Ecz. Özcan Kekeç
ÇADIRLARIN İÇİNDE PARLAYAN BİR TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİ..
Türk Eczacıları Birliği 81 ildeki Eczacının 54 Bölge Eczacı Odasının üst birliği,çatı örgütüdür.Eczacının Sağlık ve Devlet otoritesi ile ilişkilerinde yetkili kıldığı kurumsal bir yapıdır.
Her bir vatandaşın sağlıklı yaşam ve ucuz ilaca erişimini varolma unsuru sayar
Bilimsel çalışmaların aktive edildiği Akademi birimiyle değerli hocalarımızın emekleriyle de onurlanır...
Bu köşede 16.12.2020 tarihinde “TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİNE...” başlıklı bir yazı yazmıştım.
Pandemi koşullarının yorgun, uykusuz haliyle bir gece yarısı kaleme alınmış öfke dolu duygusal bir o kadar da “objektif pencereden” bakmaya çalıştığım bir yazıydı.
Üretimden dem vurmuştum. Yalnız kalışımdan, sağlık otoritesinin vatandaşa dağıtamadığı o 5 maskeyi bana yüklemesine indirgeyen vicdanına seslenmiştim.
Bu gün o yazımı tekzip edercesine farklı şeyler yazacağım. Çok güzel cümleler kuracağım göğsümü gere gere...
İşte bu günün Türk Eczacıları Birliği ülkenin yaşadığı çok büyük bir felaketin (değil adeta kıyametin) yaşandığı ilk saatlerden itibaren hızlı kararlı ve planlı bir şekilde eczacı odaları, tüm ecza kooperatifleri ve eczacı dernekleri ile birlikte deprem bölgelerine hızla ulaşarak tüm imkanlarını kullanarak seferber oldular.
Eczacı dayanışması ile kolilerce ilaçları bölgelere taşıdılar. Tüm odalar koordinasyonunda gönüllü eczacı ve eczane teknisyenlerimizin kooperatif çalışanlarımızın çabalarıyla sahra eczaneleri gezici konteyner eczaneler kurdular ilaç ve danışmanlık hizmetleri verdiler.
Sosyal medyada
Bir Çadır Eczanesinin
Görselinin altına şunları yazmıştım:
“İÇİNDE YÜREKLİ BİR ÖZVERİ SEVGİ İNANÇ VİCDAN EMEK VE ÜLKE ÖLÇEĞİNDE BİR DAYANIŞMA ÖRNEĞİ OLAN EN GÜZEL ECZANE...”
İşte bu eczanelerden 10 ilde 26 tane kuruldu.
Her bir gönüllü elden derman olacak kimyasal kutuların yanında sevgi, özveri, empati ve insanlık da sunuldu yaralı bedenlere.
Covid-19 döneminde olduğu gibi yine görülmedi, görülmek istenmedi o çadırların yanından geçerken dönüp bakılmadı o “bakan” tarafından...
Biz kurduk sahra eczanelerini dediler.
Çünkü iyi iş çıkmıştı bunca kötünün yanında...
Kızılaya para vererek çadırlar aldık. Hani o ilkokul sıralarında “Kızılay Kolu” olmaktan gururlandığımız, o sarı zarflarına tost, gofret, gazoz harçlıklarımızı koyarak mutluluk yarıştırdığımız Kızılay.
Şimdi sıcak gündem bu depremin içinde bir deprem misali...
Üzücü olan da kılıf bulma konusunda yine bildik maharetler ucuzluklarıyla düşen maskeler...
Bunun parasal boyutuyla da olsa güzellemeler yapılan Türk Eczacıları Birliği ve kesintisiz ücretsiz ilaç hizmeti sunan eczacılar...
Olsun bana mesleğimin en öncelendiği vasıfları dayanışma duygusu yükledin ya şu yine uykusuz yine umutsuz bedenime...
Sağolasın Türk Eczacıları Birliği...
Sevgili Başkan Ecz. Arman Üney okuldaşım, kardeşimin şahsında tüm yönetim kurulunu, oda başkanları ve yöneticileri kooperatiflerimizin başkan yönetici ve emekçileri depolarımızın yönetici ve çalışanları ve
soğuk fiziksel ve ruhsal şartların yetersizliğine aldırmadan gönülleriyle orada olan meslektaşlarım ve eczane çalışanlarımız...
Hepsine tüm gönül sıcaklığımla teşekkürü bir borç bilirim.
Enkazlarda çıkamayan ve yakınlarını kaybeden tüm vatandaşlarımıza sabırlar diliyorum. Anıları önünde saygıyla eğiliyorum...
“İyi ki Eczacıyım" demenin buruk bir gururuyla...
Şimdi bir görevi daha var Türk Eczacıları Birliğimizin:
Tez zamanda eczanesi yıkılmış,ağır hasarlı ve yağmalanmış meslektaşlarımıza elini uzatmak, onları yeniden hayata bağlayacak imkanları sağlamak onların sesi nefesi olmak. TEB Sigorta tarafından yapılan sigorta poliçelerini de reel rakamlarla güncellemek...
Bu feryat ve çağrıların takibi de boynumun borcu olsun...
Yazımın sonuna son günlerde stadyumların trübünlerinden atılan kaşkol bere, eldiven ve özellikle de oyuncaklar atıldı ya koliler doldu taştı yine,
“Memleketim” şarkısı fonunda...
İşte o memleketime bir akrostiş ekleyerek sonlandırıyorum...
MEMLEKETİM...
Mimarlar, mühendisler çırpındı da duymadı kulağının üstüne yatanlar...
Enkazlarda kaldı mangalda kül bırakmayanlar....
Minik avcunda enkazda kuşunu günlerce yaşatan yavrular...
Lütfen önce annemi kurtarın diyen evlat olan erişilmez vicdanlar...
Eczacıya çadırı parayla satabilecek kadar teslim alınmış gözde yadigarlar...
Karartılmış gecelerin sabahı da olacak elbet dik durun ey yaralı insanlar...
Elden ele ısıttık, battaniye olduk bir yudum su olduk bir tebessümle ödedi o çaresiz canlar...
Tükenmeyiz bir oluruz birbirimize yeteriz yeterki kenara çekilin emeğe çöken küçük adamlar...
İnsanoğlu unutmaz bu günleri yazar deftere sizden önce üst perdeden parmak sallayanlar...
Mutlu ettin elindeki oyuncaklarla çocukları umut aşıladın en canlı renkler oldun güzel stadyumlar...