Ecz. Oğuz EKİNCİOĞLU- Ankara E.O. Başkanı

Değerli Meslektaşlarım;

14 Ocak 2010 tarihinde Danıştay tarafından alınan yürütmeyi durdurma kararının ardından başlayan yasal süreç, 17 Şubat 2010 tarihinde SGK tarafından TEB’e gönderilen sözleşmenin mevcut haliyle devam edeceğini bildiren yazısı ile sonlanmıştır.

Aslında sonlanan sadece, eczacıların artık bir sözleşmelerinin olup olmadığına dair akıllarında oluşan soru işaretidir.

Eczacının bunca sorunu devam ederken, bu eskimiş !!! sözleşme ile sadece belirsizlik ortadan kalkmış ancak mevcut sorunlar olduğu gibi bırakılmıştır. Danıştay kararının gereği olarak protokolün devam ediyor olması, eczanelerin hastalara daha kolay ilaç vermesi anlamını taşımamaktadır.

Bu günlerde ilaç fiyat düşüşleri nedeniyle, eczane ciroları % 20 -30 oranında düşmüştür. Eczane iskontolarının revize edilememesi bir yana, şimdi de bu eski-yeni !!! sözleşme ile eczacılar, ilaç fiyatları düşmemişken yaptıkları, 2009 yılı cirolarına göre iskonto yapmak zorunda bırakılmaktadırlar.

Ayrıca;

*** İlaç fiyat düşüşlerindeki stok zararlarının yasal teminat altına alınmaması,
*** Eczacı meslek hakkının gündeme bile alınmayışı,
*** Kamu kurum iskontolarının eczacılara yol açtığı taşıma zararı,
*** Muayene ücreti tahsildarlığı, gibi hayati sorunlarımız olduğu gibi yerinde durmakta ve eczacıların varoluşlarını tehdit etmeye devam etmektedir.

Tüm bunlar yetmiyormuş gibi, teknolojik altyapı eksikliği nedeniyle, sağlık sisteminde kaosa neden olması muhtemel olan İTS sorunu, tüm belirsizliğiyle birlikte büyümeye devam etmektedir. Bu noktada ise eczacıya hangi ilacı nasıl vereceğinin, hatta verirse ödenip ödenmeyeceğinin tedirginliği yaşatılmaktadır. Bu konuyla ilgili yaptığımız sayısız görüşmede hem ilgili kurumların yetkililerine hem de TEB’e uygulama anındaki sorunları ve çözüm önerilerimizi defalarca iletmemize rağmen hiç kimseden doyurucu cevaplar alamadık. Konunun asıl muhatabı Sağlık Bakanlığı ile SGK arasındaki teknolojik uyumsuzluk ve anlaşmazlık, sorunu daha da çözümsüz bir noktaya taşıdı. TEB internet sayfasında, “karekodlu ilaçları depolara iade edin” gibi palyatif çözümler içeren duyurular yayımlanmış ancak kalıcı bir çözüm Birliğimiz tarafından üretilememiştir.

Eczacıların içine itildiği bürokratik kaosa, bardağı taşıran son damla olarak eklenen İTS, hastalarımızın ilaca ulaşımında önemli bir bariyer oluşturmaktadır. Ankara Eczacı Odası olarak, uygulanamaz haldeki bu İTS’nin tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Israrla uygulanacaksa, teknolojik altyapısı tamamlanıncaya kadar, depolar dahil olmak üzere ilaç sektörünün tüm bileşenleri hazırlıklarını bitirinceye dek ertelenmelidir.

Değerli meslektaşlarım;

Hepinizin bildiği gibi son iki yıldır hep birlikte yoğun bir süreç yaşadık. 21 Aralık Mitingi olsun, firma boykotları ya da 4 Aralık eczane kapatma gibi eylemliliklerin tümünde Ankara Eczacı Odası, üyeleriyle birlikte, elinden geleni yapmış ve hep en ön saflarda yer almıştır. Ankara Eczacı Odası Yönetim Kurulu, meslektaşlarından aldığı güçle, bundan önce olduğu gibi, bundan sonra da ortak geleceğimize sahip çıkmak adına gerekenleri yapmaktan ve sorumluluk almaktan asla geri durmayacaktır.

Değerli Meslektaşlarım;

Bugün geldiğimiz noktada, “eski tas eski hamam” yorumunu yapmaktan ne yazık ki kendimizi alamıyoruz. Bundan sonraki süreçte meslek örgütlerinin arkasında kararlılıkla duran tüm meslektaşlarımızın beklentisi, Türk Eczacıları Birliği’nin, mesleğimizi tehdit eden sorunlara, kalıcı çözümler üretebilmesidir.

Belki o zaman birçok meslektaşımızın zihninde oluşan “onca eylemi biz neden yaptık?” sorusu bir nebze olsun yanıt bulacaktır.

Saygılarımla;

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat