sıkça değişen uygulamalar sonucunda defalarca kayıplar yaşadık. Sürekli özveri istenen ama her defasında öz sermayesi eriyen bir meslek grubu olarak sağlık hizmetini sürdürmeye çabalarken bir yandan da meslek örgütümüzden kalıcı çözümler bekledik.
Özellikle iki yıllık süreçte örgütlü mücadele aşamasında ;önce Haziran 2008 tarihinde tam eylem aşamasında imzalanan sözleşme ne yazık ki Kasım 2008’de imzalanan ek sözleşme ile ortadan kalktı.Daha sonra da 21 Aralık’ta “Artık Yeter” mitingi ile yeşeren umutlar ,19 Ocak 2009’da imzalanan 3 yıllık sözleşme ile uçtu gitti.
Şimdi ertelemeler sonrası ortaya çıkan “4 Aralık 2009” tarihi ve uygulamalar bu tarihte mevcut şekilde gerçekleşirse , mesleğimizle ilgili son yılların en büyük yıkımı öncesindeyiz.İlaç firmaları ve dağıtım kuruluşları kendilerini koruma amaçlı önlemleri alacak ,değişen satış koşulları sonrasında kayıplarımız biraz daha büyüyecektir.Raflarımızdaki ilaçların önemli bir kısmı bedelsiz kamulaştırmaya kurban giderken , devamında düşecek cirolar ve buna bağlı azalan karlar ile sürekli artan işletme giderleri de döngüsünde ayakta kalmaya çalışacağız.
Görünen o ki , meslek örgütümüzün çözüme yönelik planı , bir yol haritası ve eylem süreci başlatmak gibi bir niyeti yok.18 Eylül’den 2 Kasım’a kadar geçen 45 günlük süreçte olduğu gibi tüm umutlarımız ilaç firmalarının kurumla yaptığı pazarlık sonrası pazarlık sonrası oluşacak daha az zarar edeceğimiz bir tablo beklentisine bırakılmış.Belli aralıklarla yapılan ve kulağa hoş gelen sloganların başlık yapıldığı yazılı açıklamalar sıkıntı içindeki binlerce meslektaşımız tarafından yeterli bulunmamaktadır.
2 Kasım öncesi çözüm olarak ortaya atılan ilaçların iadesi işlemi ise bir çok sorunu ve bilinmezi içerisinde barındırıyor.4 Aralık tarihine kadar birçok firma satış koşullarını eczacı aleyhine değiştirdiğinde “iade işlemi” bizler için çok da anlamlı olmayacaktır.
Bizlerin var olma savaşı verdiğimiz bu dönemde örgütlü gücümüzle haklarımızı geri alma mücadelesi kaçınılmazdır. Sürekli geri adım atarak, olup biteni izleyerek sorunlarımıza çözüm bulunamayacağı çok açıktır. Eylül ayı başından beri oda seçimleri ve devamında delegeler üzerine yoğunlaşan çalışmalara önemli zaman harcayan tepe örgütümüz , aynı çabayı sorunların çözümü için göstermemektedir.Bugün olduğu gibi aman seçim öncesinde bir aksilik yaşamayalım yaklaşımı ile sorunu ötelemek ,görmezden gelmek yapılacak en büyük yanlıştır.Önce erteleme talep edip sonra erteleme çözüm değildir demek ,devamında ise biz ertelettik yarışına girmek anlamsızdır.
İlaç fiyatlarının sürekli düşeceği ortada iken ; Kamu Kurum Iskontoları ve , Muayene Katkı Payları tahsilatının eczane dışında gerçekleşmesi , İlaç Fiyat Kararnamesinde değişiklik yapılarak günümüz koşullarına uygun karlılık sağlanması ve gerçek anlamda meslek hakkı vazgeçilmez taleplerimiz olmalıdır.
Aslında, sadece bizim değil , ülkemizde görev yapan tüm sağlık çalışanlarının önemli sorunları olduğu bu kritik süreçte sağlık hizmetlerinin istenilen düzeye gelmesi ve sağlık çalışanlarının emeklerinin karşılığını bulması için sağlık çalışanlarının bir bütün olarak mücadele vermesi daha da anlamlı ve doğru olacaktır.
Olup biteni sadece siyasi kararlara bağlamak , gündem oluşturmak yerine gündemin arkasına takılarak anlık çözümler peşinde koşmak ,olup bitenler sonrasında örgüt yöneticilerini sorumsuz hale getirmez .Sürekli kayıplar yaşayan meslektaşlarımız çözüm noktasındaki yöneticilerden doğru bir planlama ve kararlı bir duruşla mesleğimizin geleceğinin aydınlatılması beklentisi içindedirler.
Daha önce de vurguladığımız gibi ; seçim kazanmak önemlidir.Ancak asıl önemli olan aldığınız görevin gereğini ,sizden çözüm ve çare bekleyenlerin taleplerini yerine getirmektir. Meslektaşları sıkıntı çekerken , mış gibi yapanlar değil , çözüm üretebilenler gerçek yöneticilerdir.
Unutulmamalıdır ki ; verilecek mücadele bir ekmek kavgasıdır,yaşama savaşıdır ve bir meslek grubunun ayakta kalma mücadelesidir.Korkunun ve çekingen tavırların bu kavgada yeri yoktur.Büyük Usta’nın da dediği gibi ; “tavşan korktuğu için kaçmaz ,kaçtığı için korkar”.
Saygılarımla…