Sağlıkta dönüşümün, en önemli hizmetlerinden biri olarak gösterilen ve seçimler öncesi oy avcılığı için kullanılan, 18 yaş altı sosyal güvencesiz anne babanın çocuklarının muayene edilme ve ilaç alma hakkı, artık bir çile ve aile dramı haline getirilmiştir.

Başbakan Erdoğan 12 Nisan 2006 tarihinde yaptığı basın toplantısında “18 yaşına kadar tüm çocukların sağlık giderlerini devletin karşılayacağını” söylemişti. Ayrıca sayın başbakan “Çocuğa, sigortan var mı, prim ödedin mi, sorulmayacak” demişti.

Bu sözler doğru değildi. Önünde seçimler vardı, oy avcılığı için kullanıldı. Genel Sağlık Sigortası (GSS) uygulaması gereği herkes SGK’ya prim ödeyecekti. 18 yaşından küçüklere sağlık yardımı yapılacak ama anne-babası işsiz dahi olsa GSS primi alınacaktı.

18 yaş altında 24 milyon nüfus vardır. Daha önce bunlar hastanelere gidince hiçbir ayrım yapılmadan 18 yaş altı grubu olarak sağlık hizmeti almaktaydılar.

Daha sonra artan sağlık giderlerini azaltmak amacıyla, bunların 17 milyonu “gençleri yeniden aileleriyle eşleştirme” uygulamasıyla SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı sigortalısı ebeveynleri üzerinden sağlık hizmeti almaya başladığı, geriye kalan 7 milyon çocuğun ise sigortasız olmalarına karşın faydalandıkları sağlık hizmetlerinin faturasının SGK tarafından karşılanacağı söylendi. Yapılan uygulama ile Emekli Sandığı ve yeşil karta ait 18 yaş altı sağlık giderleri SGK’nın üzerinden alınıp, Maliye Bakanlığı’na devredildi. Devletin bir cebinden ötekine.

Ancak Genel Sağlık Sigortası’nın yürürlüğe girmesiyle başlayan sağlık primi yatırma zorunluluğu söz konusu 7 milyon genci yakından ilgilendiriyor. Eskiden sigortalı olup da işsiz duruma düşenlerin veya sigortası olmayan ana babaların çocuklarının, 18 yaş altı kapsamında tedavi olduğu andan itibaren, bakmakla yükümlü olan ana-babanın da GSS primi ödeme zorunluluğu başlıyor. Ana-baba işsiz de olsa SGK, GSS prim borcunu faizi ile birlikte işletmeye başlatıyor. Artık ana-babanın sistemden çıkma hakkı da yok. Ne yazık ki bundan kendilerinin haberi olmuyor, prim borçları faizi ile bildirilene kadar.

1 Ekim 2008’den sonra muayene için hastaneye başvurulduğunda, 18 yaş altının sigorta tecili yapılıyor. Vatandaşa aile gelir formu dolduruluyor. Formdaki rakamlarla gelir testi yapılarak İstatistik Kurumu verileriyle karşılaştırılıyor. Eğer tutar, asgari ücretin 3’te 1’inden az ise primi devlet ödüyor, sorun yok. Fazla ise gelir durumuna göre vatandaşın sağlık primi yatırması gerekiyor. 10 Ekim 2010 tarihinden itibaren sağlık primi yatırmak zorunlu hale gelmiştir.

İşsiz, sigortasız ailelerin çocukları eski alışkanlıklarla muayeneye gitmekteler, kendilerine hiçbir uyarı yapılmamakta, daha sonraki muayenelerinde kendilerine prim borcu çıkartılmakta ve faizleriyle birlikte kendilerinden istenmektedir. Bu prim hesaplaması da en yüksek baremden yapılmaktadır. Zaten işsiz, güvencesiz günübirlik işlerle rızıklarını çıkarmaya çalışan bu insanlar çaresiz hale getirilmişlerdir.

SGK’nın yeni uygulaması, “en az üç çocuk doğurun” diyen Başbakanın ve “doğum kontrolüne şiddetle karşı olmasıyla” övünen Sağlık Bakanının “sigortalı olsun olmasın 18 yaş altındaki çocukların sağlık giderlerini devlet karşılayacaktır” sözlerinin sahteliğini ortaya koymuştur. Sağlıkta özelleşmeye karşı bütün bu sıkıntıları vaktiyle açıklayan sağlık örgütleri ve sendikaların ne kadar haklı oldukları bir kez daha ortaya çıkmıştır.

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat