BİTTİ Mİ?...

 

 

2007 yılı Temmuz ayında, İstanbul eczacı odasının yönetiminde bulunan  Çağdaş Grubun   katılımcılıktan öcüden korkar gibi korkan dar kadrocu kesimi iktidardaydı.

 

Bu dar kadrocu kesim bilhassa son iki yılda yani 2005-2007 döneminde İstanbul eczacı odasını yönetirken kendi kadrolarına hiç danışmadılar. Kendi yaptıkları tüzüğe göre karar organı olan meclislerini hiç kaale bile almadan kendi kafalarına göre odayı yönettiler.

 

Örnekleri mi?

 

O kadar çok ki, saymakla bitmez.

 

Çarpıcı ve çok önemlilerinden olan bir tanesi, 14-Ocak-2007 eczacı mitingini bizlere sadece tebliğ etmelerine rağmen hepimiz mitingin başarılı geçmesi ve sesimizin kamuoyuna ve iktidara kuvvetlice duyurulması için gönülden ve şevkle çalıştık, çok emek verdik.

 

Miting için sevinçle, heyecanla,  canla başla çalışanların %80’i bu gün Eczacının Sesi Meclisi üyesidirler.

 

Mitingden sonra ne yapılacağına, nasıl bir politika izleneceğine dair kendi meclisimizin oturup karar vermesi gerekiyordu, aramızda  yıllardır devam eden sözlü anlaşmamız olan tüzüğümüze göre…

 

Israrlı isteklerimize, yazılı isteklerimize rağmen meclisi  tam bir ay toplamadılar. Antalya’da diğer muhalif odalarla toplanarak mitingin sonucu olarak olağanüstü başkanlar danışma toplantısı kararına! kendi başlarına evet dediler.

 

İkincisi ise, seçimli olsun seçimsiz olsun kongrelerin Eylül ayının kaçında olması gerektiği yine meclisimizce kararlaştırılırdı. Bunlar  meclise sorma, paylaşma gereği bile duymadan meclisi dışlayarak seçim tarihini erkene aldılar.

 

*

 

Seçim tarihini erkene alıp, baskın seçim yaparken gerekçeleri de, TEB merkezini ele geçirmek için vakit kazanmak  yani TEB de başkan düzeyinde  temsil edilerek çoğunluk sağlamaktı.

 

Sonuçta  yıllarında getirdiği aynı dar kadrocu ve ne pahasına olursa olsun  başkan bizim  ahkamcı gruptan olacak, söz ve karar hakkı bizde olacak, iktidarı kimseyle paylaşmayacağız gibi katılımcılıktan, paylaşmacılıktan, demokratik örgüt  anlayışından  uzak ahkamcı  tavırlarının  birikimleriyle   bardak taştı.

 

Son derece büyük bir sabırla, örgütü bölmemek, zayıflatmamak için yıllardır yaptığımız özverinin bir anlamı kalmadığını, daha fazla sabrın örgüte ve eczacılığın yangın yerine dönmüş haline daha çok zarar vereceğine zor da olsa karar verdik.

 

Yine de örgütü birden bölmemek için diğer meslek örgütlerinde de sorunları aşmak için aynı amaçla uygulanan geniş katılımlı ön seçim önerimiz, ahkamcıların  iyi niyetten uzak çeşitli bahaneleriyle  ve yıllardır kimsenin meclis çatısı altında suratını görmediği kişileri meclise getirerek akıllarınca göstermelik çoğunluk sağlayarak önerimizi red  ettiler.

 

Artık bundan sonra yapacak tek eylem olarak yıllardır Çağdaş grup içinde seçimlere giren bizler Eczacın Sesi grubu olarak karşınıza çıktık.

 

Çünkü, geri kalan Çağdaş grubu ellerinde tutan dar kadrocular eczacının yangınına çare olacak bilgi birikiminde değillerdi. Onlar sadece politik ve  samimi olmayan söylemlerle ahkamcılıktan başka bir şey bilmezlerdi ve bilmelerine imkan da yoktu.

 

Çalışan, üreten kadro hep bizlerdik.

 

Sanırım Çağdaş grubun içinde kalan dar kadrocularla yaşadıklarımızı yıllardır Çağdaşlara oy vermeye alışmış eczacılara tam olarak anlatamadık. Çıkışımız bireysel olarak algılandı ve seçimi kaybettik.

 

*

 

Şimdi  İstanbul seçimlerinden sonra 36. TEB kongresi de bitti.

 

Temmuz aylarında TEB de başkan düzeyinde temsil edileceğiz ve eczacının sorunlarını halledeceğiz  diyen o zamanın genel sekreteri şimdinin İstanbul odası yönetim kurulu başkanına ve oda yönetimine hakim olan çağdaşların dar kadrocularına,

 

 

Buradan soruyorum;

 

 

TEB merkez heyetinde başkanlığı elde edemediniz ve çoğunluk olamadınız,

 

Bitti mi her şey…

 

Eczacılığın sorunlarını çözmek için ileri sürdüğünüz şartı İstanbul’da yıllardır süren birliktelikleri yıkıp darmadağın etme pahasına yerine getiremediniz,

 

Bitti mi her şey…

 

Yoksa, iki yıl sonra inşallah deyip  cayır cayır yanan eczacının gözünün içine bakarak çeşitli aldatmacalarla, göstermelik yazışmalarla, göstermelik alternatif eczane modelleriyle, R.T.E. vari kabadayılıklarla ve ahkamlar keserek mi geçireceksiniz, bizler için çok önemli olan o iki  yılı…

 

TEB yenilgisinden sonra  İstanbul Koop’ta da başkanlık mücadelesi verecek misiniz? Babadan oğula geçer gibi koop başkanlığını bir başka dar kadrocu arkadaşınıza  devretmek planınız hala geçerli mi…

 

*

 

Her gün biraz daha yok olan ve tamamen yok olmamak için üstün bir gayretle direnen, teslim olmayan eczacı  için TEB başkanlığınız olmadan  ne yapacaksınız. Lütfen ayrıntılı açıklar mısınız.

 

Sonuç olarak,

 

Ne kadar varsınız…

 

Ne kadar yoksunuz…

 

Saygılarımla.

 

 

Ecz. Can Yetişen

 

Eczacının Sesi Meclisi Üyesi

 

www.eczacininsesi.com

 

 

 

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat