Dr. Ecz. Derya BEKTAŞ
Koronavirüs dünyayı etkisi altına aldı. Tüm dünyada yaşam şartları değişti. Bu süreç yaşanırken sağlık çalışanları gece gündüz demeden kendilerini siper ettiler. Bugün itibariyle 398 can hayatını kaybetti. 1
Çok acılar yaşadık. Teknisyenlerimizi, meslektaşlarımızı, meslek büyüklerimizi kaybettik. Meslektaşımız Ecz. İsmail Durmuş henüz 35 yaşındaydı koronavirüs nedeniyle yitirdiğimizde.
Pandeminin üzerinden 1 yıl geçmişken, COVID-19 meslek hastalığı olarak kabul edilmedi.(!) Ecz. İsmail Durmuş için ‘meslek hastalığı’ başvurusunun illiyet bağı (nedensellik)2 aranarak reddedilmiş olduğunu da üzülerek öğrenmiş bulunmaktayız. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 19/2 maddesinde; çalışanların yükümlülükleri başlığında da belirtildiği üzere çalışanlar yükümlülüklerini yerine getirdiği takdirde sağlık çalışanlarının COVID-19 virüsüne yakalanmaları, risk yüzdesi olarak sağlık kurumları dışındaki hayattan kat ve kat fazladır. Eczacı ve eczane çalışanlarının koruyucu ekipmanlara rağmen; hasta temasıyla solunum yolu ya da göz mukozasına öksürük, hapşırık gibi vücut sıvılarının bulaşması sonucunda (kâğıt reçete, e-reçete, kredi kartı…) hasta olma riski çok yüksektir. Tüm bu sebeplerle hâlâ sağlık çalışanları için illiyet bağının aranması şaşırtıcı ve üzücüdür. Karantina sürecinde sosyal hayatımızı ülke olarak asgari düzeyde sürdürürken, biz sağlık çalışanları izole ortamlardan çıkarak hastalık bulaşma riski daha yüksek olan çalışma ortamlarımızda, görevimizi gururla yapmaya devam ettiğimizi de tekrar vurgulamak istiyorum.
2020 yılı pandeminin ilk aylarında COVID-19 tanısı alan sağlık çalışanları için ‘Meslek Hastalığı’ bildirim süreci başlatılmış. 07.05.2020 tarihinde ise SGK tarafından “COVID-19 salgınına maruz kaldığı tespit edilen sigortalılar için ‘İş kazası veya meslek hastalığı olarak değil normal hastalık olarak işlem yapılacağı’ hususunu bildiren genelge yayınlanmıştır. 3
Türkiye’de 22 Nisan 2005 tarihinde yürürlüğe giren ILO sözleşmelerinden 155 no’lu İş Sağlığı ve Güvenliği ve Çalışma Ortamına ilişkin sözleşmenin Md. 3/4 yer alan sağlık terimi; çalışma sırasındaki hijyen ve güvenlik ile doğrudan ilişkili olarak sağlığı etkileyen fiziksel ve zihinsel unsurları da kapsamaktadır. Md. 11/5 ise; iş kazaları ile meslek hastalıkları ve diğer sağlığa aykırı durumların iş sırasında veya İŞLE İLGİLİ olarak ortaya çıktığı ve ciddiyet arz ettiği hallerde araştırma yapılması gerektiğini belirtmektedir.
Dünya Sağlık Örgütü ise henüz salgının başlangıcında, sağlık çalışanlarının iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için yayınladığı rehberde: “Sağlık kuruluşundaki bir maruziyet sonrası COVID-19 enfeksiyonu geçiren bir sağlık çalışanının zararının tazmini, rehabilitasyonu ve tedavisinin sağlanması sağlık çalışanının haklarındandır. Böyle bir durum mesleki maruz kalma sayılır ve sonucundaki hastalık da meslek hastalığı olarak değerlendirilir” şeklinde açıklanmıştır. COVID-19; İtalya, Almanya, Belçika, Kanada, Amerika Birleşik Devletleri, Güney Afrika ve Malezya gibi birçok ülkede sağlık çalışanları başta olmak üzere riskli gruplar için meslek hastalığı olarak kabul edilmiştir.4
Pandemi sürecinde; tüm sağlık çalışanları gibi eczacıların ve eczane çalışanlarının COVID-19 hastaları ile teması kaçınılmazdır. Sağlık çalışanlarının meslek ve çalışma ortamlarından kaynaklı COVID-19 hastalığına yakalanmaları ve COVID-19 tanısı almaları birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de iş kazası ve meslek hastalığı olarak kabul edilerek, gerekli yasal düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.
Minnettar olmak gösterilen çabayı, kaybedilen hayatları ve geride kalan aile fertlerini görmezden gelmeden; vefa borcunu unutmamak ve hakkı olana hakkını vermektir.
Kaybettiğimiz tüm sağlık çalışanlarının anılarına saygıyla.
*Değerli katkılarından dolayı Av. Ceren Köker Öztok’a teşekkürlerimi sunuyorum.
Kaynaklar