TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİNE…

 

2020 yılı Çin Wuhan dan Tüm dünyaya ve dolayısıyla ülkemiz olmak üzere insanlık Covid-19 denilen bir virüsü duydu ve tanımaya başladı yavaş yavaş

Dünyayı, ülkeleri ekonomileri ve en önemlisi de hayatları aldı. İnsanı insanlığı altüst etti

İnsanı sosyal alandan kopardı dokunmayı sarılmayı unutturdu sadece ve sadece “hayatta kalma” çizgisine indirgedi.

Kelle koltukta “ekmeği” ile hayatı arasında sıkıştı kaldı ülkemizde özellikle

 

Bir bayram öncesi sosyal medyada şu mesajı yazmıştım;

“Eve hapsettiğimiz özlemlerimiz,özgürlüğümüze adım olsun..”

Yapamadık O bilinci o dayanışmayı o toplumsal refleksi gösteremedik, daha vahim tabloları ölümleri izledik çaresizlik içinde.

Bunun tartışması, Toplum Bilimcilerin Sosyologların hatta Psikologların işi ..

Bu dönemde geriye baktığımızda her alanda kayıplarımız oldu çok üzüldük bunlara da alışır olduk korkarım.

Pandemiyle ilk tanıştığımız ve bize “elini uzattığı” dönemlerde ilk kaybımız bir Eczacı büyüğümüz, Beyoğlu Mis Eczanesinin sahibi Ecz.İhsan Giray ağabeyimizdi Allah rahmetini esirgemesin...

Dün itibarıyla 34. kaybımızı bence “görev şehidimizi” paylaştı sayın TEB başkanı

12 saydım teknisyen sayımızı da.

Temennim burada kalması...

Bu gönül yorgunluğunda bir şeyler yazmak istedim uyku tutmayan gecede. Çoğumuzun yutkunarak sessiz isyan içinde ve kaygılı uyanacağı taze güne bile uykuya geçemiyor insan ne yazık ki…

 

Çok üzgünüm gönüller çok yaralı Çok değerli canlar koptu canımızdan aileler yok oldu çocukların geleceği karardı umutlar söndü daha da gideceklerden gayrı…

Ülkemin sağlık otoritesi örgütlerimiz bizler bir yıl önce bağıra bağıra gelen medeni Avrupa’yı, ABD yi kasıp kavuran bu süreci “kulağımızın üstüne yatar” halde karşıladık maalesef.

 

O “puslu” dönemde, eczanelerimize fahiş fiyatlarla denetimsiz, faturasız adını ilk defa duyduğumuz “merdiven altı” ürünleri peşin paralarımızla aldık halka ulaştırmanın gayretinde olduk. Ancak halkın ve toplumun gözünde itibarsızlaştık fırsatçı olduk malesef şikayetlere maruz kaldık eczanelerimize gelen Ticaret Bak. memurlarına hesap vermek zorunda kaldık.

Pazarcı, nalbur, lahmacuncu maske üretti de bir Eczacı örgütü üretemedi maalesef. Bir dezenfektanı yapamadık oysa bunun eğitimini aldık.

Birikimimiz, tesislerimiz, ekipmanımız bütçemiz her şeyimiz vardı oysa...

54 Odamız ve Kooperatiflerimiz eliyle tüm eczanelere sabit bir fiyat la ulaştırır Sağlık otoritesine bu güvenceyi verir.

Eczacıya bir misyon yükler moral ve derinlik kazandırırdık.

Bu tarihi bir fırsattı “ıskaladık” malesef…

 

Oysa devletin beceremediği, posta memurunun altından kalkamadığı o “5 maskenin” dağıtım işini biz yüklendik sanki “diyet” borcumuz varmış gibi.

Ne kadar onur kırıcıydı. Neler çektik o süreçte?

Tabi bu arada tuttuğumuz o TC kayıtlarından raporlu hastalar avladık. Bu çirkin yüzümüzü de buraya kayıt düşmek boynumun borcu olsun...

Bunca emek bunca özveri bunca hayat riski arasında “Eczacı” hiç görülmedi farkedilmedi.

Her gün covid li hasta veya yakınlarının elinden kağıt reçetelerle temas etti “bulaş” dan kendi imkanlarıyla kendisi ve personelini korunmaya çalıştı Sayın bakanın Meclis’te 9 liraya malettik dediği o PCR lardan bir gün test yapılmadı.

Sağlık ordusu;

Tabii ki hekimlerimiz başımızın üstünde hemşirelerimiz keza...

Günlerce aylarca bırak çocuğunu evini gün yüzü görmeden hayatlarını ortaya koydular.

Çok değerli hocalarımızı, profesörlerimizi, sahada hekimlerimizi, hemşirelerimizi hasta bakıcılarımızı yitirdik. Allah hepsini cennetiyle buluştursun. Ama sağlık ordusu dendiğin de “eczacı” o sıralamaya hiç giremedi Sayın Erdoğan başkanım...

Başından beri her akşam yayınlanan o “turkuaz” listede “yazılan” vaka, hasta, vefat sayıları şeffaf değildi belliydi.

Milletin aklıyla alay etme geleneği burada da şaşmadı.

Tabipleri Birliği günlerce feryat etti “ölüyoruz” dedi ortağın “küçük aklı” olayı başka yere çekerek “kapatılsın” buyurdu

İşte ondan güç alan cahil halka eczanelerimizde maske uyarısı yapmaktan mesafe ayarı yapmaktan yıldık yorulduk hakarete hatta şiddete uğradık

Dün TBMM de Sağlık Bakanlığı bütçesi sırasında eleştirilerin odağındaki bakan Koca, kürsüden konuşurken hocalarından Taşçıoğlu Dilmener diğer hocalardan dönemdaşlarından, hemşirelerden, diş hekiminden, ambulans şöförüne bir kaç isim okudu sesi titreyerek...

En sona da “görev şehidimiz” rahmetli Ecz.Osman Öke’nin adını okudu

Göz yaşlarımı tutamadım…

Bütün bunları neden yazdım?

Çok üzgünüm çok kırgın ve yalnızım ülkenin her tarafındaki Eczacı gibi...

Bu devasa örgüt mutlaka (bu günleri en az kayıpla atlatırız dileğiyle) fırtına sonrası “hasarlarımız” ve ayrıca kapıda bekleyen ülkenin ekonomik krizi ve bunun Eczacı üzerindeki yıkıcı yansımalarıyla mutlaka yüzleşmelidir.

 

Ecz. Özcan Kekeç



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat