36.TEB Kongre Sonuçlarından Herkes Umutlu Olmak İstiyor
Ecz. Can YETİŞEN
Ülkenin siyasi ve ekonomik ve de sosyal anlamda bu kadar fütursuzca yönetilmesi ve çoğu küçük olsun büyük olsun günü birlik çıkarcı insanlarımız sayesinde karanlık bir tünele doğru hızla gitmemiz, hem bir vatandaş olarak hem de mesleğini yapmak isteyen eczacılar olarak tabii ki umudumuzu kaybetmek istemiyoruz.
*
Oluşan liste, bölge olarak batı anadolu, akdeniz, karadeniz ve merkez olarak Ankara'dan oluşuyor.
Batıdan İstanbul-İzmir-Manisa-Bursa-Aydın-Eskişehir illeri temsil ediliyor.
Akdenizden Adana-Mersin-Hatay illeri temsil ediliyor.
Karadenizden Trabzon temsil ediliyor.
Merkezden ise Ankara temsil ediliyor.
Orta anadolu, Doğu anadolu ve Güneydoğu anadolu bölgeleri ise bu karma listenin yapıcısı 60-65 delege tarafından kesinlikle tercih edilmemiş.
Şimdi çok kabaca bakıldığında eczane yoğunluğu fazla olan bölgelerin dürüst, kurallara uygun çalışan eczacılarının sıkıntısı ile doğu, güneydoğu ve orta anadolunun merkez ve doğusunda ki eczacıların sıkıntıları aynı değil.
Tabii ki her şehirde ve bölgede dürüst ve kurallara uygun çalışmayan, meslektaşlarının haklarını gasp eden eczacılar vardır.
Ancak sıkıntılı eczacıların daha çok Batıda ve eczane sayısı fazla olan büyük şehirlerde toplandığı ve bu sıkıntıda ki eczacıları temsil eden delegelerin sayısının da tüm delegelerin yarısı olduğu seçim sonuçlarından da çok net anlaşılıyor.
Geri kalan delege toplamının yarısna yakın olan bölgelerin sıkıntıları bizlerin sıkıntıları ile aynı değil ve çok farklı olduğu da seçim sonuçlarından anlaşılıyor.
Bu kongrede sanırım yine 5 oda daha kurulmuş. Eczacıya hizmet adı altında şişirme ve sanal üyelerle kurulan odaların sayısının artması kongrelerde ortak akıla ulaşmanın önünde engel teşkil ediyor.
Seçim sonuçları gösteriyor ki, sıkıntısı ciddi olan bölgelerin delegeleri daha çok feryat etmişler. Bu feryat edenlerin arasından da birbirine yakın blok oyları olan (125/105 gibi) grupların dışında kalan(erdoğanın listesini 34 oda kesinlikle desteklemiyor) sıkıntılı odaların delegeleri (60-65 kadar) Domaç destekli Erdoğanın listesine çoğunluğu vererek çıkarları için muhalif kanattan da adayları listeye sokarak, kavgayı bırakın sorunlarımıza çözüm bulun talimatını vermiştir.
Tabii ki gönül isterdi ki, çoğunluğun bizim tarafa verilmesiydi.
2 yıllık çalışma ortamında, ortaya konan somut, yürekli ve samimi öneriler ile tabanla kurulan iyi diyaloglarla, partizanlıktan uzak kollektif ve ortak akla dayanan bir çalışma ortamı ile önümüzde ki kongrede bu tablo tersine çevrilecektir.
Benim en büyük sıkıntım 5 kişilik muhalif kanatta 2 ye 3 gibi gruplaşmanın olması ve diğer kanatla kafa kol ilişkileri ile sürecek iktidar kavgasıdır.
Bu kavga da olan yine bizlere olur. Onlar tepişirken, atı alan üsküdarı geçer ve topun ağzında ki 8.000-8.500 eczane gümbür gümbür yok olur gider.
Ahkamcılıktan bahsetmiştim. Ahkamcılık alışkanlığı bizlerin önünde en büyük engeldir.
Ahkamcılar siyasi söylevlerden ve şovlardan ve de illa ki iktidara sahip olmaktan başka bir şey bilmezler.
Eczacının sıkıntısı için yüreklice mücadele yerine, salt siyasi karşı çıkışlarla, göstermelik olan faaliyetlerle, çalma çırpma fikirlerle caka yaparak ömür tüketirler ve bu taktiği ve yöntemi bilmeyenler ise bu söylevlere aldanarak ahkamcılığın sürmesine onay verirler.
