BU HESAP YARIM KALMAZ
Ecz.Zekeriya KIZIL
22 Temmuz seçimleri öncesi, Ecz. Oğuz Marangozoğlu,"-Benim oyum merkez sağ partiye, yani şimdiki CHP'ye" diye yazmıştı.
Bu, halka umut olacak,geniş tabanlı sol siyasal bir seçeneğin bulunmadığının da tespitiydi. Bir köşe yazarımız da,"-Halkının yüzde doksanı ABD karşıtı olan ülkede, en amerikancı parti iktidar olursa, sorumlusu muhalefet olur", diye yazmıştı.
CHP'nin, solcu olmadığını kanıtladıkça daha çok oy alacağını sanması, örgütünün bulunmayışı, seçim sandıkları başındaki zavallılığı, laf ebeliği, polemikçiliği, kuru laiklik üzerine temellendirilmiş seçim stratejisi, emek vermeden Cumhuriyet Mitingleri'nin rantını yemeye çalışması, demokrasi, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik ve emekten yana bir söylemi ve inandırıcı bir programı olmayışı herkesin ortak görüşü.
Ama "CHP dar milliyetçilik yaptığı için kaybetti", görüşüne katılmak olanaklı değil. Milliyetçi sözünü herkes bir başka anlamda kullanıyor.
Burada kastedilen milliyetçi sözü, ırkçı ve faşist anlamındadır. Ulusalcı, bağımsızlıkçı her duruşu, ırkçı-milliyetçi olarak suçlayan bir ihanet ideolojisi gelişti. Ben milliyetçi sözcüğünü ulusal çıkarlar konusunda duyarlı olmak, bağımsızlıkçı, yurtsever, vatansever, ulusalcı veya antiemperyalist kelimeleriyle eşanlamlı kullanıyorum. CHP nin altı okundaki milliyetçilik budur, geniş halk yığınlarının milliyetçi sözünden anladığı da budur. Bu anlamda, CHP'nin antiemperyalist bir duruş sergileyememesinin, seçim sonuçlarında belirleyici olduğunu düşünüyorum. TBMM de TEZKERE nin reddinde başarının tek sahibi olmasına karşın, bunu halka anlatmadı. Çünkü ABD emperyalizmini sorgulamak gerekecekti. Emperyalizm ile yüzleşmekten kaçındı.
Evet, seçim sonuçları ile ilgili bir hayal kırıklığı yaşandı. Çünkü, CHP de hiç olmayan şey varsayılmış, sahip olmadığı bir misyon yüklenmişti. Cumhuriyetçi, ilerici, aydın, sol, sosyal demokrat kim varsa CHP'yi tek sorumlu sayıp işin içinden sıyrılamayız.Kendini bu cephede tanımlayan her kesimin, hepimizin sorumluluğu var.
Bakıyoruz, cumhuriyet mitinglerine karşı çıkan, AKP olayını reformcu ve demokratik açılım olarak gören, Mustafa Kemal'in adını duyduğunda tüyleri diken diken olan dinci, dönek,ayrılıkçı, işbirlikçi, bir cephe ve onun kalem erbabı mutlu görünüyor.
Çokça tanık oluyoruz:Yapılan tartışmalarda sanılıyor ki bu kesimin bir bilgi eksikliği, bir algılayamama, bir kavrayamama sorunları var.Hayır öyle değil! Bilinçli bir tercih, emperyalizmin planları içinde ve ihanet cephesinde bilinçli bir yer alıştır söz konusu olan. Yoksa vaktinde okumuş-yazmış bu adamlar, yerli-yabancı,yazılı-görsel basını ile inanılmaz iç ve dış parasal destekle, uluslararası yabancı sermaye ve yerli işbirlikçileri ve borsası ile manipüle edilmiş bir seçimin, özgür ve bağımsız bir seçim olmadığını bizden iyi bilirler.Üstelik son haftalarda yaşadığımız küresel mali krizin, Türkiye seçimlerine endeksli ve ertelenmiş bir mali kriz olduğu savı da yabana atılır değilken...
