Ecz. Hüsnü Kaya

EDAK Denetleme Kurulu Üyesi

 

 

Parafarmasi Uygulamaları ve Etik

 

Şurası bir gerçek ki; eczacı ekmeğini artık ilaçtan değil, parafarmasötik ürünlerden çıkartacaktır.

 

Parafarmasötik ürünler ile çalışmak yani parafarmasi uygulamasında, çok dikkat edilmesi gereken etik kavramını da artık konuşmaya başlamamız gerekir.

 

Etik; çeşitli meslek kolları arasında tarafların uyması veya kaçınması gereken davranışlar bütünü olarak tarif edilse de bir başka tarifi de “ahlak” dır. Genel ahlak kuralları olmasına rağmen her bireyin ahlak anlayışı farklı olabilir.  

 

Ülkemizde maalesef yaygın bir kanı vardır; “ticarette her şey mübahtır”.

 

Eczacının kullandığı çekin üzerinde tacir yazsa da hemen ifade etmek gerekir ki eczacı tüccar değil, sağlık alanında salt ticari bakış da ahlaki değildir. İlkesel olarak parafarmasi uygulamalarını “mal satmak” olarak gören meslektaşımız olmayacağını düşünmek istiyorum. Yine de parafarmasi uygulamalarındaki etik kavramını konuşma vakti gelmiştir derim.

 

Örneğin “Yorgun musunuz?” veya “Bugün neye ihtiyacın var?” spotları sizde hemen çağrışım yapmıştır. Multivitamin, mineral vs kombinasyonu olan bu tür ürünler doğru yerde, doğru zamanda ve doğru şekilde kullanıldığında gerçek birer ilaçtırlar. Ancak pazarlama taktikleri kullanılarak, gerçeği yansıtmayan spotlar ile ihtiyacı olmayanlara bunlar satılabilir. Pek yakında bu konuda reklamın etkisini de hissediyor olacağız. İşte tam burada eczacının sahip olduğu bilimsel bilgiler ve etik kendisini hissettirmelidir.

Ki; sağlık alanındaki eczacının tüccar olmadığını bilelim.

 

Bugün ülkemizde her 3 yetişkinden birinin hipertansiyon hastası olduğunu, ancak bunlardan yüzde 50’sinin hastalığını bilmediğini yapılan incelemelerden biliyoruz.

HT hastası olduğunu bilmeyen bir kişi 3 ile 5 yıl içinde kalp, böbrek, göz veya beyinde kalıcı hasarlara maruz kalabilir.  Bu hasarlar sinsi bir şekilde ilerleyeceği için, örneğin kalbin odacıklarından birinde oluşabilecek bir hipertrofi kan pompalamayı azaltacağı için kişide kronik yorgunluğa sebep olabilir.

 

Böyle bir kişi  “Yorgun musunuz?” veya “Bugün neye ihtiyacın var?” broşür, pankart vs ile karşılaştığında, eczacı da kişiyi sorgulamadan anamnez almadan sadece “mal satmak” kaygısı ile davranırsa bahsedilecek etik kalmaz.

 

Peki, eczacı neyi kıble alacaktır ki etik davranış içerisinde kalabilsin?

 

Vicdan sözcüğü elle tarif edildiğinde kalp gösterilir. Eczacının kıblesi Nazım’ın deyişi ile “sol memenin altındaki cevahir”e dönük olmalıdır.

 

Eczacının kıblesi eczacılık yeminine dönük olmalıdır.

 

Ve eczacı kendi yemediği bir yemeği başkasının önüne koymamalıdır.

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat