Bilmem hatırlar mısınız? Siyah beyaz televizyonun ilk çıktığı dönemde TRT düzenli yayına geçmişti. Rahmetli Can Akbel’in sunduğu Güne Bakış’ın ve İstiklal Marşı’nın ardından “Televizyonunuzu Kapatmayı Unutmayınız” uyarısı çıkar, yayın sona ererdi. Radyonun resimlisiyle tanışmanın verdiği heyecanla belki tekrar yayına devam ederler diye o zamanlar ekranın başında siyah karıncalarla beyaz karıncaların maçını seyreden ciddi bir halk kitlesi oluşmuştu.
Film sonu yazıları geçmeye başlayınca sinema salonunu boşaltan aynı kitlenin, evindeki televizyonun başında yayın bittikten sonra uzun süre öylece kalakalmasının izahını sosyologlar belki yapmışlardır, bilemiyorum.
Ama aynı toplumun bir parçası olduğumuzu, aradan kırk yıl geçse de farklı ortamlarda bilim adamlarının bile izah edemeyeceği tepkiler verdiğimizi düşünüyorum.
Niye derseniz; bir yandan bakıyorsunuz , bir marketten alınan grip ilacının fişinin resminin paylaşılmasına sosyal medyada çok büyük tepkiler doğuyor, “Nasıl satarlar!?” diye; diğer taraftan kanser ilaçlarının hastaneler aracılığıyla eczane dışına çıkarılmasına ise neredeyse çıt çıkmıyor. Öte yandan “İlacın eczane dışına çıkarılmasına zinhar karşıyız!” deniyor, ama ithal ilacı bizimkilerden mi alırsak daha avantajlı yoksa rakip firmadan mı alırsak diye ince hesaplar yapılıyor.
Son günlerde yaşadıklarımıza bakınca artık resmen film sonu yazıları akmaya başladı, ama bakıyorum koskoca örgütten adet yerini bulsun kabilinden cılız birkaç tepki dışında herhangi bir tepki yok!
“Büyük tepki vermemize neden olacak ne oldu ki?” diyorsanız, neler olmadı ki, gelin ters köşeden bakalım, neler olmuş;
21 Nisan tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Sağlık Uygulama Tebliği Değişikliği ile Sosyal Güvenlik Kurumu ilaç dahil, sağlık hizmetlerini temin için ihtiyaç duyduğu zaman alternatif ilaç temin etme ve ödeme yöntemlerini kimseye sormadan hayata geçirebilecek. Bu ne demek oluyor biraz örneklendirerek açalım:
Diyelim ki geri ödemede çok büyük yekün tutan bir ilaç grubuna kurum daha yüksek bir iskonto uygulamak istedi veya bu ilaçları üreten ya da ithal eden firmalar mevcut fiyatlarla kuruma bu ilaçları satmaktan vazgeçtiler.
Eee ne olacak? Halkımız ilaçsız mı kalacak???
Öyle bir şey düşünülemeyeceğine göre, halkın ilaçsız kalmaması için kurum bu ilaçların üretimini ya da ithalini sağlayabilir, hatta internetten, e-bay üzerinden bile temin edebilir, kamu hastaneleri veya özel hastaneler aracılığıyla o da olmadı kargoyla hastalara ulaştırabilir.
Olur mu olur!
Yasal düzenleme o kadar ucu açık bırakılmış ki “alternatif ödeme modelleri oluşturabilir” gibi çok ince zekâ ürünü bir tanımla ilacın temini, hastaya ulaştırılması, geri ödemesi dahil bütün süreç tek bir kelimenin içine monte edilmiş.
Hadi canım sen de demeyin!
Tebliğin ilgili maddesi burada:
MADDE 2 – Aynı Tebliğin 2.2 numaralı maddesinin ikinci fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“Ayrıca Kurum, finansmanı sağlanan/sağlanacak sağlık hizmetleri için ihtiyaç duyulan alanlarda mevcut ödeme usul, esas ve koşulları dışında finansal veya tıbbi olarak getireceği kazanca göre alternatif ödeme modelleri kullanılarak sağlık hizmetlerini ödeme kapsamına alabilir, ödeme usul ve esaslarını belirleyebilir, yurtdışından temin edilen, ülkemizde imal edilemeyen veya bulunmayan ürün gruplarının üretimi, ithal ürünlerin yerli üretime geçmesi, piyasada bulunurluğunun sağlanması hususlarının teşvik edilmesi amacıyla alternatif ödeme modelleri oluşturabilir.”
