Başlığı  görünce hemen o lafın aslı “Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mıydınız?”  değil miydi diye düşünmeyin! Evet öyleydi ama eski Çekoslovakya artık iki ayrı devlet; biri Çek Cumhuriyeti, diğeri de Slovakya.

 

Eskiden bir arada olan bu iki devletin önce ayrılması sonra da Avrupa Birliği’ne gireceğiz denilerek bir anlamda farklı bir üst yapıda birleşmesinin garipliği değil elbette bu ülkeyi bu yazıya giriş konusu yapan.

 

Hanginiz ne kadar biliyor bilmem ama, Slovakya bile ilaç fiyatlandırmamızda referans ülkelerden biri. Her renk tamamdı da bir lacivert eksikti misali “Ötekileri sanki hepimiz  biliyoruz da ne oluyor?” demeyin. Bu referans ülkeler sayesinde genel anlamda dünyada ilaç fiyatları artsa da bizde hep düşüyor. Çünkü Bakanlığımızın en az 5 en çok 10 Avrupa ülkesini referans ülke olarak belirleme yetkisi var.

 

Bu sayede de şu an dünyada Çin ve Hindistan’dan sonra ilacın en ucuz olduğu ülke konumuna geldik. Ekonomimiz Çin’le yarışmıyor ama ilaç fiyatlarımız neredeyse yarışır hale gelmiş durumda. Bu durumu gizlemek için ilaç fiyatları şifreli ortamda paylaşılıyor.

 

Niye mi?     

 

Biz başka ülkeleri referans alırız da, başkaları da bizi referans almaz mı sanıyorsunuz? Onlar referans almasalar bile “biz de o fiyattan isteriz” diye tutturmuş olsalar gerek ki böyle şifreli bir yol bulundu.

 

Gerçi bu düzenleme sonrası ilacı alıp satan eczacılar olarak biz de fiyatları bilmiyoruz, ekranda okutunca görüyoruz ama olsun; nasılsa artık satmamız da yasak! Olur da ülkemize gelen Hans Dayı’ya, Corç Emmi’ye satarız da ülkelerindeki fiyatlar niye yüksek diye akıllarına zararlı fikirler gelir, aman aman! Neme lazım! Düzen bozulmasın, istikrar korunsun!

 

Bu kadar düşük fiyatta biz zarar ediyoruz da firmalar ne yapıyor? Onlar niye feryat figan etmiyor derseniz gelin ona da ters köşeden bakalım:

 

Firmalar satışları kalem kalem değerlendirmiyor, toplamda elde ettikleri kara bakıyorlar her zaman. Eski SSK eczaneleri zamanında normal piyasaya 20 TL’ye verdikleri ilacı SSK’ya ihale ile 2 TL’ye satıyorlardı. Her iki tarafta da 100’er kutu sattıklarını varsayarsak toplamda 2200 TL ciro elde ediyorlar, ortalama kutu başı 11 TL ciro elde ediyorlardı.

 

2005 Yılında SSK eczanelerinin kapanarak ilacın tamamen serbest eczanelere geçmesi  sürecinde ilaç fiyatlarındaki düşüşlere de, Kamu Kurum İskontosu düzenlemelerine de bunun için ses çıkarmadılar, hatta çok sevindiler. Zira neredeyse bir yıl sonra alabildikleri parayı en geç 150 gün sonra kasalarında göreceklerdi.

 

Yukarıdaki örnek hesaba göre de SGK’ya verdikleri ilacın fiyatı 11 TL’ye düşene kadar aslında zarar da etmediler. Biz 20 TL’den 11 TL’ye düşerken, onlar SSK’da ki 2 TL’lerini bir gecede 20 TL’ye çıkarmışlardı. O yüzden de biz 10 Şubat 2005’ten itibaren fiyat düşüşlerinden, Kamu Kurum İndirimlerinden oluşan zararlar için hop oturup hop kalkarken, onlar bir an önce bu fiyatların hayata geçmesi için uğraştılar ve rakiplerinden erken davranabilmek adına zararı karşılayacağız diye hiçbir geçerliliği olmayan taahhütler de bile bulundular.

 

Tabi acar yöneticilerimiz bir kere düşüş trendini yakaladılar mı, bütçeye kaynak buldular mı, bundan kolay kolay vazgeçmezler. Baktılar Euro artık düşmüyor, yükselme trendine girdi, onlar da fiyatlara Yuro git diyemeyecekleri için kuru sabitlediler. Karşılarında “Yıkıcı Rekabet” girdabına girmiş bir sektör olduğunu gördükleri için de hiç çekinmediler.

 

Firmalar da çıkış olarak, “Madem bu kadar ucuza satabiliyoruz, ihraç edelim, aradaki zararı bu şekilde telafi edelim dediler”, 2009’daki ihracatı 2014’te iki katına çıkardılar ama artık bu da fayda etmemeye başlayınca Euro kurunun güncellenmesi gerektiği akıllarına geldi...

...

Geldi gelmesine de, şimdi o kuru kim güncelleyecek, güncelleyebilecek mi?

...

“Hükümet kurulacak mı kurulmayacak mı? Kim kimle nasıl olacak?” sorularının içinde cevabı şu an için bulunamayan bir soru bu.

...

Yaşadığımız son on yılın farklı bir bakış açışıyla ters köşeden görünüşü böyle. Biz bu resmi niye göremedik derseniz, birden bire içeriye gelen sayı ikiye katlanınca ve içerdeki kalabalığın büyüsünden gözümüzü ayıramayınca büyük resmi görmemiz mümkün olmadı. Tabi ki bu süreci bize allayıp pullayanlar, tehlikelere dikkat çekmek isteyenleri susturanlar da  işin mutfak kısmındaydı, olayın servis edilmesi için gerekli tuz biber oldular, haklarını yemeyelim.

...

Peki şimdi ne olacak???

 

Çek’ler Slovak’lardan %20 daha fazla kazanıyoruz diye (aslında Almanya’nın kendi doğusunda güçlü bir devlet istememesi nedeniyle) önce bölünmüşlerdi, sonra da Nato’ydu AB’ydi, üst çatılarda birleştiler, ikisi de ekonomisini düzeltti ya;

 

Bizim firmalar da orjinalci jenerikçi olarak bölünmüşlerdi, şimdi satışın devamlılığını kendi firmalarından ve bizlerin üzerinden sağlayacak ilkeleri belirleyen bir yapı oluşturup, 2005’teki hesabı yeniden ele alma vakitleri geldi.

 

Düzgün hesapla burası Slovakya’yı sollar geçer.

...

 

Yapılmazsa ne olur???

Yerliler vapurda Burhan Pazarlama ile köşe kapmaca oynar...

Yabancı yöneticiler de buradaki dükkan kapanırsa İstanbul Boğazına karşı değil Basra Körfezi manzarasına karşı çalışırlar...

...

Yoksa siz hala;

 

Afyonkarahisarlılaştıramadıklarımızdan mıydınız?

...

Saygılarımla...

 

 

s.sofugil@eczacininsesi.com

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat