Uzm. Ecz. Sevil Ağalar ALTINEL
Uyuz…
1. Bölüm
Tüm dünyada yaygın görülen en kaşıntılı dermatozlardandır. 2015 yılında dünyada 204 milyon insanı, kısaca dünya nüfusunun %2.8’ini etkilediği görülmüştür. Çocuk ve yaşlılarda görülme sıklığı daha fazladır.
Uyuz hastalığı milattan öncesine dayanmaktadır. Arkeoljik bulgular Mısır ve Orta doğuda milattan önce 494 yılında insanlarda görüldüğü bilgisini vermektedir.
1687 yılında İtalyan doktor Giovanni Cosimo Bonomo parazit etiyoljisini ve tanımlamayı yaparak uyuzu dökümante etmiştir.
Bir insan paraziti olan Sarcoptes scabiei var. hominis‘in neden olduğu yaygın kaşıntılı bir deri enfeksiyon hastalığı olan uyuz insandan insana yakın fiziksel temas yoluyla bulaşır.
Uyuz böceği, artropod sınıfından sekiz bacaklı bir ektoparazittir ve deride tüneller açarak bu tünellerin içinde yaşar. Uyuz genellikle hasta olan biriyle doğrudan ve uzun süreli yakın temas ile bulaşır. Örneğin; el ele tutuşma, aynı yatakta yatma, kişisel eşyaları kullanma gibi…
Yakın temasla 10-15 dakikalık bir sürede bulaşabilir.
Daha çok kış aylarında görülen uyuz, özellikle geceleri şiddetlenen kaşıntı yanında, döküntü ve süperenfeksiyonlarla karakterize bir klinik tablo gösterir.
Uyuz semptomları:
Ana semptom uyuzun tünel açtığı bölgelerde görülen şiddetli kaşınmadır. Özellikle kaşıntı cildin daha sıcak olduğu akşam saatlerinde artar. Vücudun böceğe karşı reaksiyon vermesi ile kaşıntı başlar. Reaksiyonun başlama süresi ise ilk enfeksiyonda 4-6 haftayı bulur.
Eğer kişi daha önce uyuz geçirmiş ise immune sistem önceden uyuz enfeksiyonunu tanıdığından semptomlar 1-2 gün gibi kısa bir sürede ortaya çıkar.
Uyuzun en önemli belirtisi şiddetli gece kaşıntısıdır. Kaşıntı, kişinin yatağa girip ısınması ile artar. Kaşıntı, kişiyi uykudan uyandırabilecek şiddettedir. Gündüzleri ise daha hafiftir. Kaşıntı şiddeti gece dışında sıcak banyo ve duş sonrası da artmaktadır.
Kaşıntı genellikle el parmak araları, el bileğinin iç yüzü, bilekler, koltuk altları, dirsekler ve kasıklarda görülmekle birlikte tüm vücutta görülebilmektedir. Hastalığın en belirgin bulgusu parmaklar arasında dalgalı kirli bir çizgi halinde görülen, uyuz böceğinin içinde yaşadığı, gri beyaz renkli, 1-10 mm uzunluğundaki tünellerdir.
Özellikle geceleri artan şiddetli kaşıntı ve deride görülen içi su dolu kesecikler uyuz şüphesini arttırır.
Yerleşim yerleri:
Kaşıntı olan bölgede küçük kırmızı lekeler belirginleşir. Kaşınma ağrı ve hassasiyet gelişimine neden olur. Köstebek yuvası gibi oyuklar vücudun heryerinde görülebilir. Bu oyuklar 1cm veya daha kısa olabilirler. Dalgalı, gümüş renkli çizgi ve çizginin ucunda büyüteçle görülebilen siyah bir nokta bulunmaktadır.
Yetişkinlerde, çizgi ve lekeler halinde görülen tüneller daha çok aşağıdaki bölgelerde görülmektedir:
Erişkinlerde kafa dışında, kaşıntı genelde tüm vücutta görülür.