Daha anlaşılır olması amacıyla koyulaştırdığım kelimeleri bir araya getirerek ne demek istendiğini biraz daha netleştireyim;
Kurum, ihtiyaç duyulan alanlarda mevcut ödeme usul, esas ve koşulları dışında finansal olarak getireceği kazanca göre alternatif ödeme modelleri kullanılarak sağlık hizmetlerini ödeme kapsamına alabilir, ödeme usul ve esaslarını belirleyebilir, ülkemizde imal edilemeyen veya bulunmayan ürün gruplarının piyasada bulunurluğunun sağlanması amacıyla alternatif ödeme modelleri oluşturabilir.
Resim daha netleşti değil mi?
Kontrast ayarını da iyileştirelim isterseniz:
Aynı Tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan SUT değişikliğinin bir diğer maddesinde de Kanser ilaçları Günübirlik Tedavi kapsamında hastanelerce temini zorunlu ilaçlar içine alındı.
Yani artık kanser ilaçları 1 Temmuz’dan itibaren serbest eczaneler dışında temin edilecek, bu grup da eczane dışına çıktı.
Sözü edilen alternatif yolları açmak için Sağlık Bakanlığı da 22 Mayıs’ta bir Genelge yayınladı. Bu Genelge’ye göre Kamu hastaneleri, yani devlet kuruluşları bu ilaçları ihaleye bile çıkmadan, götürü usulde temin edecekler. Eczane dışına çıkacak ilaç miktarı yaklaşık yıllık 2 Milyar TL. ! Toplam kurum aracılığıyla sattığımız ilaç miktarının senelik 15 Milyar TL olduğunu düşünürsek 7 tane rafı olan bir eczanenin 1 rafı eksilmiş olacak.
Alternatif o kadar çok ki, bu yöntemin zaten uygulanmakta olan alternatif bir yöntem olmadığını düşünürsek, hayata geçirilmesi planlanan diğer alternatifleri hayal bile edemeyiz gibi geliyor bana.
O yöntemlere de gireriz ama burada bir başka konuya da değinmek istiyorum;
Bu düzenlemenin gerekçesi olarak “...ülkemizde imal edilemeyen veya bulunmayan ürün gruplarının piyasada bulunurluğunun sağlanması..” olduğu cümlesini biraz irdeleyelim.
Bir grup ilaç ülkemizde niye bulunmaz?
Fiyatı; üretici veya ithalatçı açısından uygun değildir, firma üretmez ya da ithal etmez.
Pekiii bu neden olur?
Fiyatlandırmada firma istediği fiyatı alamaz; satmamak, satmaktan daha karlıdır, satmaktan vazgeçer.
...
Bizde fiyatlandırma nasıl yapılıyor?
Geçen yazmıştım, Euro kuru 1.96 dan hesaplanıyordu. O kadar çok dile getirdik ki, mahkeme de bu haksızlığı gördü, kurun güncellenmesini istedi. Kur güncellendi. Şimdi yeni kur ne oldu? 4 kuruş artışla 2TL (!!!)
Bu artış sonucu bir ilacı üretip üretmemekte, ithal edip etmemekte tereddütleri olan firmalar ne yapar???
İthalata devam mı eder, yoksa Grup Vitamin’in eski şarkısını uyarlayıp “Al zammını, tak gözüne gözüne” diyerek yeni pazarlara yelken mi açar???
Onlar yelken açarsa, buzdan jeton üretip Alamanya’daki Cola otomatlarını bozmuş olan bir milletin evladı olan yetkililer, yepisyeni alternatif ilaç temin modelleri oluştururlar mı???
...
Efendim???
Abartıyorsun, olmaz öyle şeyler mi diyorsunuz?
Ben de size;
Kepenki siz mi kapatacaksınız, yoksa başka birileri mi ?
Karar verdiniz mi, derim.
...
İyisi mi,
Kapılar açık kalmasın, cereyan yapmasın,
Esen rüzgârlarda raflar eksilmeden
“Eczanenizi kapatmayı unutmayın!”
...
Saygılarımla...