HETERODOKS İLAÇ YOKLUĞUNDA ECZANEDE EPİSTEMOLOJİK KOPUŞ…
İtiraf edin;
Başlığı okuyunca neo klasik ekonomistlerden başlayacağımdan, oradan da Durkheim’ın metodolojisinde Hegel’in etkisi nedir, nasıl olmuştur gibi uzunca bir ekonomik makale yazacağımdan korktunuz değil mi?
Valla bizi Hegel’in Aristo’ya olan içsel yakınlığı değil, tevzide olan antibiyotiğin eczanemize kaç adet geleceği yakından ilgilendiriyor.
Yoksa “Adam Smith adam madam değildir, palavracının tekidir. Aksi olsa görünmez el teorisi devreye girer bulunmayan ilaçlar bir şekilde piyasada oluşan dengeyle bulunur hale gelirdi” diye yazıyı sosyal medyanın sevebileceği sabun köpüğü tadında bir iktisat tartışması kıvamında da sürdürebilirim.
Ama İlaç fiyat Kararnamesinde sistemsel değişiklik yapılmadan ilaç yokları sorununun ortadan kalkmayacağını, bu son düzenlemeyle de gördüğümüz ve yaşadığımız üzere hala en temel antibiyotiklerin bile bulunamadığını en basit ve en temel şekilde, yani Temel fıkrasındaki gibi anlatmanın daha doğru olacağını düşünüyorum:
Temel uzun süre çok hasta olduğundan şikâyet ediyormuş, kahvede yolda kimle karşılaşsa, kim halini hatırını sorsa “Eleeyrum” diyormuş. Millet de “Ne ölmesi yahu, aslan gibi adamsın” diyerek bu halini makaraya alıyormuş. Birgün Temel gerçekten de ölmüş. Mezar taşına da vasiyeti üzerine şu ibare yazılmış; “Eleyrum, eleyrum dedum, inanmadinuz. Eee Nooldi?”
…
2004 Yılında Referans fiyat sistemine geçildi, güncel Avro kuru 1 lira 63 kuruştu, ilaç için uygulanan kur da aynıydı.
10 yıl boyunca yani 2014 yılına gelene kadar geçen sürede yaşanan artış sonucu ilaç için uygulanan Avro kuru 1 lira 96 kuruşu geçmedi.
Tek haneli enflasyonun bile altında kaldı ilaç fiyatlarındaki artış.
2004 yılından 2014 yılına kadar 33 kuruşluk artış yaşandı ilaç fiyatı hesaplamasında;
On yılda sadece otuz üç kuruş…
Sistem o günün koşullarında güzel çalışıyordu, döviz yatay seyrediyordu, ilaç harcaması artmıyordu, yabancı firmalar da yerli firmalar da döviz bazındaki hesaplarını tutturuyordu. On yılda otuz üç kuruşun ekonomiye ne kadar bir zararı olabilirdi ki. Bu sayede sınırlarımız içinde yaşayan herkesin ilacını karşılıyorduk ülkece.
Eczacılar Enflasyon altında eziliyordu ama olsun; ilaç vardı, bulunabilir ve ulaşılabilir durumdaydı. Hastalar dilediği eczaneden dilediği ilacı alıyordu.
Sonra yavaş yavaş Avro yükselmeye başladı, önce gerçek avro kurunun yüzde 70’i yüzde 60’ı civarında tutmaya çalışıldı, bunun sonucunda da önce bazı ilaçlar gelmemeye başladı.
Kullanan kişi sayısı az olduğu için bu ilaçlar özel olarak yurtdışından getirilerek sorun halının altına süpürüldü, ama aklı başında yönetim kademelerindekiler ne oluyoruz demeye başladı.
2018 yılından itibaren gerçek avro kurunun yüzde 57’si ilaç için uygulanacak avro kuruna adeta cam tavan olarak belirlendi, ilaç için uygulanan Avro kuru gerçek kurun yüzde 45’i oranına kadar düştü. Birçok ilaç uzun süreli yoklar arasında girmeye, tevzilerde aranıp bulunmamaya başladı. Aradığımız ilaca ulaşılamıyor olduk.
Avro 15 aralıkta yine güncellendi, ama hala gerçek kurun %57’sini bile göremedi, %55 oranında kaldı son güncellemeyle.
Satış fiyatı maliyet kartının bile altında kalan ilaçlar var diyor firmalar hala, sıkıntılar aşılmadı.
Ve hala birçok ilaç yok, ya da tevzide…
…
Şunu kabul edelim;
İlaç fiyatları belirlenirken kullanılan Avro kuru uygulaması artık çalışmıyor.
Bu bir realite, bir gerçek.
İlaç fiyatlarını gerçek Avro kuruna göre güncellemek de ülke ekonomisi açısından mümkün değil.
Bu da diğer bir gerçek.
Bu şekilde devam edildiği müddetçe de ülkede ilaç bulunamama sorunu devam edecek, sonrasında ciddi bir halk sağlığı sorunu olacak, toplumsal huzuru bozacak bu durum.
Bu da en yakıcı gerçek!
Yürümeyen çalışmayan bir sistemle inat edip devam etmeye çalışmak yerine acilen yeni bir sistem bulunmalı ve uygulanmalı ki bu çok kolay.
Bütün kesimlerle oturup herkesi memnun edecek ortak bir formül bulunur.
Yeter ki istensin.
Yoksa görmezden gelerek sorun çözülmüyor sektör son demlerde sıkça “eleyrum” diyor…
Aman dikkat !
…
Göz odur ki dağın ardını göre,
Akıl odur ki Başa geleceği bile…
Ecz. Kadir Sedat SOFUGİL
basareczanesi@gmail.com