*
Merkez heyetine seçilen delegelere ve odalarının yönetimlerine ve bu odaların üyesi eczacılara seslenmek istiyorum;
Şikayet etmek ve eleştirmenin ve de övmenin yanında kolaycılıktan kaçarak taşın altına elinizi sokun ve ne istediğinizi bilerek her konuda çözüm önerilerinizi yapın derim.
Batmak ve ebediyen yok olmaya ilk namzetler olan 8.000-8.500 eczane sahibi meslektaşınızın çoluğu çoçuğu ile çektiği sıkıntıyı empati yaparak algılayın haksız rekabet - haksız kazanç içinde bulunan meslektaşlarınızla kalıcı mücadele etmeleri için oda yönetimlerinizi ciddi ve samimi olarak çalıştırın ve çalışın.
Oda yönetiminde olan yöneticilerin ve Merkez heyetine seçilen delegelerin şeffaf olarak ne yaptıklarını, ne önerdiklerini mutlaka sizlere açıklamalarını talep edin.
Bu talepleriniz karşısında sessiz kalanlar veya yönetim kararları, merkez heyeti kararları gizlidir, her şey açıklanmaz gibisinden gizlilik saklılık kokan açıklamayı da kim yaparsa yapsın, o kişi ve kişilerin sıkıntıda ki eczacılara ihanet edenler olduğunu bilin.
Ahkamcılara geçit vermeyin ve onlara kanmayın.
Olası altıya beşiz, o yüzden yapamadık gibi açıklamalar kesinlikle yalandır, inanmayın.Sen önerini yap, sayısal üstünlük kurarak kabul etmezlerse çık açıkla, bunları bunları önerdim ve önerilerimi yapmaya da talip oldum, kabul etmediler...şeklinde çalışmalarını isteyin.
Bütün bunların ışığında, oda yöneticilerinin ve merkez heyeti üyelerinin bu günden itibaren hangi konuda ne düşündüklerini başkasının emeğini çalmadan, araklamadan açıklamaları gereklidir.
İlla da eczacının sıkıntılarına ve ülkenin sağlık sorunlarına çözüm olacak önerileri hepsini kendilerinin önermesine gerek yoktur ve bu zaten mümkün de değildir.
Çözüm önerisi kimden gelirse gelsin partizanlık yapmadan öneri kaynaklarını da açıklayarak ortak akla hep birlikte ulaşmayı samimice hedefleyerek sorunun çözümü için katılımcılığın mutlaka olması gerektiğini bilerek dürüstçe yöneticilik yapıp yapmadıklarını unutmadan takip edin ve devamlı uyarı görevinizi yapın.
Ciddi yöneticilik yapmak yerine oy peşinde koşma amaçlı ayakları yere basmayan içi boş afaki nutuklara, afralı tafralı tavırlara kulak asmayın.
Oyu hak etmek için eczacıyla bütünleşip, dürüst olan ile sahtekarı ayırıp, sahtekarların köküne kibrit suyu dökmek için çalışmak gerekir. Bu zor çalışmayı yapmak yerine salt oy avcılığı kokan çiçekli, pastalı kutlamalarla, inşaat kararları alanlarla, web sitelerinin tam göbeğinde ölüm ilanları yayınlayan yalancı pehlivanlara prim vermeyin.
Domaç'ın ve işbirliği yaptığı AKP çevresindekilerin oluşturduğu teslimiyetçi yapıyı tamamen kırmak mümkün olmadı. Ancak ciddi bir sıkıntının ve krizin geldiğini gören bazı destekçiler teslimiyetle sorunların çözülemeyeceğini görerek muhaliflere de yol vermişlerdir.
Muhaliflerin iktidar kavgası yerine hak kavgası yapma ve kişisel ikbal sağlama yerine dürüst, namuslu ve vicdan sahibi eczacıların sorununu çözme yolunda önleri açılmıştır.
Er meydanına çıkanların ne kadar er olup olmadıkları yakında belli olur.
1262 sayılı yasanın by pası, OTC ve ilaçta reklamın serbestliği, 6197, 5510 sayılı yasa, ilaç takip sistemi gibi konular ve 2008 yılı protokolü hemen önümüzde...
Umut etmek mi?
Tabii ki umut edeceğiz.
Ancak ayaklarımız yere basarak, gerçekçi olup imkansız denilenleri gerçekleştirmek için...
Saygılarımla.
www.eczacininsesi.com