5 Eylül 2008 :
SGK, fiyatlandırma komisyonu marifetiyle kesinlikle yasal olmayan bir karar alarak tek taraflı kamu kurum iskontosunu 4’den 11’e yükseltti ve o günden itibaren de provizyon sistemine girdiğimiz ilaçlar için uyguladı. 5 Eylül den itibaren raflarımızda ki ilaçlarda %7 zarar ediyoruz. Bu da yetmiyor bu uygulamayı geriye dönük olarak yapmamızı istiyor.
Bu bir gasptır diyoruz. Fiyatlandırma komisyonunun ve SGK’nın böyle bir yetkisi yoktur diyoruz. TEB ve Eczacı odalarının derhal bu uygulamayı durdurması için Savcılıklara suç duyurusu dahil her türlü yasal girişimi yapması gerekir diyoruz.
Bizi TEB ve Odalar:
duymuyorlar gelişmelerle ilgili doyurucu bilgi yok. Eczacı, odasından hemen tepki ve çözüm bekliyor. Ama nafile, derin bir sessizlik hakim. Eczacı ben yalnız değilim, hak ve çıkarlarımı koruyacak, bana yol gösterecek odam var mı dediği günlerde Oda Yöneticileri kapsama alanı dışında. Çünkü onlar da ne yapacağını bilmiyor ki, hemen ortaya çıkıp, şöyle yapın, şöyle
yapmayın desinler.
10 Eylül 2008 :
TEB merkez heyeti, SGK’nın bu haksız, hukuksuz uygulamasını kabul edip, karşılığında eczacı iskontoların da indirim yaptık dediler. Öne çıkardıkları 8.500 eczane için %0.5 indirim, en üst dilimde ki 2.316 eczane için ilave %2’lik indirim karşılığı KKİ’lerin 4’den 11’e çıkmasına evet ediler. Bu kabul edişi bir Ek protokolle imza altına aldılar.
12 Eylül 2008 :
İstanbul eczacı odası TEB merkez heyetine tepki verdi. Kazanılmış haklarımızı geri verdin, artık bizi temsil etmiyorsun Dedi. Başka ne yaptı demeyin, hepsi o kadar. ECZACI BİR HAFTADIR NE YAPACAĞI KONUSUNDA AÇIKLAMA BEKLERKEN, ODA YÖNETİMİ TEB’E FATURA ÇIKARIYOR. KENDİLERİNİN YAPMADIĞI ŞEYLE TEB’İ SUÇLAYARAK “BİZİ TEMSİL ETMİYORSUNUZ” DİYORLAR. GÖRÜŞMELER SIRASINDA ÖNGÖRÜSÜZLÜKLERİNİ, TECRÜBESİZLİKLERİNİ ÖRTBAS ETMEYİ BİLE BECEREMİYORLAR. ECZACI ÜYELERİ İÇİN NE YAPACAKLARINI İSE HALA BİLMİYORLAR. MECBUREN 16 EYLÜL’DE BENCE YETERSİZ BİR GEREKÇEYLE DANIŞTAY’DA DAVA AÇIYORLAR. SONRA DA DİĞER ODALARIN KENDİLERİNE EYLEMCİ ODA OLDUĞUNU SÖYLEYEREK HAVA ATIYORLAR AMA BU KADAR AÇIK BİR GASP VE İHLAL KARŞISINDA EYLEM YAPMAK DAHİL DAHA NETİCE ALICI RADİKAL ÖNLEMLER ALMAK AKILLARINA BİLE GELMİYOR. ÖNCÜLÜK GÖREVİNİ YAPAMIYORLAR.
Halbuki yapılacak iş basit :
Türkiye’nin en fazla eczanesi olan odası olarak, SGK’ya bir protesto çekersin noter kanalıyla.Dersin ki; Şu kanunun şu maddesine göre (anlattım onların hepsini sizlere) yaptığınız işlem hukuka aykırı olduğu gibi 1 Temmuz 2008 tarihli protokole ve bu protokole istinaden eczacıların sizinle yapmış olduğu sözleşme maddelerine de aykırıdır. Tek başınıza aldığınız ve
hiçbir hukuki gerekçesi olmayan bu kararınızdan derhal vazgeçerek provizyon sistemini eski haline döndürmenizi, aksi halde mahkeme yolu ile yasal haklarımızı arama ve zararımızı tazmin ettirme hakkımız saklı kalmak üzere .. .. …. Gününden itibaren yaptığımız sözleşmeyi askıya alıp, mensuplarınıza fatura fiş karşılığı ilaç vereceğiz, buna rağmen 1 Temmuz 2008 tarihli sözleşmenin şartlarını ve gereğini yerine getirmemeye ısrarla devam ederseniz yaptığımız sözleşmeyi de haklı sebeplerle .... …. Tarihinde fesh edeceğiz. Üyelerimiz adına Bilgilerinize sunulur. Saygılarımızla.
Aynı şekilde, TEB merkez heyetine de yine noter kanalıyla bir yazı yazarak; 10 Eylül 2008 tarihinde imzaladığınızı duyurduğunuz Ek protokolün 1 Temmuz 2008 tarihinden geçerli olarak eczacılar ile SGK arasında imzalanmış olan sözleşmenin hükümlerine tesir etmesi hukuken
mümkün olmadığından, sizin SGK’nın hukuk dışı tek taraflı yaptırımına onay vermeniz hem sözleşme hukukuna aykırıdır hem de 6643 sayılı yasamıza aykırıdır. Eczacının hak ve çıkarlarını
korumak olan görevinizi bir kez daha hatırlatır, SGK’nın 5 Eylül 2008 tarihli KKİ artırımı kararını uygulamadan kaldırması için gereğini yapmanızı, aksi takdirde hakkınızda görevi kötüye
kullanma, görevi savsaklama olmak üzere 1 Temmuz 2008 tarihli sözleşme ile eczacının kazanılmış hak ve çıkarlarını yerine getirmek için gereğini yapmamanızdan ötürü hakkınızda suç duyurusunda bulunacağımızı ve derhal seçimli olağanüstü kongre yapılarak görevden alınmanız için gerekli işlemlerin başlatılacağını yönetim kurulumuz ve odamız delegeleri adına ilgilerinize sunarım. Saygılarımla.