Siyasal islamcıları ve din tüccarlarını tanıyoruz.Tarihe bir bakın. II.Selim den bu yana yenilikten aydınlanmadan yana ne varsa karşı durmuşlardır.Cumhuriyet ile hesaplaşmaya, aydınlanmanın tüm kazanımlarını yok etmeye yeminliler. Türban, sakal, takke, külah işleri yürüsün ama ulus yerine ümmet olsun. Burası dertleri değil.
Maddi çıkar olsa da, olmasa da, orjinal olma, önde bulunma, her koşulda vitrinde yer alma gibi ruhsal-patolojik sendromlu dönekleri meslektaşlarıma anlatmama gerek bile yok. En özgün örneklerini yakından tanıyorlar.
Ya ayrılıkçı takımı? Yurttaşlık hakları ve emek üzerine temellendirilmiş bir mücadele olsa, öpüp başımıza koyalım. Ama ABD'nin BOP projesi içinde tarihi bir fırsat yakaladığını düşünen birleşik Kürdistan heveslilerine bir bakın, silahlı örgütünden demokratik görünüşlüsüne kadar bütün versiyonlarını izleyin... Dün her iki cümlesinde "emperyalizm" diyen sol orjinli bu takımın ağzından "ABD emperyalizmi" sözünü duyamayacaksınız.
Bunlar için dün ABD-Türk-İslam sentesi faşizmdi, bugün ABD-Kürt-İslam sentezi demokratik oldu.
Bir çıkar birlikteliği içinde AKP ye toz kondurulmuyor. AKP, Avrupa Birliği için motor güç görülüyor. Tutarlı birçok batılı kalem bugün, Türkiye'nin siyasal islamla AB den uzaklaştığını, gelecekte Avrupa için de tehlike olduğunu yazıyor. Modorniteden uzaklaşmış, kılığı-kıyafeti ile bir ortadoğu toplumuna dönüşmüş Türkiye'nin, bu haliyle AB'ye alınmayacağını görmeyecek kadar kör olmadıklarını biliyoruz, bu AB ve AKP hayranlarının.
AB için Türkiye 70 milyonluk bir pazar ve ucuz emek cennetidir. Tuvalet kağıdına standart isteyen ve benzer konularda dosya açıp, dosya kapayan AB, işçi sağlığı, iş ve hizmet süresi güvenliği, toplu sözleşme ve sendikal haklarla ilgili hangi standartları istedi bizden? Bunu sorgulayan AB hayranı bir dönek solcu gördünüz mü?
Hrant Dink cinayetine geniş kitleler tepki gösterdi. Ama yukarıda sözünü ettiğimiz kesim, tetikçileri yönlendirenlerle ilişkili emniyet müdürü terfi ettirilirken siyasal iktidara bu yönde bir eleştiri yöneltmedi. Katiller başka yerlerde arandı.
Van Üniversitesi Rektörüne açık operasyon düzenlenirken, bırakın Kemalist olmayı, Cumhuriyete ve moderniteye bağlı olduğu için deneyimine ve hizmetine bakılmaksızın, eğitimde, sağlıkta, yargıda ve bir çok alanda işten el çektirilen bu insanlara ve emeklerine sahip çıkıldı mı? İmam kökenli kadrolaşmaya bir direniş gösterildi mi? Üstelik bu dinci oligarşik yapılanmaya tepki duyanlar suni gündem yaratan laikçi diye aşağılanmadı mı?
Basın üzerinde 12 Eylül ve Franko rejimini aratacak uygulamalara, muhalif her sesi bastırma girişimlerine, halkın haber alma özgürlüğünün gasp edilişine bir eleştiri, bir tepki gördünüz mü?
Şimdi dinci, dönek, ayrılıkçı, işbirlikçi cephenin keyfi yerinde. Ama umutsuz olmayın. Ülkemizin, halkımızın mayası iyidir. Bıkmadan ve usanmadan anlatacağız. Bu hesabın yarım kalmayacağı belli.
Tüm ulusal demokratik güçler, emperyalizm ve bu işbirlikçi ihanet cephesi ile mutlaka hesaplaşacak, karanlık böyle yırtılacaktır.
Amerika bu coğrafyada kendini kurtarırsa, bunları da kurtaracaktır.