Geçtiğimiz hafta hem mevsimin hem de siyasi gündemin sıcaklığı içinde bizleri de yakından ilgilendiren bir proje sanırım gözümüzden kaçtı.
Ankara’ da ihalesi gerçekleşen bu projenin amacı, şehrin merkezinde bulunan 7 hastanenin bir kampüste toplanmasını sağlayacak büyük bir hastane kompleksinin inşası içindi.
Hükümetin seçim döneminde vadettiği gibi büyük bölge hastanelerinin ilkiydi bu ihale. Gerçekleşecek olan proje, dünyanın en büyük sağlık kampüsü olarak adlandırıldı gazete manşetlerinde. İhaleyi Türk-İtalyan ortaklığında kurulan bir şirket kazanmıştı. Proje kapsamında sağlık kompleksi 3 yılda bitirilecek, kompleks doğayla uyumlu olacak, içeride hiçbir motorlu taşıt bulunmayacak, ulaşım hastane içindeki araçlarla yapılacak, otoparklar tamamen hastanenin alt katında olacak.
Yetkililerin açıklamaları doğrultusunda devlet artık hastanelerde otelcilik ve tıbbi destek hizmetinden çekilmiş olacaktı.
Evet, tüm bunlar projenin kağıt üzerinde güzel görünen tarafları. Dünyada bu tarzda ilk proje olması da başka bir güzellik olarak ifade ediliyordu, aynen ITS’ de olduğu gibi.
Sağlık Bakanlığı, ihaleyi kazanan şirkete bu kampüsü 25 yıllığına kiralamış ve bunun karşılığında 8 milyar lira kira bedeli ödeyecek, ayrıca Ankara’ nın merkezinde bulunan 7 hastanenin yerlerini de ihaleyi kazanan firma tarafından ticari alana dönüştürülerek otel, alışveriş merkezi gibi binalar yapılacakmış.
Buna benzer 10 tane daha proje şimdilik sırada beklemekte imiş.
Dedim ya herşey çok güzel görünüyor kağıt üzerinde. Peki şöyle bir fikir cimnastiği yapalım:
Şehrin merkezindeki hastanelere insanların yıllardır ulaşabilmesi için bir takım alışkanlıklar oluşmuştur, bunlar tamamen yok edilmiş oluyor.
Nereden mi biliyorum, çünkü bu projenin bir benzeri de yakında Denizli’ de uygulanabilir. Yapılacak hastanenin arsası Denizli merkezin oldukça uzağında. İnsanlar temeli bile atılmamış hastane için daha şimdiden nasıl ulaşabileceklerinini endişesini taşımaktadırlar.
Artık muayenehanelerin kapatılması sonucu tüm hastaların hastanelerde yığılması ve bazı birimlerden randevu almanın nerdeyse imkansız olduğu bir durum da var. Yine Denizli örneğinden gidecek olursak, özellikle göz, endokrin, kardiyoloji, romatoloji gibi polikliniklerde muayene olabilmek için hastalar sabahın çok erken saatlarinde gelerek sıraya girmektedirler. Bu söylediklerim Denizli merkezde her yere ulaşımın çok kolay yapılabildiği bir hastane için geçerli, şehrin dışında yapılmış hastane için insanların yaşadıkları endişenin çok da hafife alınmaması gerekmektedir. Hele hele büyük şehirlerde yaşanan sıkıntıların boyutlarını düşünmek bile istemiyorum. Ama korkarım ki bunlar yaşanıyor ve daha fazla olarak da yaşanacaktır.
Ayrıca işin bir de rant boyutu var ki, eczacı kafasıyla onlara bizim aklımız hiç ermez. Ama yine Denizli örneğinden giderek şunu belirteyim.
Denizli’ de yapılacak bölge hastanesi için yer aranırken, önce başka bir arazi için karar kılınmıştı. Daha proje netleşmeden bile çevresindeki arsaların bedelleri fahiş fiyatlarla anılır olmuştu. Tabi bu işleri organize eden insanlar da, bizlerin aylarca çalışıp kazanamadığımız paraları ayaküstü kazanmışlardı.
Yine Ankara’ da da bu işler için birçok insan türemiştir. Etraftaki yüzüne bile bakmayacağınız yerler birinci sınıf arazi haline gelmiştir. Rant mafyası kimseye göz açtırmadan işini yapmaya başlamıştır.
Tabi bu arada bizi daha çok yakından ilgilendiren durum, Ankara merkezde (daha sonra diğer iller için) bulunan hastanelerin yakınlarındaki eczaneler içindir. Aynen aile hekimliğinde yaşanan süreçte oduğu gibi, yine eczaneler için bir çok yer değişim süreci başlayacaktır. Ne yazık ki bu sağlık kompleklerinin yanında mesleğini deontoloji kuralları içinde yapan eczacılara yer açılmayacaktır. Hatta bana göre, bu sağlık kompleksinde her şeyi düşündüklerine göre, mutlaka eczane yeri de projede yer almaktadır. Belki de zincirin ilk halkasını oluşturacak bir eczane. Ne o ! Çok mu çılgın geldi, fikrim. Her şey üç satırlık bir kanuna bakar dememişler miydi zamanında, hiç de zor değil bunları yapmak.
İşin özü, hükümetin yapacağı projelere karşılık, bizim de projeler üreterek onların ustalık döneminde bizim daha fazla acemilik yapmamamız gerekmektedir.
Kaynak- ilacdenizli.com