Sayın İstanbul eczacı odası yöneticileri, işte içerik olarak, öz olarak bu şekilde kararlı ve dik duran tepki gösteremezseniz, ne dik duruştan ne gerçek anlamda örgütlü güçten bahsedebilirsiniz ne de son yılların en iyi protokolüydü dediğiniz şartları koruyamayan TEB heyetine de SGK’ya da tavır almayarak en iyi protokolü!! Sahiplenmediğiniz için daha ilk baştan BOŞ İŞLER PEŞİNDE KOŞTUĞUNUZ ve tesadüfen bir hak elde ederseniz bunun propagandası ile ortalığı ayağa kaldırarak bir dönem daha koltukta oturmayı garanti almak olan gerçek amacınız ortaya çıkar ve de çıkmıştır.
Netice olarak, eczacının yangını devam etmektedir. Kurtaracağım dediğiniz 8.500 eczane için hiçbir ciddi kazanım olmamıştır.
80 milyarın %2.5’u ve 70 milyarın %3’ü ile 8.500 lüklerin 6-8 milyarının %2.5’u aynı olabilir mi?
2005 yılında KKİ zararı için Sanayi %11 veriyor, depocu da eczaneye %11 veriyor, SGK’da eczacıdan %11 alıyor, hepsi %11 diye mantık yürütüp KKİ zararı kesinlikle yoktur diyenler hala yöneticiler ve bu gün KKİ zararı vardır diyorlar. Bunlar bugün 70 milyarın %2,5’u ile 6 veya 8 milyarın %2.5’u aynıdır diyebilirler. Ne de olsa %2,5 indirim aynı değil mi?
Bu kadar ay yapılan patırtı kütürtü yıllık 600-900 milyar arası ciro yapan üst dilimdeki (eski 4.5 yeni 1.5 denen dilim) işletme sermayesi de iyice olan eczaneye yaramıştır.
Sizin gerçek amacınız üst dilimde ki tuzu bizlere daha göre çok daha kuru olan ve çoğunuzun da içinde yer aldığı (600-900 milyarlık dilim) bu dilimdeki eczacılara yani kendinize kıyak yaparak işi sonlandırmaktı ve nitekim de aynen öyle oldu. Yıllık 600-900 milyar arası cirosu olan eczaneler eskiden %4,5 eczacı iskontosu verirken TEB heyetinin 10 Eylül kararına göre %1,5 verecekler. Yani her dilimden fazla olarak bu dilimde ki eczacılar %3 kâra geçtiler.
Bu arada en alttaki dilim olan 8.500 eczacının Pazar payı %6 dır. Bu kadar düşük Pazar payının yükseltilmesi için adil reçete dağılımın istenmesi tüm yöneticilerin aklının köşesine bile gelmemiştir ki getiren olsa da (ben akıllarına getirdim) duymamazlıktan geldiler.
Hep dediğim gibi tüm Türkiye’de yönetici sınıfı genellikle ve ağırlıklı olarak orta üst sınıftan oluşuyor.
Yani 50-75 milyar arası aylık ciro yapanlar. Bunların genellikle işletme sermayeleri de yeterli oluyor. Her olaya kendi yaptıkları ciro açısından bakarak karar veriyorlar. Onların yaptıkları ciro dilimindeyseniz ve işletme sermayeniz de biraz olsun yeterliyse o yöneticileri öyle bir savunursunuz ki.. Aslanlar gibi savunursunuz, tam bir yönetim fanatiği olursunuz.
Tabii ki en üst yani 75 milyar üstü olanlar ile orta grup olan 30-50 milyar arası olanlar da vardır aralarında. Ama inanın aralarına 8.500 eczacıdan birini asla almazlar.
Toplumda ki sınıfsal ayırım eczacıların arasında da yıllardır vardı ama bu kademeli iskonto ile netleşti. Sanırım Domaç’ın tek iyi yaptığı şey kademeli iskontoyu getirerek var olan sınıfsallığın adının koyulmasını bilerek/bilmeyerek sağlamaktı.
Başka bir deyişle, küçük burjuvaların sınıfsallaşarak en alt dilimlerinin, emeği ile geçinen ve sömürülen işçi konumuna sokulduğu bir kapitalist modeli yaşıyoruz.
İşletme sermayesi yeterli değilse orta grup olan 20-50 milyar ciro yapanlar ve diğerleri de bizim arkamızdan batacaklardır.
Bu açıdan baktığınızda her şey daha bir netleşir. Neden hakkımızı savunmuyorlar, batmamıza göz yumuyorlar, neden eczacıların bazıları bunları fanatikçesine savunuyor ve oy veriyor gibi sorularınız cevaplarını daha iyi bulur. TEB heyetinin ve onları oraya seçenlerin %2.5-3 eczacı iskontosu indirimine fit olup SGK’ya evet demesi bu yüzdendir. Bazı odaların ve bizimki dahil birçok odanın TEB heyetine falan diklenmesi özünde göstermeliktir.
Bu nedenlerle, 8.500 eczanenin kurtulmalarına başlangıç bile olacak bir şeyler istemeyip, kendilerine yontan yöneticilerde sarı sendikacı oluyorlar.
Saygılarımla.
Ecz. Can Yetişen