Yaşlı ve çocuklarda özellikle bağışıklık sistemi baskılanmış olanlarda kızarıklıklar baş ve boyunda da görülmektedir.
Erkeklerde genelde 3-10mm yumrulu lekeler penis ve skrotumda da görülür.
Bebek ve çocuklarda tünel lekeleri genelde aşağıdaki bölgelerde bulunmaktadır.
Uyuz böceği ciltte ufak kırmızı lekeler ve gümüş rengi çizgiler bırakır. Bu lekeler uyuzun çilt altına girdiği yerlerdir.
Çocuklardaki lezyonların enflamasyonu daha şiddetlidir. Küçük çocuklarda kafa tutulumu sıktır.
GELİŞİMİ ve İLERLEMESİ:
Kaşıntı; parazitin kendisine, dışkısına ya da yumurtalarına karşı gelişen aşırı duyarlılık reaksiyonu sonucunda ortaya çıkar.
Erişkin dişi parazit, derinin hemen altında tüneller açarak, stratum korneum tabakasına her gün iki üç tane yumurta bırakır.
Yaklaşık iki hafta sonra deri üzerine çıkan erişkin parazitler çiftleşirler. Çiftleşmeden sonra yeniden deri içine girerek ya kendi konaklarını enfekte ederler veya başka bir insana bulaşırlar. Tartışmalı olmakla birlikte, erkeğin çiftleşmeden sonra öldüğü bildirilmektedir.
Uyuz, çok bulaşıcıdır ve tedavisiz iyileşmez.
Temel lezyon küçük, eritematöz, nonspesifik, sivilceye benzer papüldür.
Patogonomik lezyon olan sillion (tünel), deriden biraz kabarık, kahve rengimsi, pembe beyaz renkli, tünel lezyon olup 0.2-0.5 mm eninde, 10-15 mm boyunda olabilmektedir. Günde 0.5-2 mm uzayan tünelin ucunda inci tanesine benzeyen, içinde dişi Sarcoptes’lerin bulunan veziküller bulunmaktadır.
MEVSİMSEL FARKLILIKLAR VE TETİKLEYEN FAKTÖRLERİ:
Kışın daha yaygın olarak görülmekle birlikte bahar aylarında sıklığı artmaktadır. Bunun nedeni kışın kalabalık ortamlarda daha uzun süre bulunma ve soğuk ortamda akarın daha uzun yaşayabilmesidir.
Bazı kırsal ve yoksul topluluklarda görülme sıklığı %10’a ulaşır ve vakaların %60’ı çocuktur.
Endemik olduğu yerler dışında her 7 yılda bir dalgalanma, bazı bölgelerde 15-25 yılda bir pik ve savaşlar süresince artışlar bildirilmiştir. Bununla birlikte aşırı kalabalık, kötü beslenme, kötü hijyen, evsizlik ve demans predispozan faktörler arasındadır.
Kalabalık ve genel temizlik kurallarına uyumun düşük olduğu yaşam koşullarında enfeksiyon riski belirgin olarak yükselmektedir.
En kolay bulaşma birlikte çıplak uyuma ile olabileceği gibi dans etme, tokalaşma gibi kısa süreli temaslarla da bulaşma olasılığı bulunmakla birlikte olasılık düşüktür. Genellikle 10-15 dakikalık temasla bulaşır. Uyuz etkeni uçamaz, zıplayamaz, çok yavaş sürünme hareketi ile yer değiştirir.
Sarkoptlar konaktan ayrıldıktan sonra dış ortamda oda koşullarında en az 36 saat, serin ve nemli ortamlarda daha uzun süre olmak üzere canlı kalabilmektedir.
KESİN TANI:
Uyuzun tanısı çoğunlukla hikaye ve lezyon dağılımının tanınması ile konur. Kesin tanı cilt kazıntılarının mikroskopik incelenmesinde akar, yumurta veya feçesin görülmesine dayanır.
Devamı gelecek….