Ecz. Özcan Kekeç
Sevginin en güzel tarifi, siyah beyazdan “sararmış” fotoğrafların ve o “sandık kokulu” mektupların içinde gizlidir.
Olağanüstü en zor şartlarda yaşanmışlıkların, ayrılıkların, tutsaklıkların yoksulluk ve yoksunluğun en büyük tesellisi ve hayatta kalabilme gücü hep “sevmek” koşulsuz sevmek olmuştur.
Dünyaca ünlü Kırgız yazar Cengiz Aytmatov “Kırmızı Eşarp” adlı kitabında sevgiyi “-Sevgi neydi? Sevgi iyilikti, sevgi emekti!.” şeklinde tarif eder.
Nobel ödüllü yazar Gabriel Garcia Marquez’in ölümsüz eseri “Yüzyıllık Yalnızlık” ın anlatı dili ve seçiciliği kadar, hayatına dokunacağı hikayesi kadar, o anda yanı başında ve fedakarlığın simgesi olan ömründeki kalbinin tek sahibi Mercedes’in sevgisi nasıl atlanır?
En güzel aşk şiirlerine imza atan Nazım’ı da, her mısranın, her hasret dolu mektubun güzelliği Piraye’sini de o tutsak ve yoksul günlerinde en umutlu ve en heyecanlı bekleyişlerinin adı ne olmalı sizce?
Ya o sürgün Moskova günlerinde Vera’nın aşkına yüklediği en özel katlanılası fedakarlık?
“Sevgi bazen de vazgeçmektir” i de eklemekmiş oysa...
Aşık Veysel’in o “karanlık” dünyasında nice aydınlık mesajları arasında hayatına yarenlik eden güzeller güzeli Esma’sı için hazin bir fedakarlığını da buraya not düşmeli hiç de “değersiz yargılarla” sorgulamadan.
Ya sevgilerini “el ele” büyüten Ecevitler...
Yaşamlarının tüm zorluklarını ayrılıklarını besleyip büyüttükleri sevgiyle aşmadılar mı?
Sevgi adına neler yazıldı kimler o fidanlara su taşımadılar ki.
Sevgi çok özeldir, şu kirlettiğimiz evrende temiz kalan tek duygudur.
Bu gün kapitalizmin bir habis gibi tüm hayat damarlarına girdiği “Hesap kesim tarihi” ile limitli savrulduğu yerlerde olmasına inat...
Sevgiyle kalın...